2. Bölüm

61 4 0
                                    

Pastane sanki gelecek kuşaklara devredilecek gibiydi, renkli çok hoş bir görüntüsü vardı iki katlıydı ve oldukça yoğundu. Hesabı ödemek için kasaya yaklaştığımda çok güler yüzlü orta yaşlarda bir istanbul beyefendisiyle karşılaştım. Bu adamların nesli akdeniz foklarından daha hızlı bir şekilde tükeniyordu. Hesabı ödedikten sonra cıvıl cıvıl olan sesi ve parlak gülümsemesiyle ''yine bekleriz''dedi. gülümseyerek karşılık verdim. Pastanenin ağır kapısını açtım ve iki ayaklıların oluşturduğu trafiğe adımımı attım. bir kaç telefon görüşmesi yapacaktım ama bunların biri telefon klübesinden yapılmak zorundaydı. Onu en sona bırakacaktım öncelikli aramam gereken kişi Tunaydı bir görev icabı rusyadaydı.  9 yıllık arkadaştık bu sefer onu gerçek adıyla tanıyordum. Neredeyse adının ne olduğunu unutuyordum desem abartmış olmam. Bizim gibi insanların görüşme yapmasının güvenliği açısından istihbarat bir uygulama geliştirmişti çok kullanışlı olmamakla beraber işimizi görüyordu. Burada görev yaptığı süre zarfı içinde tuna hep en yakın dostum olmuştu. ilk kez ayrı yerlerde görev yapıyorduk. rehberimdeki kişiden birisi oydu ve aramak üzere tuşladım. Telefon çaldı fakat yanıt gelmemişti. bende arama yapmam gereken ikinci kişiye yöneldim. Bu istihbarat teşkilatının müdürü Salih Açıkgözdü. ona ulaşmak çok zordu ama beni asla bekletmezdi buralara onun sayesinde gelmiştim ona borçluydum ama oda bana çok şey borçluydu. Telefonu anında yanıtladı ve kızgın bir sesle ''kaç gündür nerdesin sen anıl ?'' dedi. son derece rahat bir şekilde cevap verdim. '' Beni bulmanız çok zor olmaz efendim en son irtibata geçtiğimiz yerdeki bütün pansiyonlar benim evimdir''. Yine çok komiksin senin şu evlerde televizyon falan var mı ? dedi alaycı bir sesle. Biraz sinirlerim bozulmuştu bu cümle üzerine ve ne yazık ki çenemi tutamamıştım.'' haklısınız efendim bizim televizyonumuz 105 ekran değil doğrusu öyle olsa bile benim televizyon izlemeye ayıracak vaktim pek olmuyor''. bu konuyu uzatmaya gerek yok anıl artık sahaya inmenin vakti geldi" dedi son derece kararlı bir sesle. Tamam efendim sizi dinliyo... cümlemi bitirmeme müsade etmeden telefonda olmaz öğleden sonra saat ikide atacağım adreste ol dedi ve telefonu yüzüme kapattı. Eğer bu adamı sevmeseydim bu hareketi için onu öldürebilirdim, ama patron böyle biriydi yinede en fazla konuştuğu adamı bendim. Bununla gurur duymuyorum bu daha çok teşkilata yeni katılan toy gençleri heycanlandırırdı benim 9. yılımdı ve artık 35 yaşındaydım. biraz deniz havasının iyi geleceğini düşündüğüm için beşiltaş-karaköy iskelesinin önüne doğru gittim. Boş bank bulmak gerçekten çok zordu. sahile doğru gidip daha uygun bir yer bulmayı yeni hedef olarak belirledim. Yol boyunca sonbaharın o depresif havası içime işliyordu. Dikkatimi babasının omuzlarında olan bir çocuk çekti. Bu şekilde yılın fotoğrafına aday olacak şekildeydiler. Hemen sol çaprazımda hararetli bir şekilde tartışan bir çift vardı. Kızın çok sinirli olduğunu kör olsa görürdü,çocuk onu bir şeylere ikna etme çabasındaydı fakat kız ona inanacak gibi değildi. her harükarda bir kızı bir şeye ikna etmek çok zordu. tartışma esnasında erkeklerin kadınlar karşısında iki ihtimali vardı.birincisi onları dinliyormuş gibi görünüp her dediklerini tasdiklemek ikincisi onları susturmak için öpmek. ben olsaydım öpmeyi tercih ederdim az konuştuklarında daha sevilir oluyorlar. yoluma devam ettiğim sırada hareket edecek bir vapurun anonsunu işittim. Yanımdan süratle koşan bir kız geçti bahse girerim gemiye yetişecekti. Aradan geçen 10 dakikadan sonra kendime çok güzel bir yer bulmuştum, tam oturup yayıldığım sırada telefonum çaldı. Arayan kadim dostum tunaydı. Kusura bakma dostum çok meşguldüm aradığını duymadım'' dedi, her zamanki samimi sesiyle. ''problem yok görev nasıl gidiyor ? rusyada hava nasıl ?.'' seni temin ederim ki rusyada sıcak olan tek şey kadınlar dedi. ve bir kahkaha tufanı oldu.'' görev hakkında hiç bir gelişme yok,hem rusyaya gelip Türkiye'ye karşı bir terör eylemi yapacak kadar aptal bir iranlı tanımıyorum''. ''kaç tane iranlı tanıdın hayatında Tuna ? '' dedim gülerek. Tuna tecrübeli ve çok başarılı bir istihbarat ajanıydı o böyle bir cümle kuruyorsa kesinlikle bir bildiği vardır.Tuna soruma yanıt vermeyince tekrar konuşmaya başladım.'' bu konu hakkında rus hükümetinin ve istihbaratının bilgilendirildi mi ?.'' hayır! diye cevap verdi bıçak gibi keskin bir sesle.'' ruslara haber verilmeyecek, bu işte  onlarında bir parmağı olduğunu düşünüyoruz''. işiniz çok zor Tuna,umarım başarılı olursunuz''.dedim bütün samimiyetimle. İşimiz zor evet ama bu göreve neden daha 3 yıllık bir ajanı verdiler ki hala aklım almıyor. Ona katıldığımı belirten bir tavırla konuştum'' bende şaşırdım normalde bizi ayrı göreve hiç vermezlerdi. ''her şeyin bir ilki vardır anıl'' dedi ve ekledi şimdi kapatmam lazım sonra tekrar görüşürüz. dikkat et dedim ve tellefonu kapattım.

SİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin