7.Bölüm

478 18 13
                                    

Ara sokakta olanların her saniyesi aklımdaydı. Peşimde bir sürü adam olduğunu düşünüyordum ama yalnızca bir tane vardı. Bir tane olmasına karşın çok da tehlikeliydi. Belime silahı tuttuktan sonra vücuduma gelen soğuk dalgaları anlatmak için kelimeleri kullanmak çok yersiz olurdu sanırım. Yağız ise çıkıp gelmişti. Bulunduğumuz yer Yağız'ın evine oldukça yakındı, sanırım bu nedenle görmüştü beni. Belime silah dayayan lanet adam, Yağız'ı görünce farklı bir biçimde konuşmaya başlamıştı. "Patron seni soruyor, nerelerdesin" gibi. Mutlaka bir bağlantısı vardı bu adamla Yağız'ın. Fakat ben kendi bağlantımı bile çözememiştim. Benden ne istiyor olabilirlerdi ki?

Sonrasında, gene o lanet adam, bana fahişe dedi. Zaten ne olduysa o anda olmuştu. Yağız tüm sakinliğini kaybetmişti. Duvara yapıştırıp, boğazını sıkıyordu adamın. Ayrıca öldüresiye de dövüyordu.  Sakinken güçlü bakıyordu, o anda ise güçlü bakışların yerine öfke vardı. O'na sakin olmasını söylediğimde "Konu sensin Eylül" demişti. Böyle bir şey demesi-hele ki o kişi Yağız ise-fazlasıyla garibime gitmişti.

Evet, şu anda beynimin tek doğru ürettiği düşünce yaşanan bütün olayların garip olmasıydı. Bunu kafam kavrayabilmişti. Ama garip olan asıl şeyi bilmiyordum. Hiçbir şeyi bilmiyordum. Yağız'ı, konuşmamasının nedenini, ailemin paraya niçin bu kadar düşkün olduğunu, Yağız'ın okulda yalnızca benimle konuşmasını, evime kadar giren o adamlar, adamın Yağız'ı tanıyor oluşunu hiçbir şeyi aklım almıyordu. Bunca yaşanan şeyler tesadüf olamazdı, tesadüf kelimesi bu açıklamalardan sonra sönük kalırdı.

Adamın kanlar içinde yerde yatmasını şokla ve tedirginlikle izledikten sonra Yağız'a döndüm ve "Ne olacak şimdi?" dedim.

"Hiçbir şey. Birazdan ayılır bu. Patronuna gider şikayet eder falan. Sonra kolunu alçıya alırlar, çünkü tık diye bir ses geldi döverken, 10-15 gün silah kullanamaz, şirkette getir götür işlerini yapar,gerçi onda da kol gerekli ama neyse. Nerde kalmıştım? Ha, yani bir 20 güne yakın..."

"Yağız?"

"Efendim?"

"Patron kim?"

Çok normalmiş gibi "Babam" dedi.

"Baban mı?" Şu anda beynimdeki soru işaretlerin sayısı tavan yapmıştı.

"Evet."

"Yağız baban benden ne istiyor?"

Yüz ifadesini değiştirdi sanki babası olduğunu söylediği için pişman olmuştu.

"Evinde başka kimse var mıydı?"

"Evet, bir kaç kişi daha vardı."

"Babam, hırsızlık yapıldığına dair belgeleri istiyor."

********

"Beklesene. Yağız bekle. Ne hırsızlığı? Ya bir dakika dur!"

Ailemin bulaştığı kötü işle Yağız'ın bağlantısını ,  beynime sonra düşün emrini verdim çünkü şu anda tek amacım Yağız'a yetişmekti. Adamı orada bırakmıştık. Yağız bizim eve doğru yürüyordu.

"Yağız ne olur bekle. Ya nefes alamıyorum "

"Derin derin nefes al. Bak böyle"

"Dalga geçmeyi bırak."

"Sen de yalan söylemeyi bırak."

"Pislik" diye homurdandım. Evime varmıştık. Yağız'ın ışık hızı sayesinde. Bahçe kapısının orda durmuştu.

"Ne bekliyorsun?" diye sordum.

"Gözlem yapıyorum."

"Dedektifçilik mi oynayacağız?"

ÇÜNKÜ SENİ SEVİYORUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin