2. Bölüm

200 11 3
                                    

2.BÖLÜM

<Flashback>

"Taehyung burası mükemmel!"

Jimin ve Taehyung gülerek beni onaylamışlardı.
Verdiğim tepki fazla gözüküyor olabilirdi ama burası hayatımda gördüğüm en güzel yerdi.

"Çocukken buraya defalarca geldik Lucy."

Jimin'i başımla reddettim.

"Çocuktuk Jimin nereden hatırlayayım?"

Jimin bana göz devirip cevap vermeye hazırlanırken Taehyung'un bağırışı bizi olası kavgadan korumuştu.

"Lucy! Jimin! Buraya gelmelisiniz!"

İkimiz de Taehyung'un heyecanlı sesine gülümseyerek yanına ilerlemiştik.

Biraz ilerde toprağa çömelmiş mavi kasketli çocuk aradığımzdı.

"Ne yapıyorsun seni aptal!"

Taehyung oynadığı solucanı eline alıp bize göstererk cevaplamıştı.

"Şuna bakın çok uzun!"

Göz devirmiştim.

Toprağı eşeleme yaşını çoktan geçmiştik ve Jimin'in de ona katılması ortamda ki zeka seviyesini düşürüyordu.

Onlardan olabildiği kadar uzağa giderek bağırmıştım.

"Siz aptallarla daha fazla aynı ortamda bulunamayacağım! Eve giderken ararsınız!"

Hayretle inceledikleri solucanlardan dikkatlerini bana verip aynı anda başalarıyla beni onaylamışlardı.

Göz devirip sırtımı onlara dönerek yürümeye başladım.
Asla büyümeyeceklerdi.

Seonyudon parkı gibi bir yere onlarla gelmem hataydı zaten.
Ne anlarlardı derin hislerden?

Yavaşça yürüyerek şehrin havasını içime çektim.
Seul güzel bir şehirdi, benim şehrimdi.

Yıllardır özlemini çekerek yaşamıştım. Şimdi yıllar sonra bu şehre geldiğimde mutlu hissetmiyordum.
Farklıydı, huzursuzdum..
Ve aklımı karıştıran şeyler vardı.

Okulun ilk gününde gördüğüm o çocuk beni meraklandırıyordu.
Gizemli bir tipi vardı ve beni kendine çekiyordu, gizemli şeylerle ilgilenmek hoşuma gidiyordu.
Adının Namjoon olduğunu ve onun da bizim gibi yıllarca New York'ta yaşadığını öğrenmiştim.
Bizden tam bir sene önce Kore'ye geri dönüp burada yaşamaya başlamıştı.

Okulun en popüleri olduğunu düşündüğüm bir kızla bu senenin başından beri sevgili olduklarını öğrenmiştim.
Kızın onu sevdiği tüm davranışlarından belliydi ama o çocuğu bir kere bile gülümserken görmemiştim.

Bugüne kadar..

Onu düşünürken ona rastlamak hoştu.

Okulda ki tarzından çok uzak, yeşil ve bej giysiler giymişti.
Siyah dışında ki renklerin de onda harika durduğunu düşünmeden edememiştim.

Gülümseyerek ayağının dibine kadar gelen kediyi seviyordu.
Oturduğu bankın boş kalan tarafında ise bir kitap duruyordu.

Okul dışında böyle biri olduğunu nereden bilebilirdim?
Tanrıya bu tuhaf tesadüfü için şükrettim.

Onun siyah olmadığına inanmak isterken bu gördüklerim bana çok yardımcı olmuştu..

<Flashback>

"Neden öyle bakıyorsun Lucy?"

Düğün yerimize gitmemiz için hazırlanan gemiye binmeden önce onu omuzlarından tutarak durdurmuştum.

"Sadece seni çok seviyorum Joon, seni çok seviyorum.."

Ellerini yanaklarıma çıkararak okşadı.

"Bende seni birtanem, bende seni çok seviyorum.."

Ona sarılarak boğuk sesimle konuşmuştum.

"Kalbimde ki sancının tek sebebi heyecan değil mi? Kötü bir şey olmasın Joon, dayanamam."

İfadesi tekrar donuklaşan bakışı sadece kalbimin sancısının artmasına sebep olmuştu.
Yine hemen topraladı, istemeden öyle olmuştu sanki yüzü.

"Olmayacak Lucy, sana söz veriyorum bize zarar gelmeyecek."
"Öyle diyorsan sana güveniyorum Namjoon, sana kendimden bile fazla güveniyorum."

Ellerini ellerime indirerek vücutlarımızı gemiye döndürdü ve bir adım attı.

Ben de ona uyum sağlayarak sonumuza doğru, en mutlu halimle ilerledim.

Shipwreck || KNJHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin