Dışarı çıktığımda kırmızı üstü açık bir arabada beni bekliyorlardı. Simay'ın arabasıydı bu. Hemen arabaya atladım. Önde ben ve Simay arkaya ise Başak oturmuştu.
Simay'a sessizce fısıldadım" Başak'a anlattın mı?" gözlerini birkaç saniye yoldan çekip bana bakmaya başladı.
Başta anlamamış gibi boş bir ifadeyle baktı. Neyden bahsettiğimi anladığında ise o da benim gibi aynı sessizlikte fısıldadı" Hayır anlatmadım. Senin anlatmanın daha doğru olacağını düşündüm" dedi.
Başak arkadan bağırmaya başladı " Siz orda fısır fısır ne konuşuyorsunuz?"
"Hiç, hiçbirşey konuşmuyorduk. Sadece Simay'ın ne kadar güzel olduğunu söylüyordum"
Dudaklarını büzdü " yani şimdi ben güzel olmamışmıyım" dedi eliyle vucüdunu gösterirken.
Başak'ı incelemeye başladım. Kahverengi uzun saçlarını açık bırakmış. Saçlarıyla aynı renkteki gözlerini ortaya çıkarmıştı. Üstüne dekoltesi olan iddialı beyaz bir tişort altına ise mini siyah bir etek giymişti. " Sende idare edersin " dedim gülerek.Dudaklarını bir çocuk gibi büzdü. Simay ise mürdüm renginde kısa bir elbise giymişti. O da güzel gözüküyordu. İnceleme işim bittiğinde arabanın durduğunu fark ettim. Sorarcasın Simay'a bakmaya başladım. Eliyle AVM' yi gösterince pek şaşırmadım.
"Buraya gelmezsek olmazdı" dedi Simay.
Haklıydı aslında ilk önce morelimizi düzeltmemiz lazımdı. Hepimiz arabadan inip AVM'ye girdik. İlk gördüğümüz mağazalardan birine hemen girdik.
Beğendiğim tüm herşeyi alıp tek tek denemeye başladım. O kadar saattir kıyafet deniyordum ki artık ayaklarım iflas etmeye başladı. Kızlarda yorulmuşa benziyordu. Kıyafetleri kasadan geçirdikten sonra yemek yemeye gittik.
Bir yandan yemeğimizi yerken bir yandan da konuşuyorduk." Ee şimdi ne yapıyoruz?" dedim Simay'a bakarken.
"Daha gün yeni başlıyor" dedi sinsice sırıtırken.
Yemeklerimizi yedikten sonra Avm'den çıktık. Aldığımız tüm kıyafetleri bagaja koyduk. Arabayı çalıştırmaya başladığında " Bekle bizi Kovançıl'a" diye bağırdı. Şaşkın gözlerle ona baktım.
Kovançıl Kayaçağ'da ki en ünlü kulüplerden biri ve biz şimdi oraya gidiyorduk. Oraya girmek çok zordu. Oraya girmek için rezarvasyon yaptırmamız gerekiyordu. Haftalar hatta aylar önceden rezarvasyon yaptırsan bile buraya girmek baya zorlu bir işti.
Simay burdan rezarvasyon almaya nasıl başarmıştı. Gerçi Simay'dan herşey beklenirdi. Daha sonra öğrenirdim. Şu an bunu nasıl başardığı pekte umrumda değildi. Sadece keyfini çıkarmak istiyordum.
Daha önce sadece bir kere gitmiştim. O da Poyraz'laydı. Gerçekten eğlenceli bir yerdi. Diğer kulüpler gibi sapıklar yoktu orda. Kovonçıl' a vardığımızda heyecanlı bir şekilde arabadan indim. Diğerleride benim gibi heyecanlı gözüküyordu.
Simay arabayı park ettikten sonra giriş yapmak için kulübe girdik. Kulübe girdiğimizde yüksek sesli müzik adeta kulağımı deldi. Sonraları alışmaya başladım. Hava yavaş yavaş kararıyordu. Ama daha tam karanlık değildi. Bu yüzden disko topu çalışmıyordu.
Bir masaya geçtikten sonra etrafı incelemeye başladım. Aradan biraz zaman geçtikten sonra "Buraya boş boş oturmaya mı geldik" dedi Başak.
Simay hemen lafa atıldı "Tabiki de hayır".
"O zaman dans başlasın" diye bağırdım.Piste geçtiğimizde disko topu çalışmaya başladı. Demek ki akşam olmuştu. Çılgınca dans ediyorduk. Kendimi fazlasıyla müziğe kaptırmıştım. Sonra kapıdan girenleri görmemle tüm enerjim resmen çekildi.
Poyraz ve çakma sarı içeriye beraber girdi.Bide el le tutuşmuşlar. Aptal,aptal diye kendime söyledim. Ne zamandan beri beni aldatıyor acaba. Ne kadar aptalmışım diye düşünürken kızlar yanıma geldi ve ne olduğunu sordu. Gözlerimle onları işaret ettim.
Simay" şimdi onlar görür" dedi ve tam yanımdan giderken onu durdurdum.
" Simay dur ,gitme. Lütfen" dedim gözlerine yalvarırcasına bakarken.
Bir kaç saniye bana baktı " O zaman gidelim"
"Hayır, gitmicem. Gitmeyelim."
"Eminmisin?" dedi gözlerime endişeyle bakarken.
"Eminim " dedim gözlerine kararlılıkla bakarken.
Başak şaşırmış gözlerle bize bakıyordu. " Milen gitsene Poyraz'ın yanına. Niye gitmiyorsun? Aranız mı bozuk?" dedi.Alaycı bir şekilde gülümsedim. Devam etti konuşmasına Başak " Yanındaki sarışın kim? Güzel kızmış. Acaba kuzeni falan mı? "
Bilmeden bir kurşun sıktı bana. Simay uyarıcı bir tonda Başak'a bakıyordu." Ne oldu ya? Kötü bir şey mi söyledim? Niye bana öyle bakıyorsun Simay? "
"Başak masaya geçelim herşeyi anlatıcam."
Masaya geçtik ve herşeyi anlatmaya başladım. Başak Poyraz'a laflar yağdırırken ben onları izliyordum. Bu kadar çabuk mu unuttu beni? Sevmiştim ben onu. Canım yanıyor. Canım çok yanıyor. Değmezmiş bunu şimdi anlıyor olmam canımı yaktı.
Simay moralimi düzeltmek amacıyla ortamı değiştirmeye çalıştı. " Şu masaya baksanıza meteor yağmış resmen. Tüm taşlar orda "
Başak" Biz bunları nasıl fark etmedik "dedi abartılı bir sesle ben hala Poyraz'ı ve yanındakı sarı cadıya bakıyordum.
"Kızım şunları baksana diye dürttü " Başak. İstemeye istemeye kafamı o tarafa doğru çevirdim. Bizim masanın bir kaç masa ötesindeydiler.
İki kişilerdi aralarından birinin yüzü bana tanıdık geldi . Biraz düşündüm ve hatırladım. Bu geçen bana arabayla çarpmak üzere olan çocuktu. Suç benimdi. O gün gereksiz yere fazla çıkışmıştım.
Ama benim dikkatimi o değil de yanındaki çocuk çekmişti. Kahverengi sarı karışımı saçları , beyaz teni, sert erkeksi yüz hatları ,kaslı vucüduyla resmen ateş ediyordu. Çok yakışıklı gözüküyordu.
Gözlerimi çocuktan çekip tekrar Poyraz'a baktığımda ağlamamak için zor durdum. Gözlerim dolmaya başlamıştı bile. Bu kadarıda fazlaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACI TEBESSÜM
De TodoSeçim şansımız olmadan, seçmeye mecbur olduğunuzu birşey yapmak zorunda kalırsanız ve bu yaptığını şey gerçekten büyük bir hataysa. Yaptığı şey için pişmanlık duyan Milen yaşananları hiçbir zaman unutmaz. Hemde hiç suçu yokken. Hemde tek suçu seçmek...