Ahh Tanrım olamaz! Nerdeyse hepsi bizi fark etmişti. İnanmıyorum şu an ölecektim. Hem de bu halde. Ama ben bu halde ölmeyi hak etmedim!! Kamyonu düşürürcesine sallıyorlardı. Hemen kaçış planı kurmalıydık. Bella ise hala kıza küfürler savuruyordu. Bu kızın derdi ne ya! Hey arabanın önü boştu. Hiçbir zombi orda değildi. Pardon birkaç zombi dışında. Evet evet oradan kaçabilirdik.
-‘’Kızlar eğer böyle kavga ederseniz buradan kurtulma imkanımız sıfıra düşer. Şimdi eğer kurtulmak istiyorsak birlikte hareket etmeliyiz. Önden kaçacağız. Var gücünüzle koşmanızı tavsiye ederim.’’ Evet, umarım kaçabiliriz. Bir gurup zombi tarafından yenilerek ölmek istemiyorum.
-‘’Şimdi!’’ Avazım çıktığı kadar bağırmıştım. Boğazım hafif hafif yanıyordu. Neden bağırdığımı bile bilmiyordum. Herhalde birisi bizi bulsunda kurtarsın anlamındaydı. Arkamıza bakmadan koşuyorduk. Ölümüne. Şimdi neden korku filmlerini hiç sevmediğim anlaşılmıştı.
Yangın merdivenine tırmanıyorduk. Dediğim gibi yüksek bize az da olsa güvenli geliyordu. Teras katına varır varmaz kapıyı hızla kilitledik. Derin bir nefes alıp verdik.
-‘’ Hey hey heyy olamaz. Kızlar çabuk şu kapıyıda kilitliyelim.’’ Lanet olası diğer kapıdan girmeye çalışıyorlardı. Bunlar her yerdeler!
-‘’Hadii kapatın şu kapıyı artık’’
diye bağırmıştım yeniden. Sonun da kapıyı kapatmışlardı ama iki zombi açıkta kalmıştı. Hayır Bellaya doğru yürüyorlardı. Bıçağımı alıp zombinin başından vuracaktım ki bana dönüp beni yere düşürmüştü. Hayır şimdi kurtulmak için ben kıvranıyordum. Aman Tanrım kokuşmuş bir çöp gibi kokuyordu. Hayır ondan da beterdi. Bella kendi bıçağını alıp zombinin kafasına sapladı. Ölmüyor inanmıyorum! Bu ne garip bir zombi.
Silah sesiyle zombinin üstüme düşmesi bir olmuştu. Doğrulup baktığımda ise kahrengi saçlı kız elindeki silahla haytımı kurtarmıştı.
-‘’İyimisiniz?’’
-‘’E-evet ama sen ısırılmışsın!’’ Gözlerim dolmaya başlamıştı. Daha yeni tanıdığım bir kız için ağlıyordum.
-‘’Önemli değil.Sadece biraz acıyor o kadar.’’ Bunları söylerken gözlerindeki akan yaşları siliyordu. AH hayır onlardan birisine dönüşecekti.
Ağlamasına devam ederek :
-‘’ Beni şimdi öldürür müsünüz? Zombiye dönüşünce sizi kendi ellerimle öldürmek istemiyorum.’’
-‘’Hayır hala yaşıyorsun ve yaşadığın sürece seni öldürmemiz imkansız Tamam mı?’’ Bunları söylerken ona doğru yaklaşıyordum. –‘’Şimdi sırası değil ama adını öğrenebilir miyim?’’
Küçük bir tebessüm atarak :
–‘’Anabella’’
-‘’Bende Katie bu da Bella.Tanıştığımıza çok memnun oldum.’’ Sıkıca ona sarılıp bıraktım. Çok tatlı kokuyordu.
Bella utanç dolu bir yüzle:
–‘’ Sana bağırdığım için çok üzgünüm Anabella.’’ Şimdi ise hepimizin gözünden yaşlar akıyordu.
-‘’Ahh hadi ama böyle sümüklü olmayın!’’ deyip küçük bir kahka koparmıştı. Son bir kez daha sarılıp Oradan ayrıldık. Az önce geldğimiz yangın merdiveninden iniyorduk. Sokaklar boşalmıştı.
Hadi ama saat kaç ki bu kadar çabuk batıyor bu güneş.
-‘’El feneri sende mi bella?’’
-‘’Evet ama pili bitmek üzere.’’ Artık idare edeceğiz…