12.Bölüm

166 16 31
                                    

12.BÖLÜM

Üç gündür Namjoon'u düşünmeden geçirdiğim tek bir saniye yoktu.

Annem ve babam, dedemin ısrarları sonucu benim yasımı tutamadan işlerinin başına dönmek zorunda kalmıştı.
O yaşlı adam ölümüme öyle sevinmişti ki, cenaze videolarında bile gülmemek için kendini zor tuttuğu belliydi.
Bizimle sorununu anlamıyordum.
Jimin ve beni, özellikle beni hiç sevmiyordu.
Bunun, ölümüme sevinecek kadar büyük bir nefret olduğunu bilmiyordum.

Annem ve babamı özlüyordum, onlara doyasıya son kez sarılmayı bile bana çok gören o adamdan tekrar tekrar nefret ediyordum.

Taehyung ve Jimin her zaman olduğu gibi yanımdalardı.
Onlar olmasa nasıl katlanırdım, hiçbir fikrim yoktu.

"Lucy?"
"Mutfaktayım!"

Doldurduğum suyu hızlıca içtikten sonra Tarhyung'da mutfağa girmişti.

"Bak bende bizim için harika yiyecekler aldım!"

Elimle susmasını işret etmiştim.

"Biraz daha sessiz ol, Jimin hala uyuyor."

Mahçupça ellerini ağzına kapatmıştı.

Bu haline gülümsedikten sonra kullandığım bardağı makineye yerleştirmiştim.

"Hey, üç gündür doğru düzgün gülümsemiyordun."

Söylediğini görmezden gelerek tek elindeki poşetleri almaya başlamıştım.

"Neler aldın bakalım?"

Benimle birlikte masaya taşıdıktan sonra konuşmuştu.

"Aslında.."

Kafasını kaşıdıktan sonra tedirgin bakışlarını bana çevirmişti.

"Sadece çikolata aldım."
"Ne? Neden?"
"Mutlu eder diye düşünmüştüm.."

İnce düşünceliydi, ona sahip olduğum için minnettradım.

Parmak uçlarımda yükselerek kollarımı boynuna doladım.

"Teşekkür ederim Taehyung. Merak etme, gerçekten iyiyim. Yanımda olmanız yetiyor. Sadece Namjoon'un öldürüldüğü gerçeği ve o fotoğraflar ağır geldi. Ama Savaşmamız gerekiyor, değil mi?"

Sırtımı sıvazlarken konuşmuştu.

"Haklısın, hepsinin üstesinden geleceğiz."

Birbirimize gülümseyerek ayrıldıktan sonra Taehyung dışarı çıkmayı teklif etmişti.

İnsanların beni tanıyabilme ihtimalini öne sürerek vazgeçirmeye çalışsamda siyah maskesi ve kıyafetlerini bana ödünç vereceğini söyleyerek beni ikna etmişti.

Jimin zaten buna hazır olduğu için uyanır uyanmaz hızlıca evden çıkmıştık.

Yakınlarımızda bulunan parka doğru yavaş adımlarla yürüyorduk.
İkisininde kollarına girerek ortalarındaydım.

Parka vardığımızda büyük voleybol sahasında bir maç olduğunu görmüştük.

Yanımdaki iki koca oğlan voleybola taptıkları için adımlarımız istemsizce oraya yönlenmişti.

İkiside beni bırakıp oyuncuların topa vuruşları hakkında konuşmaya başladıklarında onları izlemeye başlamıştım.
Biriyle kan bağım yoktu ama o da benim için kardeşten farksızdı, Jimin'in olmadığı zamanlar yokluğunu hissettirmiyordu.

Telefonumun tanıdık melodisi kulağıma dolduğunda arka cebimden çıkararak gizli numaranın aramasını yanıtlamıştım.

"Telefonu kulağımdan çek ve Jimin'e lavobaya gideceğini söyle. Aksi taktirde.. Jimin'in alnında ki kırmızı ışık kana dönüşecek."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 18, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Shipwreck || KNJHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin