Episode^22

98 10 0
                                    

Hasretle kavrulmuş iki yürek, birbirlerini gördükleri anda ateşe atıldı. Sonbahar kadın, ateş adamın kalbinde ısınmayı özlemiş, sevdasından yanmış ateş adam sonbahar yürekli kızın esintisinde yüreğine su serpilmesini çok ama çok özlemişti.

Bir buçuk aya yakın ayrılık, bu akşam son bulmuştu. İstanbul, ayrı geçen günlerin hasretine ağlıyordu.

Gözler kapanınca gelir miydi o koku buruna ? Mesken beller miydi yeniden kalbi ?

Umudun ucuna bağlanan tüm niyetler kabul olur muydu bir gün ?

Çalan kapıyı açmak için giden Cihad'ın ardından Süveyda'nın içini korku kapladı. Cihad gibi karşılar mıydı tüm kardeşleri Süveyda'nın dönüşünü ?

Gelen ayak sesleri ve konuşma gürültüleri ile birlikte herkesin buraya yöneldiğini anladı. Mercan'ın kötü olan şey ne diye söyleyişleri doldu kulaklarına.

Grup, Cihad'ın herkesi çağırması üzerine toplanmıştı. Herkes sahil başındaki her zaman gittikleri köftecinin orada toplanmış, birlikle gitme kararı almışlardı.

Herkes geldikten sonra hızlı adımlarla Cihad'ın evine yol tutmuşlardı. Cihad onlara kötü bir şey olduğunu söylediğinde herkesin yüreğine Süveyda düşmüştü. Ona bir şey olduğunu düşünüyorlardı.

Bahçeden içeri girdikleri gibi Melike daha fazla dayanamamış koşa koşa evin kapısının önüne gelmiş ve alacaklı gibi çalmaya başlamıştı.

Açılan kapı ardından içeri davet edilmeyi beklemeden herkes bir ağızdan ne olup bittiğini aceleyle geldiklerini gecenin kaç olduğunu söyleyip birden daldılar.

Hem konuşup ses kalabalığı yapıyorlardı hemde içeri yürüyorlardı.

Herkes oturma odasının girişinde durmuştu.
Melike'nin yangınla harmanlanmış korkulu yüreğine buz gibi sular serpilmişti. Kısa bir şok, iyi bir şok olmuşlardı.

Süveyda onlar gelmeden hemen önce ayağa kalkmıştı. Şimdi onu gören herkese teker teker bakıyordu.

-" Ben de özür dilerim." Dedi. Sesi yine boğum boğum olmuştu. Gözleri dolmuş, ağlamamak için zor tutuyordu kendisini.

-" Gecenin bir yarısı Süveyda'nın geleceği aklıma hiç gelmezdi." Dedi Melike.

-" Ben de. Ama geldi." Diye bağırdı Mercan. Mercan birden havaya zıplayarak çığlık atmaya başladı mutluluktan. Ardından ona Melike eşlik edince Süveyda yanlarına sıçrayıp omlarla birlikle sarılarak zıplamaya, çığlık atmaya başladı.

5 dakika sonra üç kız yerde yatıp nedenini bilmeden yüksek sesle kahkaha atıyorlardı. Mutluluktandı bunlar, yeniden beraber olmanın mutluluğu.

-" Millet sizi dinlemeyecek, hadi kalkın oturun." Diye söylendi Mert.

Hep beraber oturdular.

-" Ben yokken neler oldu ?" Diye soru sordu Süveyda soluklanırken.

O an Mercan'ın yüzü düştü.

Herkes sessizliğini sürdürünce Mercan konuşmaya başladı.

-" Biz düğünü yapmama kararı aldık. Melike ve Barış başlamadan bitti. Okula gittik, senin yerine imza attık, bir gün gelirsin diye umutlandık ama hepimizin içinde ölüm korkusu vardı. Seni bir daha görememekten korktuk. Baban kalp krizi geçirdi. Seni aradık her yerde ama bulamadık. Keyfin ne zaman istediyse o  zaman döndün. İyiki döndün dönmene çok sevindik ama yaşattıklarını bir anda unutabileceğimizi sanmıyoruz. Seni sevmesek yüzüne söylerdik, duygularını önemsemez seni hiçe sayar senin üvey olduğunu, Cihad'ın senden sakladığı bir geçmişin olduğunu da söylerdik ama sen bize giydirdiğin laflar yetmiyormuş gibi çekip gittin. Biz yine sana kızgın olmamıza rağmen seni aradık. Çünkü bizden çok sen haklısın. Biz böyle olacağını bilmiyorduk. Sarp yapabileceği en büyük kötülüğü yaptı işte, grup dağıldı, eskisi gibi değildik, Cihad'ı ziyaret edeceğimiz zamanlarda toplaşırdık anca.  3. Senedeyiz, bir sene varken mezuniyete iyice dağılmış olamayız dedik. Bizi bir araya yine sen getirdin hemde gece  02.00  gibi. Artık hiç gitme. Sen ne yaptın, ne yedin, ne içtin, nerede kaldın ?"

•Sûveyda• BİTTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin