-4- / 2
Yarım saattir sessizce kahvelerini yudumluyorlardı. Ve Ömer, bir şeylerin ters gittiğine neredeyse emindi. Çünkü onun tanıdığı Kerem, suskun bir tip değildi. Aksine, her daim anlatacak bir şeyler bulan, sohbet etmeyi seven keyifli biriydi. Şimdiyse düşünceli tavırları ve suskunluğuyla tam bir gizem yumağıydı. "Bir şey var." dedi aniden. Dostu düşüncelerine öylesine gömülmüştü ki, ilk başta ne dediğini anlamadı bile. "Sende diyorum, bir şey var."
Başını kaldırıp boş gözlerle baktıktan sonra "Yok bir şeyim." cevabını verdi. Aslında itiraf etmeliydi ki, bu söylediğine kendini bile inandırabilmiş değildi. Bir şeyi olduğu gün gibi ortadaydı. Bu yüzden ayak diremekten vazgeçti ve "Aslında... Evet, bir şey var." deyiverdi. Hem belki içinde bulunduğu bu duruma arkadaşının da bir tavsiyesi, faydası olurdu. Paylaşmaktan zarar gelmezdi.
"E anlat da bilelim oğlum."
"Bir kız var." Klasik bir giriş olmuştu bu. Aslında Lilya'yı yalnızca bir kız olarak adlandırmak haksızlık olurdu. Çünkü ona daha önce hiçbir kadına hissetmediği güçlü duygular hissediyordu. En azından Kerem'in şu anki duygu ve düşünceleri bu yöndeydi. Onu herkesten ve her şeyden değerli bir yerde tutuyordu. Onu düşünmediği tek bir an bile yokken bunun adı aşktan başka ne olabilir, diye düşündü o an. Daha önce hiçbir kadını bu kadar düşündüğünü, hiç kimseden böylesine etkilendiğini hatırlamıyordu. Aslında bunun aşk olup olmadığını, eğer aşksa ya da değilse ne yapması gerektiğine dair arkadaşına danışmanın tam sırasıydı. Ömer bu gibi durumlarda güvenilir bir danışman olabilirdi. "Ona karşı garip duygular hissediyorum."
"Gariplikten kastın ne?"
"Mesela; sürekli onu düşünüyorum, ondan çok etkileniyorum, her an görmek istiyorum, özlüyorum. Bir de son zamanlarda işten ayrıldı. Sebebini bilmiyorum. Tam bir sır küpü. Çok tuhafım son zamanlarda, onu düşünmekten hiçbir şeye konsantre olamıyorum. Hep dalıp gidiyorum onun derinliklerine..."
Kollarını kavuşturdu ve keyifle gülümsedi. "Demek seni de aşk gazisi yapan bir kadın çıktı ha? Hiç beklemezdim. Şimdi çok merak ettim bu kızı. İşten neden ayrıldığını da bilmiyorsun..." Biraz düşünüp bu konuda fikir yürütmeye çalıştı. "Birdenbire ayrılma kararı alması biraz tuhaf tabi, ama belki de daha iyi bir yerle anlaşmıştır. Çok da üstünde durmamak lazım." Kısık gözlerle dostuna bakarak "Peki, nasıl bir kız?" sorusunu yöneltti.
"Dış görünüşünden ziyade ruhu öyle güzel ki... Yani, tamam, dışarıdan bakıldığında da güzel bir kız şimdi hakkını yiyemem. Çok süslü ya da gösterişli değil ama sadeliği göz kamaştırıcı. Bir de gözlerinde hep bir hüzün var. Sebebi belli olmayan, öyle gizemli bir hüzün... Çalışkan, dürüst, lafını esirgemeyen, cesur... Kısacası, kimseyi etkilemek için değişmiyor, oyunlar oynamıyor. Hep kendi gibi. Neyse o."
"Sen bayağı tutulmuşsun bu kadına. E açılsana be kardeşim, neyi bekliyorsun? Başka bir hergelenin gelip kızı kapmasını mı?"
"Hayır, tabi ki! Öyle bir şey olursa ne yaparım, nasıl toparlanırım bilmiyorum. Ama... Korkuyorum Ömer. Şuan en azından onunla dostça bile olsa konuşabiliyorum. Ya açıldığımda beni istemez, benden uzaklaşırsa? Aramıza set çekip mesafe koyarsa? Ya onu kaybedersem, ne yaparım ben?"
"Haklısın da... Böyle de sonsuza dek sürmez yani ben söyleyeyim sana."
"Doğru söylüyorsun. Eskiden en azından şirketteydi, istediğim her saniye bir bahaneyle onu görebiliyordum. Ama şimdi... Çok uzakta. Aynı şehirdeyiz ama kilometrelerce, şehirlerce uzaktayız gibi. Öyle özlüyorum ki onu..."
Güldü Ömer. Dostunu ilk defa böylesine umutsuz bir âşık gibi görüyordu, hayretti doğrusu. "Sen bu aşktan verem olup yataklara düşmezsen iyidir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lilium Kokusu | Taşıyıcı Anne Serisi 2 ღASKIDAღ
General FictionBu, onun bebeği. Ama bunu ne o, ne de karısı biliyor. Bu da yetmezmiş gibi kader öyle bir ördü ki ağlarını, karısı bana akıl almaz bir teklifte bulundu. Şimdiyse kocasıyla ondan bir parça taşıdığımı sanıyor. Onların bebeğine taşıyıcı annelik yaptı...