sabah yırtılan bacağımın ağrısı az da olsa azalmıştı bu yüzden daha düzgün yürüyebiliyordum. merdivenleri usul usul indim ve bahçeye çıktım. okulun 1. gününü sıkıntısız bir şekilde tamamlamıştım tabii kopuk olan bacağımı saymazsak.
yavaşça çıkışa doğru ilerlerken namjoon un burada olma ihtimaline karşılık etrafa göz attım fakat namjoon yerine heyecanlı heyecanlı arkadaşlarıyla konuşan sabah ki sarı kafayı gördüm.
yumurta kafalı cüce herif.
sarı kafa sanki ona bakmamı bekliyormuş gibi ona baktığım anda benimle göz iletişimi kurdu ve arkadaşının yanından ayrılıp yanıma doğru koşmaya başladı.
onu hiç görmemişim gibi hızlı hızlı buradan uzaklaşmaya çalışırken arkamdan bağırdı.
"HYUNG!"
ağrıyan bacağımla gidebildiğim kadar hızlı gidiyordum artık.
"YOONGİ HYUNG!"
birden elini incecik bileğime sarıp beni durdurdu.
"hyung sana sesleniyordum." dedi hala bileğimi tutarken.
"duydum, ne oldu?" ses tonumda işim var söyle de git mesajını vermiştim ama salak yumurta kafa bunu anlayamadı.
"sabah için özür dilerim kendimi affettirmem için bana şans ver"
gözlerimi devirdim.
"bir daha karşıma çıkma yeter."
ellerimi cebime atıp yürüyeceğim esnada karnım guruldadı bu yüzden bir kaç saniye duraksadım.
sabah ayağım kapıya girdiği için kahvaltı yapamamıştım okulda da bir şey yememiştim bu yüzden şu an açlıktan ölüyordum.
"BULDUM" diye bağırdı yerinde zıplarken.
Boş bakışlarımı ona doğrulttum.
"SENİ YEMEĞE GÖTÜREYİM."
cevap vermeden boş boş suratına bakarken tekrar konuştu.
"lütfen hyung lütfeeeen" iki elini önünde kavuşturmuş sağa sola sallanıyordu bunları söylerken.
resmen kur yapıyordu bana.
"aç değilim"
aslında gerçekten çok açtım ama yeni insanlarla yeni sosyal etkinlikler benlik değildi.
"yalan söylemede çok kötüsün hyung" dedi hala kabul etmemi beklerken.
ellerimi saçlarımın arasına atıp bakışlarımı çıkışa diktim.
"dışarıda olmaktan hoşlanmıyorum."
bir kaç saniye düşündüğünü belli edercesine sesler çıkardı daha sonra tekrar yüzüne o aptal gülümsemesini kondurarak konuştu;
"o zaman bana geçelim"
birden öksürmeye başladım tüm gücümle, tükürüğüm nefes boruma kaçmıştı.
sabahtan beri bana kur yapan yavşak herif şimdi de beni evine davet ediyordu. gözlerimi büyüte büyüte ona bakarken birden yanıma gelip sırtımı ovuşturmaya başladı.
"hey iyi misin?"
yüzündeki aptal gülümseme yerini endişeye bırakmıştı.
bir eliye sırtımı okşarken diğer eliyle de bana hava yapıyordu.
bu gün sırtımı okşayan yarın nereleri okşa-
"hyung cevap versene!"
düşüncelerimden arınmaya çalışırken kendimi geri iterek konuştum;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
a reward of death
Fanfictionyanlış zamanda yanlış kararlar yanlış düşünceler ve yanlış kişiler, peki ya bunların doğrusunu bulduğun zaman da her şey yolunda gidecek mi min yoongi?