SEKİZ

49 20 49
                                    

Işıktan kısılan gözlerimi açtım. Burası kocaman bir salondu. İçerisi bir sürü insan ile doluydu. Bazıları kalabalık gruplarla, bazıları ise iki ya da üç kişilik gruplarla konuşuyordu. Arkamdaki kapı kapandı ve kilitlenme sesi duyuldu. Salona biraz göz attım. Yanıma Edward yaklaştı.

'' Seni gördüğüme sevindim. Nasıldı?'' diye sordu. 

'' Ney nasıldı?'' 

'' Yani sana da mı aynı şeyi yaptılar? Onu sordum.'' dedi ve başıyla kolumu işaret etti.

'' He o mu? Evet. Sadece sen mi varsın? Diğerleri hala gelmedi mi?'' diye sordum onunla işaret ettiği masaya giderken. 

'' Evet, ama Emma'da benden sonra girdi. Biraz sonra gelir.'' Ellerini masaya doğru uzattı ve bana yaklaştı. 

'' Rosie, neler oluyor? Anlıyor musun?'' 

'' Hayır, hiçbir şey anlamıyorum. Ama sana bir şey söyleyeyim mi? Bu şeyler, -elimle etrafımızı gösterdim- tüm bu olanlar, bana hiç de iyi bir şey için olacak gibi gelmiyor.'' Sıkıntıyla iç çektim.

'' Ne iyi gelmiyor?'' dedi Emma masaya otururken. Yüzüme bakınca gülümsedim ve önemli bir şey olmadığını söyledim. Emma ''tamam o zaman'' dedi ve Edward'a döndü.

'' Edward sana da...'' Edward onun sözünü kesti.

'' Evet Emma. Bize de iğne yaptılar.'' Emma şaşırmıştı ama bir şey söylemedi. Herkes başka yerlere bakıyordu. Odada bir ses yankılanmaya başladı.

'' Birazdan diğer arkadaşlarınız da size katılacak. O zaman gelip, size neden burada olduğunuzu açıklayacağız.'' dedi ve geldiği kapıdan geri çıktı.

'' Bu adamı tanııyam var mı?'' diye sordu Chris. Nihayet gelmişlerdi. Herkes başını salladı.

'' O adam... Askeri eğitmen ve üst düzey yetkili bir komutan...'' Hepimiz kafamızı sesin sahibine çevirdik.

'' Pardon, geçerken kulak misafiri oldum.'' dedi ve elini ensesine koydu. Gülümseyerek önemli değil dedim ve yanıma oturması için yan sandalyeye elimle vurdum. Oturunca Chris ona sordu:

'' Peki, sen onu tanıyor musun?'' Jonathan omzunu silkti.

'' Evet, o ve diğer herkesi tanıyorum.'' Edward sandalyesine yaslandı.

'' Herkesi? Herkesi nasıl tanıyorsun?'' 

'' Babam sayesinde...'' Jonathan'ın sözü içeri giren askerler yüzünden bölündü. Az önce eğitmenin geldiği kapıdan iki kişi girdi. Az önceki eğitmen ve Jason. Salondaki herkes bir anda sustu ve onlara bakmaya başladı.

'' Herkese merhaba. Ben yeni eğitmeniniz Komutan Derek. Ve bu da eğitim süresi boyunca bana yardımcı olacak kişi Komutan Jason. Hepiniz neden burada olduğunuzu bilmiyorsunuz. Jason ve ben şimdi her şeyi anlatacağız.'' dedi ve hafifçe öksürdü. 

'' Bildiğiniz gibi size verdiğimiz formlar aslında bir kayıt  formuydu. Neye kaydolduğunuza gelecek olursak... Hükümetin ordusuna çalışacaksınız. 10 günlük bir eğitim alacaksınız ve ardından öğrendiklerinizi uygulamaya dayalı bir sınav olacaksınız. Bu sınavı geçenler artık asker olacak. Geçemeyenler ise askeri alanda değil de şehrin farklı hizmet bölümlerinde yatkın oldukları alanlara göre dağıtılacaktır. Burada bulunan herkesin kanı temiz çıktığı için burada olduğunu bilmenizi isterim. Kanı temiz olmayanlar ise gerekli tedavileri görüp sizlere katılabilecekler.'' Jason'a baktı, konuşmayı Jason devraldı ve salonda yürümeye başladı.

'' Öncelikle sizi iki gruba ayıracağız. Eğitim süresi boyunca bu devam edecek. Sonra size yine eğitim boyunca giymeniz için bir kıyafet vereceğiz. Ayrıca eğitim boyunca devamsızlık yapmak yok! Şimdi eğitimin içeriğinden bahsedeyim. Eğitimde bir askerin öğrenmesi gereken her şeyi ve bir askerin nasıl olması gerektiğini öğreneceksiniz. Dayanıklılık! Sorunlarla başa çıkabilme! Bunlar bir askerde bulunması gereken önemli özelliklerdir. Bir asker mantığını kullanmalı ve bildiklerini uygulamalıdır! Silah ve silah benzeri aletleri kullanma! Elektronik cihaz kullanma! Ve son olarak iletişim! Bunlar da bir askerin öğrenmesi gereken ve uygulaması gereken görevlerdir. Eğitim sonunda bu saydığım her şeyden sınav olacaksınız. Sınav sonuçları sonra açıklanacaktır. 40 puan ve üstünü alanlar sınavı geçecek ve asker olacaktır.'' Jason bizim masaya yaklaştı ve doğrudan bana baktı.

THE ESC: PLANLANILANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin