Köle mi?

1.4K 29 15
                                    

Her zaman olduğu gibi saat 07:01'de uyanıp, programımı hazırladım.

1- Patronla görüş.
2- Okula git -lanet olsun-.
3- Mekana uğra.
4- Dondurma almayı unutma.

Telefonuma kaydettikten sonra odayı toparlayıp banyomu yaptım. Bugün mekana uğrayacaktım yani rahat giyinmem sorun olmaz diyerek siyah salaş askılı ve siyah dar pantolonumu çıkardım. Ayakkabıyı seçmek için önce hava durumuna baktım. Yağmurlu. Bilekte biten siyah botlar için güzel bir hava.

Giyindikten sonra mutfağa girip buzdolabını karıştırdım.
"Elma suyu, pas. Kola, pas. İşte bu."

Diyerek çilekli sütü aldım. Bir katile yakışmaz ama rengi, kokusu ve tadı çok güzel. Kan gibi.

Çok oyalandığımı düşünerek dolabı kapattım ve arabanın anahtarlarını alarak dışarı çıktım.

İşte yine orada. Lanet kedi. Yemin ederim seni bir gün öldüreceğim. Bu şekilde kediyle sinirli bakışlarıma ara verip arabaya bindim. Programımı arabaya aktardım. Ekranda çıkan haritayı takip ederek patronumun bulunduğu yere doğru sürmeye başladım. Çokta uzak değilmiş aslında, bizim okulun arkasındaki caddede bulunan-

Bir dakika, ne?! Burası bizim mekan. Bu veledin ne işi var orada.

Velet dedim doğru çünkü bu seferki patron ortaokullu bir zengin züppe. Evet garip ama parayı verdiği sürece herkes patron olabilir. Ama bu veledin sabıkaları benden bile çok. Tamam abartmış olabilirim ama en azından birkaç kişi öldürmüşlüğü vardır. Her ne olursa olsun bizim mekanda böyle bir veledin ne işi olduğunu bulmam gerekiyor.

Mekana vardığımda arabayı yol kenarına park edip içeri girdim. Sigara, alkol, müzik, dans vb. herşey burdaydı. Barmene selam verip alt kata indim. Tam kapanmamış demir kapının önünde durdum, velet yüksek sesle bir şeyler anlatıyor, bizimkilerde oturmuş dinliyordu. Biraz dinleyince benim hakkımda konuştuğunu anladım.

"Resmen kölem gibi dibimden ayrılmıyor - bir adet kahkahacık -. Her gün arayıp onu becermemi istiyor - ölmeden önceki son kahkahacık - "

Son cümlesini bitirmesiyle kapıya tekme atıp içeri girdim. Bir yandan fazlamı Hollywood'vari oldu diye düşünürken çocuğu oturduğu sandalyeden kaldırıp duvara fırlattım. Ne olduğunu anlamamış mal gibi bakarken karnına tekmeyi geçirdim. O acıyla inlerken bizimkilere baktım. Her zaman ki gibi kahkahalarını bastırmaya çalışıyorlardı.

"Cidden oturup dinliyor muydunuz bütün bu saçmalıkları?" Dedim sakince. Vickie kahkaha attıktan sonra cevap verdi.

"Öyle gerçekmiş gibi anlatıyordu ki sen olsan sende bizim gibi dinlerdin" dedi.

Yerden kalkmaya çalışan çocuğun ensesine tekme attım ve kafasıyla beton birbirine değince boyun kırılma sesini duyduk. Cansız beden ayaklarımın dibinde yatıyordu. Ashley yüzünü buruşturarak söylendi.

"Bütün eğlenceyi bozdun ama"

"Her neyse kalkın okula gidelim" diyerek onları zorla kaldırdım. Ken bıkkın bir halde;

"Sana patron dayanmıyor" dedi. Bunu söyleyince herkes onayladı ve güldü. Haklıydı. Haftada en az on tane patron harcıyorum. Ne var yani.
Mekandan çıkınca herkes kendi arabasına yöneldi. Ashley son gelen yemekleri ısmarlar diyerek bahis açınca herkes toz oldu. Sadece Josh ve ben kalmıştık. Bende arabama bindim. Arabayı çalıştırırken ön kapı açıldı ve Josh arabaya bindi. Josh küfür ederek;

"Ken'le gelmiştim. Arabam yok, beni götürmek zorundasın." Dedi.

"Okul bir sokak ötede neredeyse" dedim.

"Sence yürür müyüm?" Diye sordu. Kafamı olumsuz bir şekilde iki yana salladım. "O zaman devam et." Dedi ve koltuğa gömüldü. Omuz silktim  ve okula doğru yola çıktık.

Beş dakika olmadan varmıştık ama yine Josh aptalı uyuya kalmıştı. Sinirle dirseğimi karnına geçirdim. Tabi ki benim canım acımıştı ama yine de uyandırabilmiştim. Uyuşuk uyuşuk arabadan çıktı ve bende arabayı kilitleyip onun arkasından okula girdim.

Yine herkesin gözü bizdeydi. Bize bakıp bakıp fısıldaşıyorlardı. Olası sebepler;

1- Okul başlayalı iki hafta oldu ama biz ilk defa saatinde geliyoruz.
2- Kiralık katiliz.

Ben ikinci sebebi seçiyorum ve haklıyımda. Tüm okul hatta tüm şehir biliyor ama niye şaşırıyorlar anlamıyorum. Ben böyle düşünürken Josh'un aniden durmasıyla bir adet duvara tosladım - Josh'un sırtı -. Ne oluyor derken ileride elinde muşta olan çocuk ve yerde yatan bir adet bedencik gördüm. Şaşırdığım şey olay değildi çünkü bizim okulumuzda böyle olaylar çok oluyordu. Şaşırdığım şey yerde yatan lise son sınıflardan bir bokscu ve elinde muşta olan yeni liseli olmasıydı.

Normalde tam tersi olurdu ama bu sefer durum farklıydı. Josh'u ittirerek yürümeme devam ettim. Josh'ta saçımı tutup bana yetişti.

"Bu sene eğlenceli olacak gibi gözüküyor" dedi.

Evet yeni bir kurguyla döndüm. Umarım beğenirsiniz. Yorumlara ve eleştirilere açığım. Vickie karakteri PatcyFog yazarının Hiç Kimse. adlı kitabındandır. Vickie'ye saygılarımla...

Soğukkanlı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin