4.BÖLÜM

218 33 12
                                    

"O pezevenk beni arkadaşlıktan çıkarmış," dedi Minho. Kasada oturmuş, dükkandaki bilgisayarın ekranına gözünü dikip bakıyordu. Facebook ekranı tüm o mavi haşmetiyle doldurmuştu.

"Orospu çocuğu," diye mırıldandım.

Sky'ın yeni bir adı vardı ve hoş bir isim değildi bu. Sonuna kadar hak ettiği bir isimdi ama hoş değildi.

Minho ve ben, Sky'ın nereye gittiğini bilebilecek herkesi aramıştık. Şansımıza durgun bir cumartesi sabahıydı bu. Hiçbir şey öğrenememiştik. İnsanlar ya bilmiyordu ya da bize söylemiyorlardı. Herkesin sesi üzgün geliyordu. Ama kimse yardımcı olamıyordu veya olmuyordu. İnsanlıktan tiksiniyordum bazı günlerde.

"Bence kesmeliyiz," dedim.

"Ne? Neyi?"

"Bunu düşünmeyi. Onu bulsam ne yapabilirim ki hem?" Kollarımı kavuşturdum ve kalçamı tezgaha yasladım. Bu poz kendimi toparlamama yardımcı oldu. "Onu eşek sudan gelene kadar dövmek kanunlara aykırı. Götüne ikinci bir delik açmak ne kadar hoş olursa olsun, paramı geri getirmez. Polise gitmenin bir manası yok, çünkü yazılı bir kanıt yok. Mahvoldum ben."

"İşte tanıdığım ve sevdiğim şu mağlup duruş."

"Kes sesini." Gülümsedim.

Minho da bana gülümsedi, kalın siyah çerçeveli havalı gözlüklerinin arkasındaki gözlerinin kenarında küçük çizgiler, yanağında da minik bir gamze belirdi. Müthiş bir gülümsemesi vardı. Kaç kere görürsem göreyim, asla alışamıyordum buna. Gerçi bu gülümsemenin karşısında, Kai'ın küstah sırıtışında olduğu gibi aptal da hissetmiyordum kendimi.

İlginç.

Ama bir adamın beni tamamen beyinsiz, hormon yığını bir pelteye çevirmemesi de büyük bir olaydı. Minho ve ben çok yakındık. Ama nedense onun etrafındayken sürekli hissettiğim o his yoktu artık. Yine de, Kai'ın neredeyse hiç tanımıyordum. Minho gerçekti. Kai benim gençken yatak odamın duvarına astığım bir hayalden ibaretti.

Ve ne zamandan beri Minho'nun gülümsemesini bir başkasınınkiyle kıyaslıyordum ben?

Minho, "Gittiğin parti neyin nesiydi?" diye sordu, her zamanki şirinliğiyle başını kaşıdı. Koyu renk saçları alnından sarkıyordu ve bir gün harika bir ilişkimiz olacağını biliyordum. Evlilik söz konusu olmazdı asla, en azından benim için. O kurum çok az şey ifade ediyordu bana. Ama sadece günah içinde yaşayarak, hayat arkadaşı olarak elde edilebilecek çok şey vardı.

Minho'dan harika bir hayat arkadaşı olurdu.

Baekhyun geçen gece benim Minho'ya karşı olan düşüncelerime işaret ettiği zaman bir şeylerin farkında gibiydi.

Ah, Minho.

İki yıl önce Portland'a taşındığımdan beri onun dükkanında çalışıyordum. Minseok bir süreliğine oradan çıkmamı ve yerleşmesine yardımcı olmamı istemişti benden. Ben hala buradaydım. Erkek kardeşime yakın olmayı seviyordum ve Portland sıkı bir şehirdi. İşimi ve edindiğim dostlarımı seviyordum. Her şey daha iyiydi burada.

"Baek beni Luhan'ın evinde içmeye davet etti," dedim.

Minho hayrete düşmüş bir tavırla geri çekildi. "Stage Dive'daki herifle evlenen o çocuk mu?"

"Aynen."

"Ve sen beni davet etmedin mi? Kahretsin, Soo. Şarkılarından birkaçını seviyorum. O San Pedro albümü fena değildi. Ama yeni şarkılarının bir boka benzemediğini de söylemem lazım."

"Ben yeni albüme bayılıyorum. 'Üstümde' harika bir şarkı."

Minho pis pis sırıttı, dudağının köşesi kıvrıldı. "Birinin dostuyla sevişmesiyle ilgili bir şarkı bu."

I'm Still Standing (KaiSoo) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin