Bölüm 20 - Final

394 32 82
                                    

Anthony'nin ağzı haberlerde gördüğü şeyle bir karış açılmıştı. Oturduğu koltuktan hızla kalkarken, "Jarvis, babamın helikopterlerinden birini hazırlat ve pilotla bağlantıya geç. Missouri'ye gitmeliyim..." dedi.

Koltuktan odasına fırladı ve birkaç parça kıyafeti sırt çantasına tıkıştırarak asansöre doğru ilerlemeye başladı.

"Efendim, helikopteriniz çatıda hazır. Pilot da güzergahtan haberdar fakat babanız sizinle doğrudan iletişim kurmak istiyor..." dedi.

"Bağla Jarvis. Kaçamayacağımı biliyorum."

"Anthony. Missouri'de ne işin var?" diye sordu babası merakla. Anthony haberde gördüklerini anımsayarak, "Missouri'ye bir gemi düşmüş, uzay gemisi diyorlar. Onu Stark endüstrilerinin incelemesi gerektiğini düşünüyorum. Bağlantılarını kullan ve kimse o şeyi kurcalamadan bizim depolardan birine al. Onunla bizzat ben ilgilenmek istiyorum. Ayrıca, gemiden genç bir çocuk çıkartıldığına dair bir şeyler de duydum. Şimdi hastanedeymiş. O çocukla görüşmeliyim..." derken kalbi güm güm atıyordu.

O gelenin Peter olma ihtimali yüzde kaçtı acaba?

"Anthony tehlikeli kimyasallar salgılıyor olabilir diye karantina bölgesine götürülüyor... Dediğini yapamam," dedi babası.

"İstersen yapabilirsin. Sen Howard Stark'sın! Karantina bölgesi orduya ait ve sen ordu için silah yapıyorsun. Ufak bir blöfüne bakar, hemen istediğini yerine getirirler," dedi Anthony sinirle ve asansörden çıkarak helikoptere koşmaya başladı.

"Şimdi Missouri'ye gidiyorum. Lütfen baba, benim için bir şeyler yap," diyerek telefonu kapattı.

Gelen Peter değilse bile gemiyi inceleyerek Peter'a gidecek yolu bulabilirdi.

Değil mi?

**

Anthony hastane koridorunda koşuşturarak, görevlilere adını söylüyor ve gemiden çıkartılan çocuğu arıyordu.

En sonunda onu bir odaya getirdiklerinde, Anthony nefes nefese kapıda dikiliyordu. Ürkekçe kapıyı itti ve başını içeri uzattı. Yatakta uzanan ve gözleri kapalı olan sarıya dönük kumral saçlı oğlana baktı. Peter'ın nasıl göründüğüne dair hiçbir fikre sahip değildi bu yüzden çocuk gözlerini açıp da konuşana kadar onun kim olduğunu bilemezdi.

Odaya sessizce girdi ve yatağın etrafından dolanarak çocuğa biraz daha yaklaştı. Normaldi, en az kendi yaşlarında biraz sıska ama göbekli bir çocuktu.

Genç adam yerinde kıpırdanarak gözlerini araladığında, kendisine bakan esmer gençle gözleri kocaman açıldı ve "Yemin ederim yere çakılmak istemedim!" diye bağırdı.

Anthony aniden bağıran çocukla irkilirken ellerini çocuğun omzuna koydu ve "Sorun değil... Nereden geldin?" diye sordu.

Genç adam omuz silkti, "Söylesem de inanmazsın," dedi ve derin bir nefes alarak, "Starkları bilir misin?" diye sordu.

Anthony'nin kalbi hızlanırken, "Neden soruyorsun?" diye sordu. Sesi titremişti. Kumral çocuk Anthony'e dönerek gökyüzünü andıran mavi gözlerini kahvelere dikti ve "Bir Stark kurtarmam gerekiyor... Ayrıca, bana borçlu. Onun yüzünden Milano'nun ırzı kalmadı..." dedi.

Anthony hafifçe güldü, "Bence..." dedi ve ellerini Peter'ın yanaklarına koydu. "Starklar senin Milano'nun ırzını toplayabilir..."

"Yanılmıyorum değil mi? Sen bir Stark'sın?" diye sordu Peter. Gülümsemesine karşılık, kocaman bir gülümseme kazandı.

"Hem de aradığın Stark'ım..."

Peter'ın gülümsemesi genişlerken elini Anthony'nin elinin üstüne koydu ve sıcak elleri sımsıkı kavradı. "Seni götürebilir miyim?" diye sordu.

"Neyle? Parçaladığın gemiyle mi? Atmosfere çıkmadan ikimizi de öldürürsün," dedi Anthony gülerek.

"Onu sen halledersin ya da bir bakmışsın Yondu ikimizi de yemeye gelirmiş..." diyerek güldü Peter.

Anthony de gülüşüne eşlik ederken, "Hayal ettiğim gibi, güzel gülüyormuşsun Tony..." dedi Peter.

"Beni mi hayal ediyordun?" diye sordu Anthony ardından da egoistçe gülümseyip ekledi. "Tabii düşünecektin, benimkisi de soru mu?"

"Sen sanki beni düşünmüyordun?" dedi Peter, kaşlarını kaldırıp Anthony'e baktı. Anthony muzipçe gülümserken, "Sana pek sıra gelmedi ama... Belki düşünmeye başlarım?" dedi.

Peter kahkaha atarken kollarını Anthony'e sardı ve "Yalan söylememelisiniz Bay Stark. Hissediyorum," dedi.

Anthony de gülerken, "İki gündür beni habersiz bırakman ne içindi peki?" diye sordu. Bu konu aniden gelmişti aklına.

"Ih... Telefonum, onu kaybettim. Yağmacılar arasında yaşamak zor, her şey her an tırtıklanabilir... Normalde birbirimize yamuk yapmayız ama ufak ve önemsiz gördüğümüz şeyleri indiririz işte... Huyumuz kurusun," dedi Peter.

"Ah, galiba huylarınızı öğrenmem gerekecek ama söyleyeyim, benim olana dokunan olursa o elleri parçalarım," dedi Anthony. Eşyalarını çok sahiplenirdi, hatta çok sevdiklerini de isimlendirirdi. Dum-E gibi...

"Ay romantik..." dedi Peter sesini yapmacıktan inceltirken. "Haşin!" diyerek kahkahayı bastığında, Anthony önce şaşkınlıkla sonra da gülerek baktı Peter'a.

Sadece birkaç haftadır mesajlaşıyorlardı ve adam, onun için uzaydan dünyaya gelmişti! Anthony genişçe gülümsedi.

Peter Jason Quill, onun başına gelmiş olabilecek en güzel belaydı.

<k>

Özel mutlu son:

Yondu dünyaya gelerek Peter ve Tony'i mideye indirir.

Kıskıskıs
F İ N A L

YENİ KURGUM DA BİR STARKQUİLL AU'SUDUR.
PROFİLİMDEN HİKAYEYE ULAŞABİLİRSİNİZ 💜

Hikayemi Öğreneceksin | starkquill✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin