Anthony odasına girdiğinde, kendini yatağına bıraktı ve tavanı izlemeye başladı. Jarvis artık kulağında değil tüm odasındaydı ve veriler hakkında bilgilendirme yapıyordu.
"Bay Stark, istediğiniz gibi, buradan çok uzakta bir IP buldum. İlk sırada yer alıyor. Eski bir iletişim cihazı şu anki teknolojinin dokuz yıl kadar gerisinde olduğunu söyleyebilirim fakat yeni ayarlamalarımla aktif bir şekilde iletilerinizi alabilecektir..."
Anthony, Jarvis'in söyledikleriyle heyecanlanırken, "Çok mu uzak?" diye sordu ve kağıdı eline alıp en üstteki IP koduna baktı. Normal bir kod değildi, normal kodlardan fazlası vardı ve Anthony'e pek tanıdık gelmiyordu ama Jarvis'e güveniyordu.
"Fazlasıyla efendim..."
"Pekala, o zaman bu fazlasıyla uzak yerdeki arkadaşımızla bir iletişime geçelim," diyerek keyiflice gülümseyen Anthony, telefonunu eline alarak ekranını yan çevirdi ve tuşlarının üstünde parmaklarını hızlıca hareket ettirdi.
Ekranda, İletişim Kuruldu... yazısı belirdiğinde, kalbi heyecanla güm güm etmeye başlamıştı.
Aynı Anda Uzayın Derinliklerinde...
Peter, Yondu'nun peşi sıra ilerlerken, "Beni yemeyeceksin değil mi?" diye sordu. Bu sırada sırt çantasından yine o ne olduğunu bilmediği bildirime benzeyen ses yükselmiş ve saniyeler sonra hiç yükselmemiş gibi kaybolmuştu. Peter bildirime aldırmayarak tekrar aynı şeyi söyledi. "Beni yemeyeceksin değil mi?"
Biraz önce, girmek üzere oldukları yerde Peter'ın çantasındaki artık hangi zımbırtıysa onun sesi yüzünden neredeyse yakalanacaklardı ve Yondu bu duruma fazlasıyla öfkelenmişti. Yondu öfkelendiğinde acıkır, acıktığı için de Peter'ın gözünde küçükken gördüğü kabuslar canlanıyordu.
Ah bu Yondu!
Küçükken onu kaçırdığı yetmiyormuş gibi bir de zamanında Peter'ın kabusu olmuştu. Peter hatırlıyordu da, annesini kaybetmesinin hemen ardından hastanenin bahçesinde oturmuş walk-mani ve çantasına sarılmış ağlıyordu. Sonra bir anda karşısında Yondu belirmiş, "Eğer uslu bir çocuk olmazsan seni yerim," demişti mavi tenli, kırmızı yüzgeçli adam.
Bunu söylerken de oldukça ciddiydi!
Peter'ın çocukluk travması annesini kaybetmesi değil de bu olabilirdi...
Ses bir daha yükseldiğinde, Yondu hızla Peter'a döndü ve "O ne Peter? Ötüp duran şey ne?" diye sordu. Öfkeli adımlarına karşın nazik çıkan sesi Peter'ın aynı soruyu sormasına neden olmuştu. "Beni yemeyeceksin değil mi?"
Yondu gözlerini devirmemek için kendini zor tutarken, "Peter... O şeyin ne olduğunu söylersen seni yemeyeceğim," dedi.
Peter aldığı cevapla birlikte yere çöküp çantasını yere boşalttığında, walk-man'ini bir kenara çekti ve diğer zımbırtılara baktı. Annesiyle birbirlerine sarıldıkları bir fotoğraf, küçük bir Winnie the Pooh oyuncağı ve bir telefon. "Oh adamım, bundan mı çıkıyordu o sesler?" diye kendi kendine mırıldanırken yaklaşık on yıldır yanında olan ve sadece işi düştüğünde kendi yaptığı şarj aletiyle şarj ettiği telefona baktı.
Şimdi çok daha iyi bir teknolojiye sahipti ama bu ona annesinden ve dünyadan kalan son hatıralardan birisi olduğu için yanından ayırmazdı. Telefonun kapağını kaldırarak ekrandaki bildirime baktı.
Aynı zamanda bildirim tekrarlandı ve o ses yine duyuldu. Yondu sese acayip sinir olmuştu bu yüzden Peter telefonun sesini kıstı ve "Dünyada bunu telefon diye kullanıyorlar. İletişim kurmak için..." dedi ve ekrandaki bildirimi okudu.
"Anthony sizinle bağlantı kurmak istiyor..."
"Anlamadım?" dedi Yondu, bildirimi okuyan Peter'a.
"Eh ben de anlamadım ama anlamanın tek bir çözümü var o da bu bildirimi kabul etmek değil mi?" diyerek kabul et kısmına bastı ve ekranda belirecek şeyi beklemeye başladı.
"Acıktım, kalk yerden gidelim..." dedi Yondu, çocuğun yerde bağdaş kurup oturması ve biraz önce soymak istedikleri yerden hala uzaklaşmamış olmaları onu geriyordu.
"Beni yemeyeceğini söylemiştin!" diyerek kollarını kendine sardı Peter. Yondu bir kez daha gözlerini devirirken, "Daha akıllı bir çocuk olmanı isterdim Peter..." dedi ve çocuğun eşyalarını hızlıca çantasına atarken walk-man'i dikkatlice yerleştirdi. O müzik çaların Peter için ne kadar önemli olduğunu biliyordu.
En sonunda elini Peter'ın ensesine atıp onu peşi sıra sürüklerken, Peter halinden memnun bir şekilde telefona gelecek bildirimi bekliyordu ve çok da beklemesi gerekmemişti.
Anthony: Ah... Bağlantının kurulduğuna inanamıyorum! Eh, merhaba. Ben Anthony ve dünyayı terk etmeden önce hikayemi anlatacak birini arıyorum. Eğer bu mesaja bir geri dönüş yaparsan... Hikayemi öğreneceksin.
Kıskıskıs
Merhabalar arkadaşlar! Bu bölümden sonrası genel olarak texting şeklinde olacak çünkü artık az çok çevrelerini öğrendiğiniz için karakterlerin içsel bağlarını kurmak istiyorum :')
Umarım okurken keyif alırsınız, bol bol yorum bırakırsanız sevinirim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hikayemi Öğreneceksin | starkquill✅
أدب الهواة"Yakın zamanda bu dünyayı terk etmeyi planlıyorum ve her şey sona ermeden önce birisine hikayemi anlatmak istemiştim." 27.06.19