Harry beni bir güzel merakta bırakıp, Geometri sınıfından çıktığında hoca da çok geçmeden gelmişti. Aklımı tabii ki derse veremedim. Yani Tanrı aşkına, Harry Helen'le birlikteyken Geometri dersini dinleyip çokgen sorularını mı çözmem gerekiyor? Tabii ki hayır. Hoca bilmem kaçgenle ilgili soruları çözerken, Olivia'ya mesaj atmaya karar verdim. Cebimden telefonumu gizlice çıkarttım ve Olivia'ya hızla bir mesaj attım.
Seni özledim gerizekalı xx
Ya işte böyle de samimiyizdir. O benim hiç olmayan ablam gibi. Üniversiteyi yeni bitirdi ve şimdi de tatile çıktı. Bunu kesinlikle hakediyordu ama böyle bir dönemde yanımda olmasını isterdim. Yabi bilirsiniz, aklımın tamamen Harry'le dolu olmasından bahsediyorum. Onu düşünmeden duramıyordum ve Olivia'nın o rahatsız edici derecede güzel Fransız aksanıyla bana bir aptal olduğumu söylemesine ihtiyacım vardı. Böyle bir şeyi bir gün söyleyeceğim aklımın ucuna bile gelmezdi ama kendime gelmeye ciddi anlamda ihtiyacım vardı.
Bunu yapabilecek kişi de Olivia'ydı sanırım.
Cevap bekledim ama gelmedi. Mutlaka yine birinin yatağındadır. Ha.
Derin bir iç çekip telefonumu yeniden cebime tıkıştırdım. Dışarıda yağmur yağmaya başlamıştı bile, ki Geometri ve yağmur ikilisi moralimi düzeltebilecek yegane ikili değildi. Ve Helen'le Harry'den bahsetmiyorum bile. Bir erkek ve bir kız bir araya gelirse neler olabilir biliyorsunuz. Ve bu bir erkek ve kız Harry ve Helen olursa...
Düşünme Kelly. Düşünme. Düşünme.
"Bayan Sawyer."
Bakışlarım anında Bay Donald'a döndü. Bay Donald, kendisi geometri hocamız olur.
"Efendim Bay Donald?" dedim otuz iki diş sırıtmaya başlayarak. Bay Donald gözlüklerini düzeltti ve o da benim gibi sırıtmaya başladı. Bunu yapınca gözüme oldukça şirin gözükebilirdi ama bana öylesine ima dolu bakışlar atıyordu ki, ecel terlerimi dökmeye çoktan başlamıştım bile.
"Boşu boşuna tatlı görünmeye çalışmayın Bayan Sawyer." dedi tehditkarca. "Telefonunuzla uğraştığınızı anlayamayacak kadar yaşlı değilim."
Suratımın mosmor kesildiğine emindim. Öyle ki, sınıftaki herkes acır bakışlarla bana bakıyordu. Neyse ki bu herkesin içinde sadece inekler vardı, okulun sürtük ve züppeleri yoktu yoksa o an cidden ağlayabilirdim. Bayan Foggs, Harry ve Helen olayları yetmedi; şimdi bir de Bay Donald ha? Doğduğumda vaftiz edilmediğimi düşünmeye başladım çünkü bu kadar şanssız olmamın başka bir açıklaması olamaz bence.
"Aaa, şey..." diye mırıldandım. Ve o an aklıma Harry'nin beni Bayan Foggs'tan kurtarışı geldi. Keşke yine bu kapıdan içeri girebilse. Onun ukalıklarını çekmeye bile razıyım. O derece çaresizim anlayın yani.
Ama tabii ki öyle bir şey olmadı. Ne sınıfın kapısı açıldı, ne de Harry içeri havalı bir giriş yaptı.
"Bir savunmanız yok öyle mi?" dedi Bay Donald bana öldürücü bakışlar atmaya devam edip. O an okulda Bay Donald ile ilgili konuşulanlar aklıma geldi.
"Sana kafayı taktı mı kurtuluşun yok. Kendini anında müdürün odasında bulursun."
Siktir.
Yanaklarıma ateş bastı. "Şey ben aslında..."
"Bu kadarı yeter genç bayan." dedi Bay Donald sözümü kesip. "Müdürün odasına git ve beni bekle."
Ah hayır, hayır, hayır! Hemen itiraz etmem gerek!
"Bay Dona-"
"Doğru müdürün odasına!" diye bağırdı bu sefer.