Fayton gittikçe yavaşlarken, Elizabeth hala nasıl olup da o faytona bindiğine anlam veremiyordu.
Bakışlarını önce hemen sol yanında mahcup ve tedirgin oturan en yakın arkadaşı Kathlyn'e, sonra hemen karşısında baston yutmuş gibi dimdik, hiçbir duygu ifadesi göstermeyen emektarı Jordan'a ve son olarak da onun yanındaki adama çevirdi hızlıca.
Sör Alexander Wood!
Ah, Kathy'nin ona bunu yapmasına nasıl izin verebilmişti?
Bu sabah gerçekten de bekar genç bir leydinin kendi evinde yaşamasını istemişti bu adam! Üstelik aralarında hiç bir bağ da yoktu. Onu tanımıyordu bile...
Londra sosyetesinin Elizabeth Ceossfield'ın onun gibi bekar bir adamın evinde kaldığını duyulmasının ismi üzerinde nasıl bir leke bırakacağından, durumun nasıl bir sansasyon yaratacağından haberdar değil miydi bu adam?
"Bu mümkün değil! Leydim sizin gibi bir adamla aynı çatı altında kalamaz!"
Elizabeth, Sör Alex'in teklifini duyduktan hemen sonra adamın müthiş bir zeka örneği olan oldukça ikna edici konuşmasını dinlemek zorunda kalmış ve sonunda içine girdiği rolden çıkarak adeta öfkeyle bağırmıştı adama. Leydim sizin gibi bir adamla aynı çatı altında kalamaz! diye bağırıvermişti bir anda.
Sözlerinin üzerine Kathy'nin yüz ifadesi telaşlı ve ne yapacağını bilmez bir hal alırken, Sir Alex denilen adam kara gözlerini sakin bir tavırla ona dikmiş ve bir de küstahça gülümsemişti! Sonra onu tümüyle küçümseyen bir ses tonuyla konuşmuştu.
"Benim gibi bir adam derken ne demek istediğinizi anlayamadım Bayan..."
Elizabeth öfkeyle tırnaklarını ellerine batırdı. Aşağılık herif, ne yaptığını bilmiyormuş gibi şimdi bir de onunla dalga geçiyordu.
Senin gibi bir ırz düşmanı, bir yalancı, hain... daha birçok şey söylemek istiyordu Elizabeth ancak bunun yerine yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirmişti.
"Swartz, Katlyn Swartz." demişti Elizabeth. Konuştukları gibi Kathy ile yer değiştirmişlerdi. Sonra konuşmaya devam etti.
"Leydi Elizabeth'den yanında refakatçisi olmadan bekar bir beyin evinde kalmasını istemiyorsunuz değil mi?"
Sir Alex Elizabeth'in gözlerini kaçırmak istemesine neden olacak bir şekilde derin bir şekilde bakmıştı Elizabeth'e. Elizabeth yeniden vücudunda anlam veremediği bir ateşin yandığını hissetmişti. Neden ona bu şekilde bakıyordu? Tanrım ve neden aklına şu anda o geceki yakınlaşma gelmek zorundaydı.
Sir Alex bir anda yakıcı bakışlarını Elizabeth'den çekerek sahte Leydi'ye çevirdi.
"Merak etmeyin sizin için uygun bir refakatçi ayarladım ve en kısa zamanda haneme ulaşacak." dedi saygıyla.
İkiyüzlü diye düşündü Elizabeth.
Para, zevk ve mevki düşkünü diğer aristokratlardan hiçbir farkı olmadığını göstermiş ve Elizabeth'i yok saymıştı. Üstelik herkesin Sör diye hitap ettiği bu adamın soylu olup olmadığından bile emin değildi. Elizabeth o an için emindi ki kendisine zenginlik ve mevki getirebilecek herşeyi kullanabilecek bir adamdı bu adam. Halbuki abisi Gabriel, insanlara değer verirdi. Çalışanlarının hakkını her zaman vermeye çalışırdı. Onları küçümseyen tavırlar içerisine girmezdi. Nasıl olur da böyle bir adamla arkadaş olurdu aklı almıyordu! Şimdi ise tüm hünerlerini sergileyerek Leydi zannettiği Kathy'i ikna etmeye çalışıyordu."Leydi Elizabeth anladığım kadarıyla Londra'da olduğunuzdan zaten kimsenin haberi yok. Bu durumda bırakın öyle kalsın. Yıllardır Londra'ya uğramadınız. Hatta hayatınız boyunca bildiğim kadarıyla yalnızca birkaç kez geldiniz buraya ki bu da kimsenin sizi burada tanımadığını gösterir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Tutkusu
Historical FictionLeydi Elizabeth, anne ve babasını bir yangında kaybettiğinde, geriye sadece abisi Gabriel kalmıştı. Ancak bir gece yarısı Lizzie, abisinin okyanusun ortasında korsanlar tarafından kaçırıldığı haberini aldı. Hem de ardında kafa karıştırıcı bir mektup...