10.Bölüm

92 11 40
                                    


10.BÖLÜM

Taehyung'un söyledikleriyle her ikimiz de sadece susmuştuk.

"Jimin! Bir şeyler söylesene! Lucy gerçekten öldü mü? Neler oluyor?"

Taehyung'un zar zor güçlü tutmaya çalıştığı sesini duyduğumda daldığım yerden çıkarak, henüz şaşkınlığını atlatamamış Jimin'in elinden telefonu aldım.

"Taehyung! Benim, Lucy."

"Lucy! Tanrım, yaşıyorsun.. Sana bir şey oldu zannettim. Bir dakika.. o zaman televizyonda gösterilen yanmış ceset sana ait değil?"

Duyduklarım beni dehşete düşürmüştü. Yanarak öldüğüm izlenimini mi vermeye çalışmıştı?

"Yanmış ceset mi?"

"Evet. Sizin şirketin yakınlarında bir depoda yangın çıkmış, yangın söndürüldükten sonra içeride senin ölçülerinde bir kadın ceseti bulunmuş ve çantasından da senin kimliğin çıkmış. Lucy, neler oluyor bilmiyorum ama işler iyiye gitmiyor. Annen ve baban uçağa binmişler bile. Sen yaşıyorsan kimliğinin o kadında ne işi vardı ve o kadın kim? En önemlisi, seni ölü göstermeye çalışan kişi kim?"

"Bilmiyorum Taehyung.. Her şey çok karışık. Biz şimdi senin yanına geliyoruz. Önce bu karmaşaya bir son verelim."

"Pekala, siz gelene kadar buraları ben idare ederim. Yangının olduğu depoya gelin, konum atıyorum."

Telefonu kapattıktan sonra, biz konuşurken odadan çıkan Jimin'i aramak için aşağıya inmeye başlamıştım.
Salona ulaştığımda Jimin, televizyonu açmış benim ölü olduğumu söyleyen haber kanallarını izliyordu.

Yanında da içinde ki her şeyi koltuğa döktüğü çantam vardı. Yüksek ihtimalle kimliğimi aramıştı ve anlaşılan bulamamıştı. Bu kişi her kimse benim ruhum duymadan kimliğimi bile alabiliyordu.

Hızla koltuğun üzerinde bulunan kumandayı alarak televizyonu kapattım.
Jimin'in gerçekten ölmüşüm gibi izliyordu.

Televizyon ekranının siyaha bürünmesiyle kendine gelen Jimin gözlerime uzunca baktıktan sonra hızlıca kollarını bedenime sarmıştı.

"Bu berbat hissettiriyor. Ölmediğini bilmeme rağmen berbat hissettiriyor. Sakın kendine bir şey olmasına izin verme Lucy, sensiz yaşayamam."

Ağlamak istiyordum ama gözlerim dolduğu anda kendime bir söz vermiştim.
Bundan sonra bencillik yapmayacak ve Jimin'in beni kötü görerek üzülmesine izin vermeyecektim.

Ondan ayrıldıktan sonra ellerini tutmuştum.

"Seni endişelendirdiğim, kendimi kaybedip duygusuzca davrandığım her an için senden özür dilerim Jimin. Söz veriyorum bundan sonra daha güçlü ve daha iyi olacağım."

Burukça gülümseyerek tekrar sarılmıştı.

"Seni seviyorum"
"Bende seni seviyorum ikizim."

Tekrardan telefon çaldığında sarılmanın pek sırası olmadığı bir zamanda olduğumuzu fark etmiştim.

Jimin koltuğa bıraktığım telefonuna uzanarak aramayı yanıtlamıştı.
Kimin aradığını görememiştim.

Sıkıntılı bir nefes verdikten sonra "Tamam Taehyung, gelmek üzereyiz." Diyerek telefonu kaptmıştı.

"Acele etmemiz gerektiğini söylüyor."

Çantamı toparlamaya başlayarak onu onaylamıştım.

"Haklı, hala şoku atlatabildiğini zannetmiyorum."

Shipwreck || KNJHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin