DÖRT

133 53 243
                                    

⚠️"Jason kim, kimdi?" gibi yorumlar yapmayın lütfen. Jason ana karakterlerimizden biri. Artık birçok kişi sorunca böyle buraya yazmak zorunda kaldım. 😔

Annemin aşağıdan seslenmesiyle dalmış olduğum kitaptan başımı kaldırdım. Kolumdaki saate baktım. Yaklaşık 2 saattir kitap okuyordum. Ayağa kalkıp esnedim ve aşağı indim. Merdivenlerden inip salona geçtim. Babam daha yeni gelmişti ve elindeki bir kağıdı okuyordu. Form olduğunu düşündüm. Koltuklardan birine oturdum ve konuşmalarını bekledim. Babam bir dakika sonra başını kağıttan kaldırdı ve bana baktı:

'' Roseline, bu kağıdın ne olduğunu biliyor musun?'' 

 Kafamı olumlu anlamda salladım ve açıklama yaptım.

'' Evet, bugün duvara bir duyuru asılmıştı ve okudum. Duyuruda evlerimize bir formun gönderildiğini ve bu formları imzalayıp getirmemiz gerektiği yazıyordu.'' Kafasını salladı.

'' Aynen, ama anlamadığım şu... Neden size böyle bir eğitim veriliyor?'' 

'' Bilmiyorum... Ama imzalamak zorunda olduğumuzdan eminim.''

'' Tamam. Burada istenilen bilgileri yazalım olur mu? '' Kağıdı bana uzattı. Onun ada kabul etmekten başka yapabileceği bir  şey olmadığını çok iyi biliyordu. Hepimiz biliyorduk.. Herkes biliyordu...

Kağıdı elinden aldım. Adımı soyadımı, yaşımı, doğum tarihimi, ailemdeki kişilerin isimleri ve yaşlarını yazdım. Geriye bir tek annemin, babamın ve benim imzam kalıyordu. Derin bir nefes aldım ve adımın altına imzamı attım. Sonra babama uzattım ve o da anneme verdi. 

'' Ne zaman vereceksin bu formu?'' diye sordu annem.

'' 2 gün sonra.''

 Annem kağıdı tekrar bana uzattı. Odama koyacağımı söyleyerek yukarı çıktım. Kağıdı masamın üzerine bıraktım ve düşündüm. '' Ne yani bizi asker mi yapacaklar. Yok artık!'' diye içimden geçirdim. Kapım tıklatıldı ve babam içeri girdi.

'' Yemeğe gidiyoruz, geliyor musun?'' diye sordu. 

'' Ha, evet geliyorum ama... önce duş almam gerek.'' Onlara yalan söylemek istemiyordum. Ama olanları anlatıp anlatmamakta kararsızdım. Eğer anlatırsam bunun sonucu hiç de iyi olmayacakmış gibi hissediyordum.

'' Tamam, biz gidiyoruz o zaman. Çok geç kalma.'' dedi. Kafamı salladım. 

Babam odadan çıktıktan sonra odamın ışığını kapattım ve kolumdaki saate baktım. 19:00. Belki saçmalıyordum ama dün gece gördüğüm şeyler normal değildi. En azından aklımda kalmaz diye düşündüm.''Yarım saat... yarım saat sonra yine gelip aynı şeyi yapacaklar mı?''  Yatağa pencereden olanları görebilecek şekilde oturdum ve beklemeye başladım.

                                                             **********

 Daha 10 dakika geçmişti ki midem guruldamaya başladı. ''Azıcık sabret güzel midem. Ne olacağına bir bakayım sonra seni tıka basa -zorunlu yemek miktarıyla ne kadar doldurabilirsem- dolduracağım.'' 

Tekrar kolumdaki saate baktım. 19:24... Zaman geçmek bilmiyordu. İçimden 100'e kadar kadar saymaya başladım. Daha 16'ya gelmiştim ki dışarıdan gelen araba motoru seslerini duydum. Saymayı bıraktım ve önüme perdeyi alarak pencereye yaklaştım. Geçen sefer görüldüğüme emindim. Bu sefer de görülmeyi göze alamazdım. Derin bir nefes aldım ve sonunda camdan baktım. Araba yerinde duruyordu ve askerler daha dışarı çıkmamışlardı. Arabanın farları yandı. İleride ne olduğuna baktım. Sokağın diğer tarafından arabaya doğru gelen biri vardı. Yalpalıyordu. ''Belki de yaralıdır.'' Ve bağırarak şarkı söylüyordu. '' Ya da değildir. Sadece kafayı bulmuştur.'' Askerler araçtan yavaşça indi ve ellerindeki silahları onlara doğru yürüyen kişiye doğrulttular. Onlara doğru gelen kişiyi görmek için gözlerimi biraz kıstım. Uzaktan pek anlayamıyordum ama tanımıyor gibiydim. 

THE ESC: PLANLANILANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin