Yeniden eve doğru yürümeye başladım. Aklımda Lisa'nın söyledikleri vardı. Her ne kadar ben de burayı sevmesem, Chris haklıydı. Buradan çıkmamız imkansızdı. Evin basamaklarını hızlıca çıkıp kapının önüne geldim. Kapıyı açıp, ayakkabılarımı çıkarttım ve Charlie'yi aramaya başladım. Odasında bulamayınca salona doğru ilerledim. Charlie'nin sesini duyunca içeri girmedim ve ne konuştuklarını dinlemeye başladım.
'' Anne, bak bir resim çizdim. Nasıl olmuş?''
'' Bakayım, çok güzel olmuş tatlım. Peki bu çizdiğin kişiler kim?''
'' Ailemiz... Sen, ben, Roseline ve babam.''
Salonun kapısının önünde durup onları dinlemeye devam ettim. Annem tekrar resmi işaret ederek:
'' Bizi çizdiğin yer neresi peki?''
''Burası hep hayalini kurduğum yer, anne. Bak etrafta çimenler, çiçekler, ağaçlar ve kuşlar var. Ve bak kendime de bir bisiklet çizdim.'' diye açıklama yaptı Charlie.
''Burası hep hayalini kurduğum yer... Surry asla böyle bir yer olmamıştı. Ama o olabileceğine inanıyordu. Tıpkı onun gibi çocuklara ve küçükken bizlere anlatılan hikaye gibi... '' gözlerimin dolduğunu hissettim. Arkamı döndüm ve odama doğru yürümeye başladım.
'' Ah, anlıyorum tatlım. Resmin çok güzel olmuş. Onu asmamı ister misin?''
'' Hayır anne. Ben bu resmi Roseline'ye vermek istiyorum. Hem Roseline ne zaman gelecek anne?''
Adımı duymamla olduğum yerde kaldım. Arkam hala dönüktü.
'' Bilmem, neden salon kapısının önüne bakmıyorsun? Belki onu orada bulabilirsin.''
Yine nerede olduğumu anlamıştı. Benim varlığımı hissediyordu sanki. Derin bir nefes alarak salona doğru yöneldim.
'' Roseline evde mi anne?'' dedi Charlie ağzını bir karış açarak. Salon kapısından girerken suratıma bir gülümseme yerleştirdim:
'' Adımı duydum ve geldim.'' Eğilip, bir dizimi yere koydum ve kollarımı Charlie'ye doğru açtım.
'' Roselineee....'' diyerek kucağıma atladı. Boynuma sarılırken anneme baktım. Gülümsüyordu. Ben de gülümsedikten sonra Charlie geri çekildi.
'' Roseline bak, bir resim yaptım ve bu resmi sana vermek istiyorum.''
Şaşırmış gibi yaparak resme baktım. Resimde beni elimde bir kitapla çizmişti. Kendisine çizdiği bisiklete baktım ve gülümseyerek:
'' Bu, bu çok güzel Charlie. Ve bana bu resmi hediye ettiğin için çok teşekkür ederim.''
'' Beğenmene sevindim.'' Sesini biraz alçalttı:
''Şeyy, Roseline senden bir şey isteyebilir miyim?''
Söylediği şeyi az çok tahmin edebiliyordum. Çünkü neredeyse bu soruyu her gün soruyordu. Her zamanki gibi onu dinledim ve cevap verdim.
''Söyle bakalım, neymiş istediğin şey?''
''Bana kitap okur musun?'' diye sordu aniden.
Yüzünde kocaman gülümsemesi vardı. Göz ucuyla anneme baktım. Tekrardan karşımda olan Charlie'ye döndüm.
'' Tamamdır, ama bir şartla.''
''Ne şartı?'' Sesinde gizli bir heyecan vardı. Ellerini tuttum:
'' Sana kitaptan ne anladığını ve ne ders çıkardığını soracağım, tamam mı?'' Yerinde zıplayarak ''tamam'' dedi.
Beraber merdivenleri hızlıca çıkmaya başladık. Odasına girdiğimde etrafa bir göz attım. Charlie çoktan yatağına uzanmıştı. Masasının üzerinde duran hikaye kitaplarına bir göz attım. Her ay küçük çocuklara yeni bir kitap hediye edilirdi. Hayvanlar ile ilgili bir kitabı elime aldım ve Charlie'nin yanına uzandım. Kitabın ilk sayfasını okumaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE ESC: PLANLANILAN
Science FictionNerede olduğumu bilmiyordum. Etrafta deli gibi koşuşturan insanlar vardı. Omzuma dokunan bir el hissedince korkuyla başımı kaldırdım. Kimse beni görmüyordu, ben görünmezdim. '' Tamam, tamam Roseline rahatla, ben buradayım.'' '' Edward...