Chapter, 3

259 33 10
                                    

Babamın Nick Fury olması okula çağrılmasına engel değil. Peki çağırdıklarında geliyor mu? Tabii ki gelmiyor. Dürüst olacaksak, bu gelmeme meselesini gerçekten seviyorum.

Aslında çok sorun çıkartan bir çocuk değilim. Ya da bilmiyorum, belki de öyleyimdir. Ama bana soracak olursanız, nefes almam bile insanlara battığından babamı okula çağırmak için sürekli bahane üretip duruyorlar.

Ha bir de şöyle minik bir detay var, veliniz okula bir kez bile gelmeyince herkes merak ediyor. Nasıl olsa kimsenin inanmayacağını bildiğim için ben de 'Benim babam Nick Fury, şuan dünyayı kurtardığı için sizinle görüşemez.' diyorum.

Uzun lafın kısası, yine babamı okula çağırdılar ve babam yine gelmedi. Şaşırdım mı? Hayır. Her şey yolunda mı? Evet. O zaman herkes hayatına devam edebilir.

Tuhaf olan şey şu ki Bayan Forester, kendisi müdürümüz olur, her hafta babamı okula çağırmasına ve babamın asla gelmemesine  rağmen beni her seferinde odasında en az yarım saat bekletir ve durmadan yüzüme bakar. Bence bana aşık olduğu için yüzümün her detayını ezberlemeye çalışıyor.

"Baban yine gelmiyor demek?"

"Size her hafta söylüyorum Bayan Forester. Kendisi dünyayı kurtarmakla meşgul."

"Yine mi 'Babam Nick Fury.' saçmalıkları Billie? Hayallerini yıkmak istemem ama önümdeki dosyalara bakarak babanın polis memuru olduğunu söyleyebilirim."

Evet öyle minik bir detay var. İnsanlar Nick Fury'nin bir kızı olduğunu öğrense o kızın yaşaması bir mucize olurdu değil mi? Fury sonuçta, insanlar genelde onu sevmez. Bu yüzden babam Antony Osborne adında bir polis memuruymuş ve annemi de 5 yıl önce trafik kazasında kaybetmişiz gibi gözüküyor. Saçmalık!

Duvardaki saate baktım, yaklaşık bir saattir babamın gelmesini bekliyorduk. Bekleme sürem yaşımla orantılı olarak artıyor sanırım.

"Bayan Forester, babam geçen hafta ve ondan önceki hafta ve ondan da önceki hafta olduğu gibi bu hafta da gelmeyecek. Yani ben artık eve gidebilir miyim? Siz beni burada tuttukça yapmam gereken ödevler azalmıyor maalesef."

Tek kaşımı kaldırıp Bayan Forester'a baktığımda  gözlüğünü düzeltti. "Eninde sonunda babanla görüşeceğim, Billie. Sonuna kadar kaçamazsın."

İçimden 'Bak şuan görüştün.' desem de sadece gülümseyip odadan çıktım.

Okulun bomboş olması gerekiyordu ama onun yerine koridor insan kaynıyordu. Ve ben bu kadar çok insanı daha önce hiç bir arada görmediğime eminim. Biraz zorlanarak da olsa kalabalığı yarıp binanın çıkışına kadar gelmeyi başarmıştım.

Dışarı çıkacaktım ki onu gördüm. Uzun boylu bir adamdı. Yapılı vücudu takım elbisesinin altından belli oluyordu. Saçları kısacık kesilmişti. Nerede karşılaşmıştık bilmiyordum ama çok tanıdıktı. Ve kesinlikli ona baktığımda hissettiklerim hoş şeyler değildi bir de çok sevimsiz duruyordu. Bahçede yaklaşık on kişi vardı ve hepsi de Bay Sevimsiz'e benziyordu, dışarı çıkmak isteyen öğrencileri engelliyorlardı. Sizi temin ederim, insanların ayrılmasını engelleyen birileri varsa tehlike çok yakındadır. Kalabalığı yararak merdivenlerin başına kadar geldim. Üst katlar büyük ihtimalle daha tenhaydı ama kriz anında en güvenli bölge en kalabalık bölgedir. Yani, en azından bence öyle. Bu yüzden yukarı çıkmadım. Onun yerine merdivenlerden birkaç adım uzaktaki lavaboya ilerledim. Kızlar ve erkekler... Pekala, şuan benden bekleneni yapmak için doğru zaman değildi. Kızlar tuvaletinin önünden geçip erkekler tuvaletine girdim, şansıma içeride kimse yoktu. Kabinlerden birine girip kapıyı kilitledikten sonra hızla cebimden telefonumu çıkardım. Son arananlara girip babamı aradım. Açmadı...

𝐅𝐮𝐫𝐲'𝐬 ❁ᵃᵛᵉⁿᵍᵉʳˢWhere stories live. Discover now