-4- / 1
"Yepyeni bir hayat, yeni bir kimlik ve yeni bir gelecek... Oyun gibi değil mi? Hiç dokunulmamış bir hayatın başrolüne konmuş bir yabancıyım. Beni neler mi bekliyor?
O kadar korkuyorum ki, bilmek bile istemiyorum."
-Lilya
*
İhanet...
İnsan kalbini yerle bir eden korkunç bir duygudur. O hissi yaşadıktan sonra hiç kimse eskisi kadar güven dolu olmaz. Hayatı, ihanetten önce ve ihanetten sonra olarak ikiye ayrılırdı insanın.
Simge de tıpkı bu duyguları yaşıyordu. Yıkılmıştı. Kocasına olan tüm güvenini yitirmişti. Dün onları orada gördüğü andan beri eskisi gibi değildi. Olamazdı da zaten. Eskiden Çağrı'ya kendinden çok inanır, güvenirdi. O ne derse bir yemin, bir sözleşme sayardı. Şimdiyse... Tüm kaleleri yıkılmış gibi hissediyordu. En zayıf noktasından vurmuştu onu kocası. İhanet...
Bunu neden yaptığını çok iyi biliyor ve kendinden nefret ediyordu. Çocuğu olmadığı için kaybetmişti Çağrı'yı, buna emindi. Başka bir ihtimal söz konusu bile değildi onun için.
Fakat içinde tuhaf bir his vardı. Bir kadın, kocası tarafından aldatıldığını öğrendikten sonra ondan nefret ederdi, normal olan buydu. Ama Simge öyle hissetmiyordu. Aldatılmıştı, doğru. Ama kocasını hâlâ seviyordu. Ona olan aşkını, sevgisini söküp atamıyordu bir türlü kalbinden. Bu normal miydi? Hastalıklı bir duygu gibi gelmişti o an. Karşısındaki kadını da endişelendirdiğinin farkındaydı. "Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Korkunç bir ikilemin arasında kaldım Nevbahar Teyze, ne olursun yardım et."
"Öncelikle sakin ol. Ne hissettiğini anlayabiliyorum."
"Ben Çağrı'yı kaybetmek istemiyorum."
Kadın kendinden son derece emin, "Kaybetmeyeceksin." dedi kesin bir biçimde. Karşısında sürekli sızlanan, korku dolu gözlerle kendisine bakan genç bir kadın duruyordu ve bu zamanla oldukça sinir bozucu gelmeye başlamıştı. "Biraz kendine güvenin olsun Simge. En zor anlarda bile ayakta durabilmen gerekiyor."
"Haklısın... Ama Çağrı beni aldatıyor. Kendi gözlerimle gördüm!"
"Ben sana yalan söylüyorsun falan mı dedim Simge? Gördüklerini neden ispatlamaya çalışıyorsun?" Genç kadını sakinleştirmek Nevbahar Hanım için oldukça zor görünüyordu. "Hiçbir şey olmamış gibi davranacaksın."
"Ne?" Kadının ne söylediğinden emin değildi Simge. Yanlış duymuş olabileceğini düşünüyordu. Hiçbir şey olmamış gibi davranmak da neydi? Her şeye göz mü yumacaktı yani? Görmesine, öğrenmesine rağmen susacak mıydı? Onu aldatmaya devam edişini mi izleyecekti? "Sen ne diyorsun ya?"
"Beni iyi dinle. Yanlış anlama, yeğenimi savunmuyorum ya da onu korumaya çalışmıyorum. Yaptığı iğrençliğin farkındayım. Ama... Senin de anlaman gereken bir şey var."
"Neymiş o?"
"Erkek bunlar kızım, işler yolunda gitmeyince kaçarlar hep. Çocuk gibidirler. Sorunun çözümünü kaçmak sanırlar. Bu hep böyle olmuştur. Ve emin ol bunu ilk yapan senin kocan değil. Bak ben tüm bunların neden olduğunu sana anlatayım. Niyetim seni suçlamak değil, ama bunda senin de katkın oldu hiç kusura bakma."
Şaşkınlıkla karşısındaki kadının anlamsız konuşmasını dinliyordu. "Ne yani, benim yüzümden mi oldu bunlar?"
"Hayır, senin yüzünden değil. Senin yaptıklarının katkısı oldu diyorum, ikisi çok ayrı şeyler. Sen ne yaptın? Çocuğunuz olmuyor diye üstüne gittin, o da bunaldı. Huzuru, mutluluğu bir para avcısında buldu. Böyleleri çok vardır kızım. Pusuya yatıp zengin erkekleri izlerler, en savunmasız anlarını kollarlar ve sonunda onları avcunun içine alıp avlarlar. Aldatmak aklında yokken bile erkeğin aklına sokar böyleleri. Tek dertleri paradır. Parası bitince silkeleyip atarlar adamları başından. Böyle bir kadın için evliliğini bitirmek istediğinden emin misin? Önce bunu düşün Simge."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lilium Kokusu | Taşıyıcı Anne Serisi 2 ღASKIDAღ
General FictionBu, onun bebeği. Ama bunu ne o, ne de karısı biliyor. Bu da yetmezmiş gibi kader öyle bir ördü ki ağlarını, karısı bana akıl almaz bir teklifte bulundu. Şimdiyse kocasıyla ondan bir parça taşıdığımı sanıyor. Onların bebeğine taşıyıcı annelik yaptı...