Bölüm 8

292 25 13
                                    

Peter: Bazı hikayelerin ucu açık olur. Başlığında son yazar ama son sayfaya geldiğinde ise her son yeni bir başlangıçtır noktası koyulur.

Anthony: Pekala... Başka nelerden bahsetmemi istersin?

Peter: Anlatacak çok şeyin var gibisin ama ne anlatacağını bilmiyorsun...

Anthony: Çünkü belirli bir çizelgem yok anlıyor musun? Bir başlangıcım olsaydı, sana oradan başlar bugüne kadar nasıl geldiğimi anlatırdım.

Peter: İlk kırılışından bahset.

Anthony: Oh, diyorsun ki derinden sarsan yaralarına bir bakalım?

Peter: Çok üzüleceksen anlatma... Sarılamam yalnız hissedersin, olmaz öyle.

Anthony: Peter, bazen çok tatlı oluyorsun.

Peter: Sen de hemen benden etkilendin değil mi?

Anthony: 'Saçmalıyorsun' demeye ben başlamalı mıyım acaba? Yani, buradaki karizmatik yakışıklı benken, senden etkilenmem?

Anthony: Ah, dur anladım. Biliyorum bu taktiği! Asıl sen benden hoşlandın ve seninle ilgileneyim diye böyle tatlılıklar yapmaya çalışıyorsun. :)

Peter: Biz böyle iki ego tohumu nasıl yapacağız...

Anthony: Büyüyüp gideceğiz.

Peter: O zaman şu fiziksel olmayan şiddetlerinden bahset.

Anthony, Peter'la konuşmaya öyle dalmıştı ki akşam olduğunun farkına bile varmamıştı. Jarvis, "Bay Stark, arkadaşlarınız sizi ziyarete geldiler ve kapınızda bekliyorlar efendim," dedi.

Anthony hızla başını kaldırıp etrafına bakındığında, camdan kararmış gökyüzünü görmüş ve odasında yükselen rock müziğe karışan kapı yumruklama seslerini işitmişti. Elindeki telefona dönerek, hızlıca Peter'a cevap yazdı.

Anthony: Arkadaşlarım bu sabahki halimin hesabını sormaya geldiler, daha sonra anlatacağım. Söz.

Telefonu masanın üstüne bırakırken, "Kapıyı açabilirsin Jarvis," dedi ve kapı hafif bir tık sesiyle açılırken, kapıdaki arkadaşları bu ani açılışı beklemedikleri için açılan kapının boşluğu ile yere serilmişlerdi. Anthony kaşları kalkık bir şekilde, Nat'e ve onun üstüne düşen Bruce ve Steve'e baktı.

"Altta kalanın canı çıksın mı?" diye sordu Anthony, hafif bir gülümseyişle tek kaşını kaldırmaya devam ederken. Nat, ondan beklenilmeyecek bir kuvvetle üstündeki iki oğlandan kurtularak Anthony'nin karşısında dikildi ve "Derdin ne senin Tony?" diye sordu.

Anthony dişlerini sıkarken, "Anthony," diyerek düzeltti arkadaşını. Tamam, Peter da ısrarları işe yaramamıştı ama arada sırada, 'seni anlıyorum Anthony' nutukları çeken arkadaşları bu düzeltmelerden anlıyordu, yani onların üstünde işe yarıyordu.

"Kendine zarar vermeni istemiyoruz!" dedi Nat endişe içinde. Yeşil gözlerini doğrudan Anthony'nin kahveliklerine dikerken öyle içten bir şekilde "Seni seviyoruz Tony," dedi ki, Anthony istemsizce gülümseyerek arkadaşına baktı. Bu sefer adını düzeltmemiş ve sadece, "Teşekkür ederim..." diyebilmişti.

Natasha kollarını Anthony'e sararken, "Dertlerin olduğunu biliyoruz, inan bana bunu biliyoruz ama seni yeterince anladığımızdan emin değilim. Bunun için de üzgünüm, seni daha iyi anlamak ve daha iyi hissettirmek isterdim ama Anthony... Aklından geçenler bir çözüm değil. Tökezlediğinde veya düştüğünde, daha da dibe gitmek bir çözüm değil," dedi. Elleriyle sırtını sıvazlarken Anthony'nin yanağına kuru bir öpücük bırakarak geri çekildi.

Hikayemi Öğreneceksin | starkquill✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin