20.BÖLÜM

269 22 5
                                    

Yüksek, uzun ve fena halde acı çeken birine yaraşır homurdanmalar yükseldi. Yaralı bir hayvanı andırır seslerdi bunlar. Gerçi bir hayvan daha az küfrederdi. Arkamdan gelen sesler bana pek de eğlenceli saatler vaat etmiyordu. Hayır, bu sesler bir tanker dolusu içkinin ardından Sonraki Sabah olarak adlandırılabilecek bir cehennem katını işaret ediyordu.

“Balkabağım.” Kai, yüzünü enseme gömerek sıcak cildini bana yasladı. “Siktir.”

"Hmm?"

”Acıyor.”

“Mm.”

Pantolonumun önüne sokuşturulan el esneyip kıvrıldı. Her türlü ilginç noktaya bastırarak beni kıvrandırdı.

"Ben uyurken elimi neden boxerından içeri soktun ki? Ne şimdi bu?" diye mırıldandı. ”Tanrım, Soo. Kontrolden çıkmışsın. Kendimi tecavüze uğramış hissediyorum."

"Bunu ben yapmadım, sersem. Sen yaptın.”

Bir kez daha homurdandı.

"Elini oraya koymak konusunda son derece ısrarcıydın. Sen uyuduktan sonra seni yerinden kımıldatabilecegimi düşündüm. Ama olmadı.” Yanağımı yastığıma, yani Kai'ın koluna sürttüm.

"Bu, benim." Parmakları esneyerek boxerıma dayandı ve ister istemez bacaklarımı okşadı. Tahrik olmak için o kadar yanlış bir zamandı ki. Konuşacaklarımız vardı.

"Evet, bunu da dedin. Birçok kez."

Homurdanıp esnedi, sonra da kasıklarını bana sürttü. Sabah ereksiyonu kıçıma dayandı. "Bana o kadar içirmemeliydin. Çok sorumsuzca davrandın."

”Korkarım ki bunu da sen yaptın." Duğrulmaya çalıştım ama koluyla beni sabitledi.

”Daha kıpırdama."

"Su ve Advil’e ihtiyacın var, Kai.”

”Tamam.”

Elini kasığımdan çekerek, bol bol öfleyip pöfleyerek sırtüstü uzandı. Dün gece onu duşa sokamamıştım. Buna paralel olarak da bu sabah ikimiz de leş gibi ter ve viski kokuyorduk.

Ona bir şişe suyla birkaç hap getirdim ve yatağın yanına oturdum. ”Kalk. Yut.”

Yorgun gözünü açtı. "Sen yutarsan ben de yutarım."

”Tamamdır."

”Ciddi olsan iyi olur. Bu konuda bana yalan söylenmesinden hoşlanmam.” Çok yavaşça oturdu, cansız, sarı saçları yüzünden sarkıyordu. Dilini çıkardı ve hapları diline yerleştirerek ona suyu uzattım. Bir süre orada öylece oturdu, suyu yudumlayıp beni izledi. Sonra ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilmiyordum. Gerçekten derin ve anlamlı olmaya çalışmaktansa, ona yardım etmektense aptal espriler patlatmak çok daha kolaydı.

Sessizliği kırmak için, ”Özür dilerim," dedim.

"Niye? Ne yaptın ki?" diye sordu usulca.

”Hyemi hakkında."

Bana baktı, gözleri kızarıp yaşarmıştı. Benimkiler de empatik davranarak aynı tepkiyi verdiler. Onun için acı hissetmeyen tek bir parçam yoktu.

“Bunun nasıl hissettirdiğini bilmiyorum, o yüzden biliyormuş gibi davranmayacağım," dedim.

Dudakları kapalı kaldı.

“Ama çok üzgünüm, Kai. Ve bunun sana yardımcı olmayacağını biliyorum. Bir şey değiştirmeyecek."

Ses yok.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 25, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

I'm Still Standing (KaiSoo) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin