chapter, 14

90 12 18
                                    

Evimde 3 adet liseli erkek ve 1 adet Tony Stark vardı. Kimya projesi için geldiklerini bilmeme rağmen Noah ve Peter'ın bile neden geldiğini sorguluyordum, daha bu soruyu cevaplayamamışken Ned de bize katılmıştı ve bunların hepsini kabullenmiştim. Ama Tanrım, eğer varsan bu kargaşanın ortasında Tony Stark'ı bana göndererek neyi amaçladın?

Bay Stark bana bakarken ben de tek kelime etmeden ona bakıyordum. Mutfaktaki karmaşaya geri dönebilirdim ya da burada onunla oturabilirdim.

Düşünmeye gerek bile yoktu, üstünden çikolata akan avizeyi temizlemeyi Tony Stark'a tercih edecek biri değildim. Yine de neden geldiğini merak etmiyor da değildim. Telefonumu teslim ettiği gün bir daha uğramasına gerek kalmadığını söylemişti ama işte buradaydı.

Gösterdiği koltuğa geçtiğimde konuşmak için ağzını açmıştı ki gözü arkamdaki bir noktaya takıldı. Merak ettiğimden dönüp baktığımda Peter, masanın tozunu alıyordu. Tabii ısrarla aynı yerin tozunu alması ve arada bize attığı kaçamak bakışları vardı bir de... Ona baktığımızı fark ettiğinde hızla bize sırtını döndü ancak toz almayı kesmemişti, ve tozunu aldığı yer de aynıydı. Masanın o bölümünü aşındıracağından endişelenmeye başlamıştım. Bu çocuk niye böyleydi sanki?

Bay Stark'la bir süre Peter'ı izledik ki o da bunun farkındaydı. Eğer bakışların aşındırıcı etkisi olsaydı Peter'ın sırtında kocaman bir delik açılacağına emindim.

Eğer lazer ışınları çıkan gözlerim olsaydı, duvarlara pek çok şey çizerdim. Ya da aklıma bir şey geldiğinde not alacak bir durumda değilsem bunu duvara yazardım.

Duvara çeşitli şeyler çizdiğimi hayal ettim: bulutlar, kuşlar, ayçiçekleri ve porselen çay takımları... Ve bunları en ince ayrıntısına kadar düşündüm. Bulutları çeşitli şeylere benzettim, bazen bir ejderha yaptım bazen bir korsan gemisi. Farklı türden kuşlar çizdim: papağanlar ve muhabbet kuşları, güvercinler. Ayçiçeklerinin dönmesi için bir güneş ve bir de tohumlarını çizdim. Çay takımlarına zarif işletmeler ekledim.

Ve duvarım hayallerimde bile olsa daha fazla şey çizemeyecek kadar dolduğunda, Peter Tuhaf Parker hâlâ toz alıyordu.

Ve hâlâ aynı yerin tozunu alıyordu.

Bay Stark boğazını temizledi ama Peter bunu umursamadı, aksine kısık sesle bir şarkı mırıldanmaya ve vücudunu ritme uygun hareket ettirmeye başladı.

Arkadan ne kadar tuhaf gözüktüğü hakkında en ufak fikri olmadığına eminim.

Bay Stark tekrar boğazını temizlediğinde Peter bu sefer bize döndü, yüzünde ikimizi de bugün ilk defa görüyor gibi şaşırmış bir yüz ifadesi vardı.

Bir süre bakıştıktan sonra Tony, sabrının sınandığını belli eden bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "Bir şey konuşmalıyız."

Peter başını yavaşça aşağı yukarı salladı, dudaklarını büzmüş ve kaşlarını çatmıştı ki bu haliyle 5 yaşındaki bir çocuktan pek de farklı değildi. Ağırlığını sağ bacağına verip sol ayağıyla bacağını kaşıdı, toz bezini tuttuğu sol elini beline dayadı, sağ dirseğini biraz önce tozunu aldığı yere koymuştu ve çenesini de yine sağ eline dayamıştı.

"Sizi dinliyorum Bay Stark."

"Sen ve ben değil, o ve ben." diye ekledi Tony Stark eliyle kaba olmayan bir şekilde beni göstererek.

"Ah, sanırım burada istenmiyorum..."

Peter'ın biraz önceki yüz ifadesi yerini hayal kırıklığına bıraktı ve ayağını sürüyerek salondan çıktı.

Gözlerimi sadece birkaç saniye önce Peter'ın çıktığı kapıdan çekmeden "Siz konuya girmeden önce, Peter'la birbirinizi tanıyorsunuz sanırım?" dedim.

𝐅𝐮𝐫𝐲'𝐬 ❁ᵃᵛᵉⁿᵍᵉʳˢWhere stories live. Discover now