Siyahlı

49 14 17
                                    

Siyahlı ve soluk benizli adam, rahat duran deriden koltuğa yavaşça oturdu. Bacak bacak üstüne attı. Bilekleri çok inceydi. Ellerini üstte kalan dizinin üstünde kavuşturdu. Gözlerini kameraya doğrulttu.

"Beni sevenleriniz oldu ve tabi nefret edenleriniz de. Ancak şimdi kim olduğumu öğrenmeniz gerek. Biliyorum işler baya bir karıştı ve büyük ihtimalle cevapsız sorularınız var. 129 olayını hala tam anlamadınız belki de. Aslına bakarsanız buradan sonra 129'un bir önemi yok çünkü bundan önce izlediğiniz 129 numaralı denek sadece bir yanıltmaydı. Onu kullandım diyebiliriz. Her neyse lafı daha fazla uzatıp sizi sıkmak istemiyorum, biliyorum çabuk sıkılabiliyorsunuz. "

Adam birkaç kez öksürdü. Daha rahat oturmaya başladı ve kravatını çözüp çıkardı.

" Tam ana karaktere bağlandığını sırada hikayenizi bölüp her şeyi mahvettim yani pek iyi bir başlangıç olmadı ancak şuan elimizde sıfırdan başlamak için bir fırsatımız var. Ben Robert. Evet şaşırdığını biliyorum ve sürekli herkesin Robert çıkması canınızı sıkmış olabilir. Ancak şunu söylemeliyim ki diğer Robertlar pek de önemli değil. Biliyorsunuz ki 129. Robert size son denek olduğunu ve tek başarılı olanın o olduğunu söylemişti ki bu gerçek değildi. Ama ona kızmayın lütfen çünkü ona böyle olduğunu ben söyledim. Aslında iki tane başarılı deney vardı ve diğer başarılı olan ise benim yani 1. Robert. Ben başarılı olduğumda beni kullanmaya kalkıştılar ancak ben çoktan her şeyin farkındayım çünkü herkesten gizli bir şekilde bir yolunu bulup evrenler arası seyahati birçok kez yapmıştım. Onlar bunu farkettiğinde ise bir daha geri dönmemek üzere gittim. Ben artık bir gezgindim. Ve evet ben en başta gördüğünüz o çalışma arkadaşlarını arkada bırakıp giden Robert'ım. Stein ve Anna en iyi dostlarımdı ve değişik olan ise onları bir daha başka evrenlerden hiç bulamadım. Yıllarca diğer evrenlerde gezdim ve tek bir şeyi aradım: 2. Robert'ı yani sizin bildiğiniz adıyla Rosalind'i. Çünkü O her ne kadar başarısız bir Robert olsa da tek farklı olan oydu ve onu bulursam içinde bulunduğumuz ve sürekli farklı evrenlerden yararlanarak yeni Robertlar üreten bu mekanizmanın açığını da bulurdum. Bir açık olmasa bu mekanizma kromozomlarda böyle büyük bir hata yapamazdı. Sonuç olarak uzun arayışlar sonunda Rosalind'i buldum ancak çok fazla evren arasında sürekli ve durmadan geçişler yapmanın bir bedeli vardı ve ben bu bedeli ödemem gerektiğini anladığımda çok geç olmuştu. Evrenler arası seyahat beni birden çok yaşlandırmıştı. Rosalind'i bulduğumda daha bir bebekti ki bu da mekanizmadaki büyük bir soruna işaret ediyordu. Zamanı durdurdum ve Rosalind üzerinde tam 8 yıl çalışmalar yaptım. Zaman durmuş bir haldeyken geçen 8 yıl bana yüzyıllar gibi geldi ancak sonunda amacıma ulaştım. Mekanizmanın bozuk yanları Rosalind'in genetiklerinde saklıydı. Mekanizmanın bu yanlarını kullanarak artık sistemi durdurabilir ve bu işe bir son verebilirdim. Ancak daha sonra işler çok farklı bir şekilde gelişti..."

O sırada odanın kapısı çalındı. Çok hızla çalınıyor hatta kapı tıklatılmıyor adeta kırmak istercesine yumruklanıyordu. Arkadan bir ses geldi.

" Efendim, sorgu sona erdi. Acilen gelmelisiniz. Sanırım başardık. "

" Tamam geliyorum! "

Adam sesini biraz kısarak konuşmaya devam etti.

"Merak etmeyin, her şeyi öğreneceksiniz ve elbette sizlerle nasıl iletişime geçebildiğimi de ancak bunlardan önce bakmam gereken önemli bir iş var."

Adam yavaşça doğruldu ve daha sonra ayağa kalktı. Kapıya doğru ilerledi ve kapının önünde durdu. Sağ elinin işaret parmağını kaldırmasıyla kapı açıldı ve arka tarafta kapının açılmasını beklemeyen siyah üniformalı adam yere yuvarlandı. Robert ona bakmadan uzun koridorda ilerlemeye başladı. Koridor boyunca uzun koridorun sağında ve solunda odalar vardı. Her odanın kapısının başında siyah üniformalı askerler nöbet tutuyordu. Bazı odalara beyaz önlüklü adamlar hızla girip çıkıyordu. Robert biraz daha ilerledikten sonra sağında kalan bir odanın önünde durdu. Asker kapının önünden çekildi ve yol verdi. Robert hızla içeri girdi. Oda, çift bölmeli bir sorgu odasıydı. Robert ise şuan dinleme kısmındaydı. Önündeki cama baktı ve ardında 129 oturuyordu. Robert yanındaki maskeliye döndü.

"Durum nedir? İkna oldu mu?"

"Evet efendim yani çok iyi yalan söyleyemediğini biliyoruz."

"Güzel. Neler öğrendiniz peki."

"Anladığımız kadarıyla hala sizin yarattığınız gerçeklik içinde kaybolmuş ancak ufak bir sorunumuz var."

"Ne?"

"2. Robert"

"O öldü. Uzun zaman önce onun ölümüne yol açtım."

"Efendim, biliyorum ancak eski görüntülerden yaratılan bu yapay Rosalind figürü..."

"Ne olmuş ona?"

"Sanırım kendi bilinci oluşuyor."

"Bunun imkanı yok. Yanlış tespit yapmışsınız."

"Efendim 129'un ona olan hisleri ona canlı hissettirmeye başlamış. Düz ve mantık içeren sinyaller karmaşıklaştı. Bunu nasıl çözeceğimizi bilmiyoruz ancak şimdilik. Bana güvenin efendim, bu sorunu çözeceğiz."

Maskelinin korktuğu çok belliydi. Titremeye başlamıştı bile. Az önce Sorgu odasında esip gürleyen o adam şimdi tir tir titriyordu.

" Sana 5 gün veriyorum. Bir şekilde bu sorunu çöz. Evrende tekrar kromozom hatalı bir varlık yaratmak bizim de açığımız olduğu fikrini akıllara getirecektir. Bunu çöz!"

"Tamam efendim hemen. Efendim ayrıca 129 haberimiz olmadan dış evrenlere gidebiliyor."

Robert iyice sinirlenmeye başladı. İyi haberler var diye çağırmalarına rağmen tek duyduğu şey kötü haberlerdi. Öfkesi giderek artıyordu. Ancak o öfkesine hakim oldu ve maskeliye bir cevap vermedi. Yalnızda gözlerini kapkara yaptı ve ona doğru baktı. Bu onun için yeterliydi. Çünkü buradaki herkes o bakışın iyiye işaret olmadığını bilirdi.
Robert oradan çıktı ve tekrar odaya döndü.

"Görüyorsunuz değil mi? Benim eserim olan 129, bana oyun yapmaya çalışıyor. Komik ve ironik. Bunu onun yanına bırakmayacağım ancak şuan esas sorunumuz 2 numara yani Rosalind."

Robert konuşurken kapı vuruldu. Robert suratını ekşitti. Sürekli rahatsız edilmekten sıkılmış benziyordu.

" Ne var! "

" Efendim, ufak bir sorunumuz var. "

" Lanet olsun yine ne oldu?"

Robert kapıya yöneldi ve kapıyı açtı. Karşısında yine bir asker vardı. Adam baya bir endişeli duruyordu. Kekeliyordu.

"Eee... Şöyle ki, 129 şuan burada değil."

"Ne?!"

"129... Efendim 129 kaçtı. Yani anlayamadık her şey çok hızlı oldu gerçekten. Bir anda yok oldu. Evrenler aradsı dedektörde bir sinyal değişimi olmadı ancak kendisini bulamıyoruz."

Robert'ın gözleri karardı. Tek eliyle adamın boğazını sıktı ve sıkmaya devam etti. Asker boğuluyordu. Çıkardığı sesler ve nefes almaya çabalarkenki hali Robert'ı durdurmadı. Adamı oracıkta boğarak öldürdü ve yere attı.

" Demek öyle 129. O zaman ben de oyunu senin kurallarına göre oynarım. Yüzleşme vakti geldi. Yüzleşme vakti geldi Robert!"

Siyahlı, bu sefer hiç olmadığı kadar yüksek sesle bağırmıştı. Sesi her yerde duyuldu. Sesini, o sırada evrenler arasında boşlukta saklanan 129 bile duymuştu...

Boyutsuz AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin