Hermione sabah uyandığında dünkü farklılığı bulamadı.
Beş yıldır peşini bırakmayan yalnızlığı karşıladı onu.
Elini yatağın diğer tarafına uzattı, soğuktu.
Önce Draco'nun ondan önce uyanıp aşağı inmiş olabileceğini düşündü.
Ama bu soğukluk öyle beş dakikalık bir şey gibi değildi. Sanki beş saattir yok gibiydi.
Hermione'nin içindeki garip bir seste onu doğrularcasına kafasını salladı.
Hermione hemen aşağı indi.
Mutfakta Harry'yi gördü. Seçilmiş çocuk çok düşünceliydi ve Hermione'nin geldiğini farketmedi.
"Hey! Günaydın Harry. Draco'yu gördün mü?"
Harry söylenene dikkat etmemiş gibi başını iki yana salladı.
"Neyin var senin?"
Hermione Harry'nin karşısındaki sandalyeyi çekerek oturdu.
"Hiçbir şey. Sadece şu son gelişmeleri düşünüyordum. Bir dakika sen az önce ne dedin? Malfoy nerde mi?"
"Evet"dedi Hermione. "Draco'yu gördün mü demiştim."
"Ben de onu bekliyordum. Yani bakanlığa gitmek için. Nereye gitmiş olabilir ki?"
"Bilemiyorum Harry. Ama endişelendiğimi söylemeliyim."
"Harika"dedi Harry. "Ölümyiyenler yetmiyormuş gibi bir de kayıp Malfoy çıktı."
Harry ayağa kalktı.
"Nereye?"dedi Hermione.
"Sorgu odasındakileri kontrol etmeliyim. Ayrıca gitmişken Malfoy'a da bakarım."
"Ben de geliyorum. Yalnız gidemezsin."
"Hermione seninde anlattığın üzere o kişiler senin için çok tehlikeli. Hem her ne kadar beni de istiyor olsalar da ben bir seherbazım."
"Birincisi Potter beni böyle devredışı bırakmandan hiç hoşlanmadığımı belirtmeliyim. İkincisi de sen seherbazsan ben de çağının en zeki cadısıyım. Bu da benim kendimi koruyabileceğimi gösterir."
"Hayır Hermione lütfen beni dinle. Hem tek gitmem sorunsa Ron'u çağırdım onunla beraber gideceğiz haberin olsun."
Hermione sinirlenmiş bir şekilde cevap vermeden yukarı çıktı.
Bu sırada kapı çaldı.
Harry mutfaktan çıkarak kapıyı açtı.
Ron'un geldiğini görünce askıdan pelerinini alıp dışarı çıktı.
Beraber bakanlığa cisimlendiler.
Harry yolda Ron'a her şeyi anlattı.
Ron kendini Draco'ya karşı kötü hissediyordu.
Sorgu odasına gittiklerinde kapıyı açmadan önce asalarını çektiler.
Harry üçe kadar saydı ve kapıyı açtı.
Odanın boşluğu karşısında şok olsa da sonuçta azkabandan kaçmış kişileri yakalamaları bile bir mucizeydi.
Harry düşmek üzere olan gözlüğünü eliyle sildikten sonra tekrar gözüne yerleştirdi ve odaya daha yakından gözattı.
Yıkık dökük eşyaların arasında bir kağıt ilişti gözüne.
İlerleyip eline aldığı notu kapının yanındaki Ron'da duyabilsin diye yüksek sesle okudu.
- bizi burada tutabileceğini gerçekten düşündüysen küçük Potter seni gözümüzde fazla büyüttüğümüzü üzülerek söylemek isterim. Bir de şunu aklına iyice yerleştir. Öyle ki bizimle biz izin vermediğimiz sürece iletişime geçemezsin. Dünkü olay bizim için tam bir fiyaskoydu bunu kabul ediyoruz. Ama orada sevgili oğlum Draco'nun bulunması tam bir tesadüftü. Eğer o olmasaydı halini sen düşün. Dediğim gibi sen bizi bulamazsın ama merak etme sende bize ait şeyler var yakında görüşeceğiz.
Harry sinirle kağıdı buruşturdu.
"Bu adamların harekete geçmesini falan bekleyemem. Hemen diğer seherbazlara ve Kingsley'ye haber vermeliyiz. Ölümyiyenlerin toplanabileceği bazı bölgelere bakmalıyız."diyerek oddadan çıktı ve seherbazlık bürosuna doğru ilerledi.
*****
"Bravo Rexpart. Yoksa John mu demeliyim? İyi iş çıkardın doğrusu."
"Sen daha bir şey görmedin Lucius. O veletlerin eline kalacağımızı mı sandın? Sadece ufak bir aksilik yaşadık o kadar. Ama o aksilikte bize Draco'yu ve bunu kazandırdı."dedi Rexpart elindeki kimlik bilgisi yazan parşömeni havaya kaldırarak.
"Biliyorsun ki bu daha bir şey değil. Önemli olan daha birkaç şey var."dedi Lucius elindeki kirli bezle alnındaki teri silerken.
"Baba şu bahsettiğiniz belgeleri nereye koydum demiştin bulamıyorum?" diye bir ses geldi gıcırdayan merdivenlerin altındaki küçük kilerden.
Ardından küçük bir gaz lambasıyla aydınlanan tozlu odaya giren Draco soran gözlerle Rexpart ve Luciusa bakarken homurdandı.
"Başka bir yer bulamadınız mı Salazar aşkına? Böyle pis bi yer görmedim burada nasıl kalacağımızı biriniz söylesin."
"Sus Draco. Şu an elimizdeki en iyi yer burası. Diğer evlerimizin hepsini bakanlık biliyor. Şimdi biraz beni örnek al. Bunu her ne kadar nasıl söyleyeceğimi bilmesem de Malfoyluğunu bir kenara bırakma vakti geldi. Şu an daha önemli görevlerimiz var ve sen bize bunların en önemlisi olabilecek bir görevde yardım edeceksin."
"Neymiş benim o çok önemli olabilecek görevim?"
Lucius ve Rexpart birbirlerine bakarak sırıttılar.
"Granger bulanığını bize getirmek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beklenmeyen #dramione
FantasyBeklemediği bir günde, beklemediği kişiden kalbindeki boşluğu dolduracağını bilmeden bir mektup alır Hermione Granger... Savaştan beş yıl sonrası. Ölümyiyenler yine boş durmuyorlar. Bu sefer Birçok şeyin peşindeler: Harry, Hermione ve bazı belgeler...