0.4

1.9K 170 21
                                    

Not: Multideki kısa boylu Danita, uzun olan Ellie.

Danita White.

Ayaklarımı sürerek okul bahçesine doğru yürümeye başladım. Öğrenci akımı okul bahçesinde toplanmış, içeri girmek için zilin çalmasını bekliyorlardı.

"Hey, Nita!" ismimin kısaltılmasını duyduğumda arkamı döndüm ama dönmemle beraber Grace üzerime atladı.

"Naber, seni sürtük?" dedi kıkırdayarak ben üstümü düzeltmeye çalışırken. Cevap olarak gözlerimi devirdim ama sırıtmamı engelleyemiyordum. Nihayet zilin keskin sesi kulaklarımızı acıtarak çaldığında akım okulun girişlerine yöneldi. Okulun 2 kapısı vardı ama kargaşa hala aynıydı. Grace'le beraber bahçedeki banklara yürüdük. Kalabalıkta ezilmemek için veya olası bir tacize uğramamak için hep sonradan çıkardık.

"Dün mesaj attım ama cevap vermedin." dedi sıkıntıyla. Endişelenmiş olmalıydı çünkü burda benden bahsediyorduk, bir ara okulda telefonuyla yapışık kız diye lakabı olan kızdan.

"Ceza aldım." dedim göz devirip. "İnanabiliyor musun, tam da çok tatlı bir mesajı yanıtlamıştım ki annem birden eve gelip telefonumu aldı ve işe gitti. Normal hayata alışana kadar vermeyecekmiş."

"Tanrım!" dedi sinirle. Annemi çok sevmediğini biliyordum, annem de onu sevmezdi. Onun gözünde yanlış bir örnekti. "Bir dakika, mesaj neydi?" dedi parıldayan gözleriyle. Erkekler ve sosyallik, bu onun hayatının bir özetiydi.

"Şey bana harika olduğumla alakalı birkaç şey-"

"Erkek miydi?" dedi hızla. Gözleri kocaman açılmıştı.

"Şey, sanırım?"

"Aman Tanrım! Danita! Sonunda senden hoşlanan birileri çıktı!" gözlerimi devirdim.

"Benim resmimi görmedi bile." dedim bıkkınlıkla.

"Olsun! Bir dakika sen ona ne yazdın?!" dedi sinirle kalktığı yere tekrar oturup. Böyle şeyleri batırdığımı biliyordu.

"Ona benim öyle olmadığımı, ama bana nasıl bu kadar tatlı olduğunun sırrını söylemesini istedim."

"Ulu Tanrım! O ne dedi?"

"Orada annem devreye giriyor." gözle görülür hayal kırıklığına karşı kahkaha attım.

"Tatlı mıydı bari?" dedi dudaklarını büzürek.

"Görmedim. Michael Clifford'ın bir fotoğrafı vardı."

"Hmm." diye mırıldandı. "Peki, hadi gidelim." dedi bakışlarını azalmış kalabalığa yönelterek.

3. Dersin sonunda, tenefüste Ellie yanıma geldi.

"Merhaba, Danita." Dedi sessizce. Yanı boştu ama o gergince ayakta dikiliyordu. Ani tepkiler veren biri olduğum için korkuyor olabilirdi.

"Hey, Ell." dedim gülümseyerek ve elimi yanımdaki boşluğa iki kere vurup tekrar montumun cebine soktum. Bankta Grace'i bekliyordum ama pek dakik olduğu söylenemezdi.

"Beni pek sevmediğini biliyorum." dedi çekingence. Gözlerimi açıp ona baktım. O benim kardeşimdi. Ona bunu düşündüren neydi?

"Sen benim kardeşimsin, Ellie. Saçmalama." dedim ve gözlerimi devirdim. Tek umudum Grace'in gelip bu saçma konuşmayı bitirmesiydi.

"Ama hiç ilgi göstermiyorsun." dedi sıkkınca.

"Bu hiçbir şeyi kanıtlamaz, tabii ki seni seviyorum." diye ofladım. Ellie belki de bu dünyada en değer verdiğim kişiydi.

"Şey, belki şimdi değil ama.." dedi üzgünce. Ona baktım ve devam etmesi için kaşlarımı kaldırdım. "Telefonunun bende olduğunu öğrenince edeceksin." dedi ve vereceğim tepkiye karşı korkarak gözlerini yumdu. Gözlerini şaşkınca açtığında belli ki beklediği tepkiyi vermemiştim.

"Neden sakinsin?" dedi kekeleyerek. Omuz silkmekle yetindim.

"Bana verecek misin yoksa sadece kıskandırmak için mi söylüyorsun?" dedim hiç acele etmeden. İç çekti.

"Sana vermek istiyorum, Dan." dedi. Sıkıntılı olduğu belli oluyordu. "Ama verirsem annemin beni yaşatacağını gerçekten düşünüyor musun?"

"Kesinlikle hayır." dedim dürüstce. Hala ona bakmıyor, önümdeki taş parçasına odaklanıyordum.

"Al." dedi birkaç sessiz dakikanın ardından. Bakışlarımı yerden çevirip ona yönelttim ve elindeli pembe i phone'u gördüm. Sırıtmamı engellemeden elindeki telefonu aldım ama yavaştım.

"Sadece, annem isteyince bana versen yeter. Böylece ben de ona veririm." dediğinde onun suratındaki küçük sırıtmaya baktım. Kalkarak ona sarıldım.

"Teşekkürler." diye mırıldandım kafamı omzuna gömerken.

>>>>>>

"Demek istediğim, bu tabi ki saçma ama bence James bize haber vermeliydi. Ona bakarsan-" Grace'in cümlesi, gözleri telefonuma takılınca kesildi. Gerçi ne anlattığından bile emin değildim. Derslerde bile gözümü kırpmadan telefonumla ilgilenmiştim ama hala hasret gideremiyordum. Bütün hikayelerime yeni bölüm yüklemiştim. Şimdiyse sıra yeni Michael hikayemdeydi.

"Seni gerizekalı. Beni dinlesen olmaz mı?" dedi sinirli bir şekilde.

Hayır anlamında bir kaç ses çıkardım. Sonra o da iç geçirdi.

@SecretReaderxx size bir mesaj gönderdi.

Hadi ama! Sen mükemmelliğin şekil bulmuş halisin!

Hemen cevap yazdım.

Lütfen, bu iltifat faslını geçebilir miyiz :D

Anında cevap geldi.

M:Ben Michael. :)

D:Biliyordum. Yazıyordu. :D Ben de Dan!

M:Ben de senin Dan olduğunu biliyordum. -_- Rezil etmen gerekmezdi.

D: Haha! Üzgünüm.

M: Lütfen üzülme. Üzgün olmaman için her şeyi yapabilirim!

D: Bu da ne demek? :)

M: Bu, sana şimdiden hoşlandım demek, psikopat panda!

secret reader | cliffordHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin