Lucius ve Rexpart cisimlenir cisimlenmez Hermione'nin asasını almış, onu pis küçük bir odada duvara bağlamışlardı.
Hermione bağırıyor, ne istediklerini soruyor ancak soruları cevapsız kalıyordu.
Rexpart en sonunda kızın çığlıklarına dayanamayarak dilkilit büyüsü yapmıştı.
Hermione hareket etmekten vazgeçmiş, yorgun düşerek bayılmıştı.
Lucius ve Rexpart başka bir odada bir kâğıdın üzerine eğilmiş, aralarında bir şeyler konuşuyorlardı.
Lucius Dracoya "şu bulanığı getir, gidiyoruz."dedi.
Draco Hermione'yi almak için odaya gittiğinde kızın baygın olduğunu gördü. Başına oturarak seslendi. Tam o sırada kızın bileğinden ince bir yol gibi akan kırmızılığı gördü. Hemen zincirleri sökerek kontrol etti.
Asası yanında yoktu çünkü geldiklerinde Draco'yu hermione'ye samimi davrandığını gören Lucius almıştı.
Draco sebepsiz bir şekilde kendinde onlara karşı çıkacak gücü bulamıyordu.
Ne zaman bir şeylerin ters gittiğini düşünse, bir konuda itiraz etmek istese hep tam tersi oluyor, kendisini Lucius ve Rexpart'ın kuklası olmuş bir şekilde buluyordu.
Tam yanındaki bir bez parçasıyla kızın bileklerindeki kanı silmişti ki Rexpart'ın sesini duydu. "Sana bulanığı kaldır getir dedik. Onunla eğlen değil."
Rexpart oda'nın içine girdi ve Hermione'nin uyanık olmadığını görünce "başında oturarak kaldıracağını düşünmüyorsun değil mi? Çekil şurdan ben şimdi onu kaldırmasını bilirim. Ya da çekilme sen bilirsin."diyerek asasını Hermione'ye doğrulttu ve kahkahayla "aqua erecto!"diye bağırdı.
Hermione'ye doğru giden kaynar su kütlesini gören Draco'nun içi yırtılıyordu ancak yine o hipnoz-kilitlenme karışımı histen dolayı hiçbir harekette bulunamıyordu.
Su kütlesinin üzerine boşalmasıyla acıyla fırlayan Hermione hala dilkilit büyüsünün etkisinde olduğu için sessizce kıvranıyordu.
Gidenin gelmediğini görüp sinirlenen Lucius da odaya geldiğinde derisi yanmış Hermione'yi görünce dehşete düştü ve hemen "ice bucks"diyerek kızın yanık derisinde buz kalıplarının dolaşmasını sağladı.
Daha sonra Rexpart'a dönerek "biraz daha sakin olmalısın, kız bize lazım unuttun mu?"diyerek serzenişte bulundu.
Rexpart elini boşver dercesine sallayarak "bize kanı lazım derisi değil."dedi.
Lucius "her neyse çok vakit kaybettik hemen çıkmalıyız."diyerek arkasını döndü ve at kuyruğu bağladığı saçlarını şöyle bir savurarak yürüdü.
Rexpart'da Draco'ya "kızı getir" diye tısladıktan sonra arkasından gitti.
Draco gözleri dehşetle bakan kızı kaldırdı.
Kız dirense de güçsüzleşmiş bedeni bu direncine yardımcı olmadı ve Draco'nun kollarında istemeye istemeye yol aldı.
*****
Hermione Draco ile ortadan kaybolduktan sonra düğün alanı iyice karışmıştı.
Ölümyiyenler her yeri ateşe vermiş, herkese duraksızca lanetler göndermişdi.
Neyse ki Harry'yi kaçırmaya çalışan ölümyiyen başarılı olamamış, arkasından yediği büyüyle olduğu yerde kalmıştı.
Harry kendini adamın elinden kurtararak kurtarıcısına bakmak için arkasına bile dönmeden ileride gözüne kestirdiği Lucius Rexpart ikilisine doğru koşuyordu.
Harry'nin ve diğer seherbazların ortalarına alarak kendilerine doğru koştuklarını görünce, kendilerine her türlü büyüden korunmalarını sağlayacak bir kalkan yaptılar ve "nasılsa kızı aldık, şu an o daha önemli." diyerek cisimlendiler.
Harry sinirle ellerini saçlarından geçirdi ve yaralanmış birisi var mı diye etrafına baktığı sırada ileride birçok kişinin birinin etrafında toplandığını gördü ve endişeyle oraya koştu.
Önündeki birkaç kişiyi iterek kenara çekti ve yerde baygın yatan, beyaz kıyafetinde saçlarının renginde lekeler olan Ginny'yi buldu.
Luna başına oturmuş, asasını üzerinde gezdirerek bir şeyler mırıldanıyordu.
Harry gördüğü manzarayla çıldırmış gibi Ginny'nin başına oturup onu kontrol etmeye başladı. Daha sonra hastaneye gitmeliyiz diyerek tam kucağına almak için hamle etmişti ki, Luna onu durdurarak "bir sectumsempra'nın hedefi oldu. Ben yarasını kapattım ama çok nazik davranmamız lazım. Onu çok hafif taşımalısın."dedi.
Duyduğu büyü ismiyle yüz rengi atan Harry bu sefer Ginny'yi daha nazikçe kaldırdı ve yakınlarıyla birlikte onlar hastaneye giderken; bakanlıktan gelen seherbazlarda ortamı eski haline çevirmek ve ölümyiyenlerin bırakmış olabileceği ipuçlarını toplayabilmek için düğün alanında kaldı.
***
Ertesi gün Ginny tedavi edilmiş, odasında dinleniyordu.
Arkadaşları hiç yalnız bırakmamıştı.
Harry uykusuz bir gün geçirdiği için Luna'dan Ginny'nin yanında kalmasını rica etmiş ve uykusunu açmak için kahve almaya gitmişti.
Kahvesini almış dönerken hastanenin güvenliği hızla kendisine yaklaşarak: "bay Potter, bu mektubu size sihir bakanı gönderdi."diyerek eline bakanlık mühürlü bir zarf tutuşturdu.
Harry hemen en yakında bulduğu bir masaya kahvesini bırakarak zarfı yırttı.
-
Bay Potter, öncelikle düğününüzde yaşamış olduğunuz saldırıdan dolayı çok üzgün olduğumu ve eşinizin bir an önce iyileşmesini umduğumu belirtmek isterim.
Mektubumun sebebine gelecek olursak: danışmanım bayan Hermione Grangere ulaşamıyorum.
Bütün yollardan ulaşmayı denedim ancak sonuç alamadım ve en yakın arkadaşı olduğunuzu bildiğimden size sormak istedim.
Acaba kendisi şu an hastanedeyse onu acil beklediğimi iletir misiniz?
Teşekkürler.
-
Harry sinirle elini alnına vurdu.
Hermione'nin yokluğunu o karmaşadan farketmemişti. Ancak şimdi aklına dank etmişti.
Ne tesadüf ki Draco'da ortalarda yoktu.
Ve Harry son zamanlarda ona hiç güvenmiyordu.
Hızla diğerlerine haber vermek için koştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beklenmeyen #dramione
FantastikBeklemediği bir günde, beklemediği kişiden kalbindeki boşluğu dolduracağını bilmeden bir mektup alır Hermione Granger... Savaştan beş yıl sonrası. Ölümyiyenler yine boş durmuyorlar. Bu sefer Birçok şeyin peşindeler: Harry, Hermione ve bazı belgeler...