Okul için hazırlanmam bitince kahvaltımı yapıp dışarı çıktım.Saat daha erkendi ama o satte evde kalınca benim daha da çok uykum geliyor. Yavaş yavaş yürürken arkamdan biri seslenmisti. Arkamı döndüğümde Defne olduğunu fark etmiştim.
"Ee napıyorsun görüşmeyeli?"
Alaylı bir şekilde gülümsedim. "Çok oldu ya sanki görüşmeyeli."
"Sen onu bunu bırak da seninki değil mi o"
Bir an için duraksamıştım. Yağız'dan bahsediyordu. Ve O'ydu. Ama seninki şeklinde bahsedilmesi istemiyordum.
"Yağız"dedim bastırarak.
"Yağız" dedi alaycı bir sesle.
Hafif dalgalı saçları dağınık duruyordu, koyu yeşil gözlerinde ise belli belirsiz halkalar vardı. Ve bizim yürüdüğümüz yerin tersine doğru yürüyordu. Yani bir şekilde karşılaşacaktık. Tıpkı dünkü gibi.
"Selam vermeyi denedin mi?"demişti Defne. Sorduğu soruyu beklemiyordum çünkü Yağız'ın durumunu herkes gibi o da biliyordu.
"Sanal ortamda soru sormuştum ve buna görüldü yapıp cevap vermemişti. Sence şimdi selam versem akıllıca davranır mıyım?"dedim. Hocanın verfidi ödev olayını hatırlamıştım bir an. Ve ona sorduğum zaman o kadar mutluydum ki. Sanki cevap vermekten başka bir seçeneği yok diye düşünmüştüm. Aptallık ettiğimi Yağız'ın mesajı cevap vermeyişinden anlamıştım.
Yağız yanımızdan geçmek üzereydi. Karşı karşıyaydık. O anda kalbimin atışı çok çok farklıydı. Hızlı ya da yavaş attığını anlamadım. Ama gürültülü ve düzensiz atıyordu. Ve daha sonra duyduğum şeyden dolayı resmen şok geçirmiştim.
"Merhaba Yağız."
Beynimde bu ifade dönüp duruyordu. Merhaba Yağız, Merhaba Yağız . Defne'ye dönüp bakmıştım. O söylemişti ve Yağız da bunu duyup adımlarını biraz yavaşlatmıştı.
Cevap vermesin diye dua ediyordum. Çünkü ben benimle konuşmasını istiyordum. Defne'yle değil. Benim sorduğum sorulara cevap versin, benim gözlerime baksın istiyordum. Cevap verirse O'nun sesini duymuş olabilirdim ama gene de çok çok büyük bir hayal kırıklığına uğrardım.
Cevap vermeyişi , yanımızdan "Siz uzaylı mısınız?" diye bakış atışı ve yavaşlatmış olduğu adımlarını duzeltmesi benim çok daha hoşuma gitmişti. Çünkü başta da dediğim gibi Yağız'ın benimle konuşmasını istiyorum. Başkasıyla değil. Belki bu isteğim hiç gerçekleşmeyecekti ama ben bu isteği üzerimden hiç atmayacaktım.
Defne'ye çok çok çok kızmıştım. Sinirlendiğimde de gözlerim doluyordu maalesef. Yanaklarımın ıslandığını hissediyordum. Lanet olsun!!!!Bu özelliğimden nefret ediyorum. Üzgün olduğumda bir damla bile yaş akmayan gözlerim şu anda bayram ediyordu.
"Eylül bak işte ....Bir dakika. Ya niye ağlıyorsun?"
Defne'yi Damla'dan ayrı görmüyordum ama bu şekilde hiçbir şey olmamış gibi davranmasını kaldıramıyordum.
"Yok bir şey."
"Ağlıyorsun."
"Neden nasılsın diye soruyorsun? Ya cevap verseydi?"
"Amaç da bu değil mi zaten. Aşık olduğun çocuğun sesini bir kez olsun duymamak... Ya bunu nasıl kaldırıyorsun. Hayır anlamıyorum, böyle bir şeyi kaldırıyorsun ama sinirlendiğinde direk ağlıyorsun. "
"Bana güçsüz olduğumu mu ima ediyorsun?"
"Al işte. Ya hayırdır kızım? Regl gününde falan mısın? Ne oluyor sana?"
"Tamam okulda konuşuruz. Yürüyelim şimdi." Onun cümlelerinden kaçmıştım resmen. Çünkü güçsüz olduğumın farkındaydım.
Okula gidene kadar hiç konuşmadık Defne ile. Kapıdan içeri girdiğimizde ben direk sırama geçmiştim. Yağız ise henüz gelmemişti.
İnek öğrenci pozisyonu alıp kitabıma gömülmüştüm. Dersler birbirini kovalıyordu. Bizimkiler Defne ile aramızdaki sorunu fark etmişlerdi, sürekli sorular soruyorlardı. Ve Yağız henüz gelmemişti.
●●●●●●●●
"Ee okuldan sonra ne yapıyorsunuz?"demişti Ege.
"Bence Defne ile Eylül aralarındaki problemi düzeltmeli."demişti Damla. Buna hiç niyetim yoktu.
Kendime kızıyordum aslında. Onun konuşmasını istememiştim. Halbuki gerçek anlamda ona karşı bir şey besleyen biri konuşmasını ister. Ben istememiştim. Bir an için duygularımın gerçek olup olmadığını düşündüm. Gerçekti. Bundan emindim. Galiba kıskanmıştım. Bu nedenle istememiştim. Ahh Yağız. Sana bu kadar bağlanmamı nasıl sağladın?
Defne olayları kısa bir özet geçmişti. Tam Damla konuşacaktı ki ben atladım. "Ya bakın bugün havamda değilim. Başka zaman konuşalım. Haksız olduğumu, özür dilemem gerektiğini de biliyorum. Şimdi son dersi dinleyip eve gitmek istiyorum. Başka zaman."deyip sırama geçmiştim. Yağız gelmemişti. Oysa sabah gördüğümüzde üzerinde okul forması vardı.
●●●●●●
Okuldan sonra eve yürüyerek gidecektim. Bizimkilerden hızlı davranmıştım. Tekbaşımaydım.
Yağız'ın evi benim yolumun güzergahındaydı. Oraya yaklaşmıştım zaten . 2 katlı müstakil ve mütevazi bir evdi. Bahçesi vardı. Bahçeye bakarken gözüme bazı şeyler ilişmişti. Bahçede Yağız ve yanında bir kız vardı. Kızın elini omzuna atmıştı. Sanırım kız baygın pozisyondaydı. En sonunda kucağına almıştı. Kaslarının çalışmasıyla çok daha çekici duruyordu.
Kız belli bir süre sonra uyanmıştı ve Yağız'ın kucağından inmişti.
Yağız'ın sevgilisiydi herhalde. Acaba nasıl anlaşıyorlardı?
Tabiki konuşarak.
Çünkü az önce Yağız'ın dudaklarının oynadığını görmüştüm. Konuşmuştu. Yandan bakılnca yüzü sert duruyordu.
Şu anda yüzünün nasıl durduğu hiç önemli değildi benim için. Konuşmuştu. Başka bir kızın yüzüne bakarak konuşmuştu. Hayalkırıklığını dibine kadar hissediyordum. Başka bir kıza karşı konuşmuştu. Kendimi bir an için özel hissetmişim herhalde. Ben onun hiçbir şey i iken o kadar abartmıştım ki olayı.
Hava bozuyordu. Yağmur çiselemeye başlamıştı. Kapşonlu ceketimi giyip yoluma devam ettim.
İşte tam da ağlamam gereken yerde gözlerim yine dolmamıştı. Onun yerine içime sanki biri oturmuş gibi hissediyordum. Keşke ağlayabilsem de bu oturma muabbetinden kurtulabilseydim Olmayınca olmuyor ama. Olmuyor!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÜNKÜ SENİ SEVİYORUM
Teen FictionSessiz... Suskun... Ve gereğinden de sakin... O Yağız Tunç ve ben susmayı o adamdan öğrendim.. Bir durum hariç her şeye sakin kalan adamdan.. Yağız Tunç sadece aşık olunca sakin kalamıyordu.. Ve ben sanırım bu huyumu da ondan aldım..