•2•

1.4K 163 221
                                    


Babuş Squad iyi okumalar diler...

Kirishima, yine Mina'yı evinden almış, ona uykulu gözlerle bakan kızın eline bir kahve tutuşturmuştu.

Kız, üstünü giyindiğinde evden çıkıp dün gittikleri kafeye doğru yürümeye başladıkları sırada, kızın üzerinde neşeli bir hava vardı âdeta. Kirishima yol boyunca neşeli bir şekilde oradan oraya zıplayan Mina'nın neden bu kadar mutlu olduğunu anlamamıştı ama, onu bu şekilde mutlu görmek hoşuna gitmişti. Bu yüzden fazla ses etmeden kızın gülümsemesini izlemiş, bu sırada kafeye vardıklarını bile fark edememişti.

Kafenin kapısının farkettiğinde hızlı bir hamle ile öne geçmiş, kapıyı tutup Mina'nın içeri girmesini sağlamıştı. İçeri girer girmez Serogilin yanına koşunca, o da peşinden ilerlemiş, herkese selam verdikten sonra rastgele bir masaya oturmuştu. Onun oturduğu masaya oturanlar arasında bir eksik vardı, ona ve masadaki herkese doğrultan 'sizden nefret ediyorum' bakışlarının eksikliği hemen fark ediliyordu. Ama fazla dikkatini çekmediğinden midir yoksa, kimseye onun hakkında bir şey sormak istemediğinden midir bilinmez, Kirishima, Bakugou hakkında hiçbir şey sormamıştı. Sanki onun orada olmadığını anlamamış gibi davranıyordu. Ki, bu garip olmazdı çünkü henüz dün tanıştığı birinin burada olup olmamasını hemen anlaması beklenemezdi. Yani normalde.

Gülümseyerek sohbete katılmış, sohbet sırasında arada bir Mina'nın gülümsemesine dalmış ama kimse fark etmeden kendini toparlamayı başarmıştı. Yarım saat böyle geçmişti. Yarım saatin sonunda pembe saçlı kız, oğlanın merak ettiği soruyu sormuştu. "Bakugou nerede kaldı?" Etrafına bakınırken cevabını bekliyordu. "Bakugou, Jirou'yu almaya gitti. Bir sıkıntı varmış, sanırsam." Sero, gülümseyerek kıza cevap verdiğinde Kirishima, bu karşılıklı gülüşmeden rahatsız olmuştu. Yine de belli etmemeye çalışarak gülümsedi.

Yirmi dakikalık kısa bir sohbetin sonunda, Bakugou ve Jirou nihayet kafenin kapılarından içeri girmişti. Kirishima, onlara baktığında düşündüğü şey; giyiniş tarzlarının birbirine benzediğiydi. Belki de yakın arkadaş falandılar ya da birbirlerine hisleri vardı. Ve Kirishima, dün yüzlerine bile bakmayan bu çocuğun, sırf bazı sorunlar olmuş diye birini evinden almaya gittiğini düşündükçe, hisleri olan bir taraf varsa onun Bakugou olduğunu düşünmekten kendini alıkoyamamıştı. Yine de şuan onların hisleri yerine kendi hislerini düşünmesi gerektiğinin de farkındaydı. Mina'nın başka biri ile sevgili olmasını izlemek istemiyordu ama onunla nasıl sevgili olacağını da bilmiyordu. Şuanlık, sadece şuanlık arkadaşlığı ile yetinebilirdi.

Bakugou, masadaki kimseye selam vermeden sahneye çıkıp baterisini kurmaya başladığında, Kirishima Mina'nın gülümsesini başkasına gösterdiğini daha fazla izlemek istemediğine karar verip, onun yanına, sahneye çıkmıştı. "Nasılsın?" Bu sorusu üzerine Bakugou'nun, baktığı her yeri ateşler altında bırakabilecekmiş gibi duran, kırmızı irisleri kırmızı saçlıyı bulmuş, fazla üzerinde durmadan tekrar bateriye odaklanmıştı. Kirishima, onu görmezden gelmesini takmayıp yanına biraz daha yaklaştı. "Yardım ister misin?" Bu sefer sesin daha yakından geldiğini farkedince hızla kafasını sesin geldiği yöne çevirdi ve Kirishima'nın, kendisininki ile aynı renk olduğu halde garip bir farklılığı olan gözlerine daha yakından baktı, Bakugou.

"Kimsenin yardımına ihtiyacım yok." Yakınlığı bozmadan hemen önce söylemişti. Kızıl, yanaklarını şişirip gözlerini devirmiş ve Bakugou'nun ne dediğini umursamadan baterinin parçalarını birleştirmeye başlamıştı. Neyse ki, kül sarısı renkte saçlara sahip olan çocuk, ona ters bakışlarını göndermekten başka bir şey yapmamıştı.

Kirishima'nın yardımı sayesinde daha kısa sürede hazır hale gelen baterisini son kez kontrol edip sahnenin köşesine oturdu, kızgın bakışlarını etrafa yönelten oğlan. Kızıl  ise, Bakugou'nun onu yanında istemediğini bile bile, sanki canını sıkmak istermiş gibi yanına oturmuştu. Kısa süren bir sessizlikten sonra ilk konuşan Kirishima olmuştu. "Fazla asabisin." Kirishima'nın yaptığını yapıp yüzünü ona döndürmüştü, Bakugou. "Fazla yapışkansın." Sadece dört kelimelik bir sohbet olsa da kızılın gülümsemesini sağlamıştı. Bakugou ilginç biriydi ve iyi arkadaş olabileceklerini düşünmüştü. Mina dışında yakın bir arkadaşı olmadığı için bu, ona da iyi gelecekti. Ama yanındaki çocuğun aynı düşüncelere sahip olup olmadığını bilmiyordu, son bir saattir onun dediklerini pek dinlemediğini düşünürsek, Bakugou'nun ne düşündüğü o kadar önemli değildi. Kirishima onunla arkadaş olacaktı.

Uzun bir beklemenin sonunda, çoğunu Bakugou'yu konuşturma çabaları oluşturuyordu, grubun çıkma vakti gelmişti.

Tüm grup üyeleri yerlerini alırken, Mina heyecanla eline bir kamera almış onları çekiyordu. Çalmaya başladıkları sırada Kirishima, ilk başta onları izlemek yerine Mina'nın sevinçle parlayan gözlerine bakmıştı. Ama en sonunda onu bu kadar heyecanlandıran şeyi merak etmiş ve gözlerini onun üzerinden çekip sahneye yönlendirmişti.

Gözleri, sahnede bateri çalan Bakugou'ya kaydığında fark etmeden nefesini tuttu. Bakugou sahnede o kadar havalı görünüyordu ki Kirishima, onların sahnede olduğu tüm zaman boyunca gözlerini Bakugou'dan ayıramamıştı.

O çok havalı... diye geçirdi içinden. Onunla arkadaş olmak istiyorum.

Hepsi teker teker sahneden inerlerken, Mina ayağa kalkıp alkış tutarak yanlarına yürümeye başlamıştı.

"Vay canına! Mükemmeldiniz!"

Bakugou hariç hepsi gülümseyip teşekkür ederken, Bakugou tepkisizce yerine, yani Kirishima'nın hemen yanına oturmuştu bile.

Kirishima hayran bir şekilde gözlerini Bakugou'nun üstünden çekmezken, Bakugou başta bu bakışları umursamasa da sinir olunca sert bakışlarını Kirishima'ya yöneltti.

"Ne bakıyorsun?"

Kirishima kendini kaybetmiş gibi gülümseyerek, yanlarına oturan arkadaşlarını umursamadan cevaplamıştı bu soruyu.

"Çok havalıydın."



You Me Him || KiribakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin