1.1. ÇUKURUN DİBİ

89 6 1
                                    


Salton City yakınlarındaki Büyük Yemaya Gölü'nün kenarından geçen Kingston Yolu üzerine sağlı sollu dizilmiş, gösterişli California tarzı evleri geçtikten hemen sonra, kendini bol ağaçlı ve yüksek duvarlı bahçesinin ardından gösteren fildişi rengi dört katlı geniş bina, Montseverina Doktor Fiona Joan Harper Psikiyatri Hastanesi tam karşımda öylece duruyordu. 13 Mart 2016 Pazar günü saat öğleden sonra ikiyi göstermek üzereyken ben, zengin ve ünlü annemin son derece -ekstra, ultra, über- lüks Lexus marka arabasını kullanmakta olan şoförümüz Sydney ile birlikte -evet, tabii ki annem Montseverina'ya benimle birlikte gelmemişti- hikayemin başlayacağı bu yere doğru yol alıyordum.

Aslını isterseniz, gerçek hikayem 13 Eylül 1993 Pazartesi günü dünyaya gözlerimi açtığım Santa Monica yakınlarındaki özel bir doğum kliniğinde başlıyordu. Ama o kadar geriye gidip, hayatımın hüsran verici talihsiz ayrıntılarıyla sizi sıkmaya niyetim yok.

Hayatta başarabildiğim tek şey iyi bir dansçı olmaktı. Gerçi birçoklarına göre herhangi bir disiplinden uzak, asabi ve aykırı bir şekilde dans ediyordum. Ama hey, sanat da tam olarak disiplinden uzak, asabi ve aykırı bir şey değil miydi zaten? Hayatın arka arkaya ve durmaksızın üzerime doğru fırlattığı kabus ve saçmalıklardan bıkmış, yirmi üç yaşında genç bir kadındım. Yaşamım üzerinde hiçbir kontrolüm yoktu. Onu kontrol etmek gibi bir isteğim de yoktu gerçi. Yıllar süren depresyon tedavilerinden sonra bile yine de bitmek tükenmek bilmeyen mutsuzluğumu biraz olsun bastırabilmek için ümitsizce başvurduğum yasadışı, reçetesiz ilaçlar, uyuşturucular ve alkol yüzünden yirmi yaş daha yaşlı görünüyordum. Anneminkilere tıpatıp benzeyen uzun, kızıl kahverengi saçlarımı ne kadar zamandır taramadığımı bilmiyordum. Aynaya bakmayalı, çocukken hayli hoşuma giden çimen yeşili gözlerimi aynada görmeyeli aylar olmuştu. Ne gördüğüm, ne işittiğim, ne hissettiğim, ne yediğim -ya da daha doğrusu yemediğim, nereye gittiğim gibi ayrıntılar benim için tamamıyla anlamsızdı. Kendini belirli aralıklarla tekrar tekrar öldürmeye çalışan bir "yaşayan ölüydüm" sadece. Bana sorarsanız hayatım çoktan sona ermişti. Bir sonraki kendimi öldürme girişimime kadar da bu hastanede yaşayacaktım şimdi. Burada çok uzun kalacağımı düşünmüyordum. Çünkü bu sefer başarılı bir intihar gerçekleştirmeye kararlıydım. Yalnızca bunun ne zaman olacağını kestiremiyordum. "Ünlü sinema yıldızı Jess Parry'nin sürekli intihar edip duran sorunlu ve bağımlı kaçık kızı Alex, sonunda bir tımarhanede ölmeyi başardı!" diye haber yapacaklardı. Vay canına, bu çok havalı olacaktı. Aslında ben "Alex Parry, en sonunda kafasının içindeki seslerin yüksek desibeline dayanamadı ve sefil hayatına kendi isteğiyle son verdi." diye yazmalarını tercih ederdim.

Sydney, Lexus'u yüksek fildişi duvarların arasında tam bir renk kontrastı oluşturarak uzanan büyük siyah demir kapının önüne havalı bir manevrayla yanaştırdı ve koşar adım bagaja gidip, çok da büyük olmayan valizimi bagajdan çıkardı.

"Teşekkürler, Sydney."

"Bol şans, Bayan Alex."

Görevi buraya kadardı. Bahçe kapısından başlayıp, hastane binasına kadar uzanan yolu yalnız yürüyecektim. Dünya üzerinde, kapatılacağı tımarhaneye yalnız başına gönderilen tek insan ben olmalıydım -Teşekkürler anne! Ama önemli değildi. Buraya gelmeyi kendim istemiştim. Daha doğrusu, bunu annem istediğinde itiraz etmemiştim.

Ben, Alexis Maureen Parry, -aslında sadece Alex, çünkü üçüncü sınıftaki öğretmenim Bayan Kensington dışında hayatım boyunca hiç kimse bana Alexis diye hitap etmedi. Bu nedenle adımın hep çok da üzerinde düşünülmeden koyulduğunu, ancak doğum belgesini hazırlayan görevli sorduğunda bir anda Alexis olmasına karar veriliverdiğini düşündüm hep- 13 Mart 2016 Pazar günü saat öğleden sonra iki sularında, elimde küçük valizim Michael -evet, valizimin bir adı vardı- ile birlikte Montseverina Doktor Fiona Joan Harper Psikiyatri Hastanesi'ne doğru yalnız başıma yürüyordum. Yirmi üç yaşımı doldurmama tam altı ay kalmıştı. Ağır ama kararlı adımlarla yaklaşmakta olduğum bu hastanede, sonlandırmak üzere geldiğim hayatımın hiç ama hiç beklemediğim şekilde değişeceğini, alt üst olacağını, sona ereceğini ve yeniden başlayacağını asla tahmin etmiyordum.

KAÇIK - Çukurun DibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin