Kuzey'le aramız her ne kadar eskisi kadar olmasa da belirgin bir şekilde düzelmilşti. Fakat onun bir kıza karşı bu kadar derin duygular beslemesi beni cidden üzüyordu. Okula adımlarken gözlerimin odağına giren Atakan zaten bozuk olan moralimi daha da bozmama yardımcı olmuştu. Yılışık sülük."Selam güzellik." deyip yanağımdan bir makas alan Atakan'a karşı kusma isteğimi bastırıp isteksizce "Selam" dedim. "Bugün yine çok güzel gözüküyorsun."
"Teşekkürler Atakan klasik halim." deyip geçiştirircesine verdiğim yanıtla kısa bir kahkaha atıp beni kolunun altına çekti, aynı zamanda okula da giriş yapmuştık.
"Her zaman güzel olduğunu kast etmiştim zaten." dediği anda bizim banka gelip diğerlerinin arasına katılmıştık.
Evet, Kuzey de buradaydı. Çok garip bir şekilde herkesle barışmıştı fakat Atakan'a karşı garezi devam ediyordu. Her zamanki yerim olan Kuzey'in yanına geçmeme izin vermeyen Atakan beni kendi yanına oturtup "Selam millet," diye adeta şakıdı.
Bakışlar üzerimizde toplanınca istemsizce rahatsız olmuştum ama herkesin odak noktası o değildi. Ben niye Atakan'ın yanında oturuyordum ki?
Halimden anlayan Elis "Hayırdır Güneş sen Kuzey'in yanında otururdun hep?" diye anlamazcasına sordu. Bakışlarımı Kuzey'e çevirdiğimde anlamsız bir nefreti Atakan'a yönelttiğini ve yumruk yaptığı ellerinden kendini zor tuttuğunu anlamıştım.
Tam cevap vericekken Atakan beni daha da kendine çekip "Bugün bu bankın prensesi ile ben yanyana oturmak istedim. Her zaman Kuzey'in yanında oturacak değil ya, zaten habire kavga ediyorlar." diye anlamsız bir neşeyle konuştu.
Bu çocuk belasını arıyordu.
Bizim cevap vermemize izin vermeden "Sen neyin kavgasından neyin prensesinden bahsediyosun lan. Senin ben ecdadını sikerim yavşak piç. Siktir git lan elimden bir kaza çıkacak." diyerek Atakan'ı benden kopartırcasına çekip bankın 5 10 metre uzağına adeta fırlatmıştı.
"Tamam Kuzey, sakin ol." diyip Kuzey'i sakinleştirmeye çalışırken tuttuğum eli kalbime hiç yardımcı olmuyordu. Fakat bir anda elini çekmesi beni daha da büyük bir boşluğa düşürdü.
Ne yapmaya çalışıyordu hani bir anlasam.
Bankın dışına adımlayan Kuzey'in peşinden gittim. Davranışlarındaki dengesizlik bana bile kendimi sorgulatıyordu.
"Kuzey, duracak mısın artık?" diye arkasından bağırdığımda boş bir sınıfın önündeydik. Sınıfın içine girip beni de çekti.
Aramızdaki mesafe çok azdı, kalbim almış başını gidiyordu.
Bana yaklaştı, mavi gözlerine bana yabancı olan bir duvar indirmişti. Bu bakışlar bana yabancıydı. Tıpkı Kuzey'in asla anlam çıkaramadığım son günlerdeki davranışları gibi.
"Beni en yakın arkadaşın olarak görüyor olabilirsin Güneş, ama ben senin arkanı toplamaktan yoruldum. Atakan'a, ona veya başkasına mavi boncuk dağıtıp sonrasında sonuçlarına katlanamayacaksan ben artık karışmıyorum. İstediğinle istediğin gibi flörtleş ama bunu benim yanımda yapma çünkü umrumda olmasa da yapım gereği kendimi tutamıyorum. Ve inan bana zerre umursadığımdan değil, kanım deli akar bilirsin."
Beni boş sınıfta yalnız bırakan Kuzey'in içimde açtığı boşluklara bir yenisi daha eklenirken artık orada her şey benim için bitmişti.
Kuzey Demir artık yoktu.
Ve ben de artık anonim falan değildim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anonim | texting
Cerita PendekEn yakın arkadaşınıza aşık olmayın, evet. Çünkü ben oldum. Çünkü o bunu bilmiyor ve asla bilmeyecek de.