-
Jhin ve Shen'le birlikte Vastaya halkının evlerini gezerken, 9 kuyruklu hipnoz büyüsüne sahip Ahri, benden şüphelenip, korkmuş ve beni bayılmıştı. Jhin, Shene haber vermek için gittiğinde muhafızlar gelip beni tutuklamışlardı. Normal muhafizlarla tapınak muhafızları tartışmadığı için onları takip edip kodese düşmüş, 2 saattir boş boş oturuyordum."Buraya nasıl düştün!" diye tısladı Jhin kapımı açmaya çalışırken. Sevinçle ayağa kalkıp demirlere yapıştım.
"Beni kurtarmaya mı geldin?!"
Görünen tek gözünü büyütüp etrafa bakındı,
"ŞŞŞ! Kes sesini, sessiz ol!"Gülümseyip,
"Beni kurtarmaya geldin." diye fısıldadım."Çok istediğimden sanki."
"Niye o zaman babanın hayrına mı?"
"Sus da yürü." deyip kapıyı açtığında kapı tıkırdadı.
"Kim var orda?"
" Hah. O kadar sesi duymayıp, bunu duydu bu da cidden."
"Koş " deyip kolundan çekiştirdim ama elimden kurtuldu.
"Koşmam ben, prensiplerime aykırı."
"Ne?! Yakalanacağız!""Tamam, ama azıcık koşarım." deyip bir eli silahında ağır ağır koşmaya başladığında ona gülüp göz devirdim.
Beni kurtarmaya gelmişti ama kendisi yakalanacaktı.
Arkadan silah sesleri gelince eğilip yuvarlandım ve duvardan atladım. Duvarın dibine eğilip ona baktım. Hala ağır ağır koşuyor, bir de şiir okuyordu.
"Kir ve çamurdan yükseldim! Ben, bataklıkta açan bir çiçeğim! Ben, mükemmelliğin ta kendisiyim!"
"Sen hastasın." dedim. Yanıma gelip o da eğildi.
"Sen konuşma." diye tısladı " 5 dakika yanındam ayrıldım, kodese tıkılmışsın? Nasıl ninjasın sen?"
"Ne bileyim ben, o dokuz kuyruklu Ahri öpücük attı sonrası yok."
"Ahri korkup seni hipnoz ettiğini söyledi. Sonra muhafızlar gelip seni götürmüş."
"Ah evet... Ben tapınak muhafızıyım. Sıradan muhafızlarla tartışmam o yüzden itiraz etmeden geldim."
"Az önce ordan kaçtın."
"Bunlar muhafız değil Jhin, ay sonu için adam kaçıran herifler."
"Ne?"
"Onları konuşurken duydum, insan avı diye bir şeyden bahsediyorlar. Zenginlerin oynadığı bir oyun, Vastayalılarla boşa vakit harcadık. 4 yılda bir insanları zevkleri için öldürüp çöpe atıyorlar."
"Yani, insanları.. avlıyorlar mı? Zevk için?"
"Hepsini yapan Draven. Noxus köpekleri. Önce onları toplayıp çıkıştaki Draven'ın mülkü olan ormana götürüyorlar ve orada teker teker avlıyorlar."
"Şerefsiz Draven."
"Efendim canım bana mı seslendin?"
Gözlerimi büyüttüm.
-
"Hep senin yüzünden yakalandık!"
"Ne? Benim yüzümden mi? Ne? En başta yakalanan ben miyim? Ben miyim en başta yakalanan?"
"Adama küfür etmeseydin gelmezdi belki!"
"Küfür mü ettik? Şerefsiz Draven dedik."
"Efendim canım?"
"Kes bi ya kes, muhabbet ediyoruz seninle ilgisi yok."
"Ya kes demesene adama. Silahımız yok bişeyimiz yok. Öldürecek bizi, gebertecek."
"Kimi öldürüyor ya o? Ben kimim haberin var mı senin ha? Tha."
"Kimsin?" dedi Draven ağzını yaya yaya. Jhin ona baktı,
"Görürsün." deyip kafasını hızla ileri geri salladı.Kapı açıldığında içeriye 5 kişi daha girdi. En son Akali girip bana baktı,
"Hay skym, bi bu eksikti zaten." diye tısladığımda göz devirip benden uzağa oturdu."Tapınak muhafızı bile yakalandıysa siki tuttuk." diyerek de Wuju ustası, Yi içeri girdi.
"Efendim canım?" diyerek Draven bize dönünce oflayıp göz devirdim.
"Küfür etmeyin usta bey, üstüne alınıyor bu herif."
Yi duraksayıp söylediklerimi ölçtü,
"Neden?"
"Bilmem anlamadım manyak mıdır nedir, usta bey sizi nasıl yakalamayı başardılar?"
"Beni-" diye konuşacakken,
"O arkadan vuran kimdi bana?" diye tısladı Jhin birden sürücü koltuğuna dönüp, "Kimdi o bana arkadan vuran?"
"Bendim." dedi Dravenın yardakçısı. Jhin başını hızlıca ileri geri sallarken,
"Göstericem ben sana nasıl vuruluyor, nasıl vuruluyormuş göreceksin sen." dedi. Adam gülüp aramızdaki kapıyı kapattı.
"Napacağız?" dedi Yi.
"Önce bi arabadan inelim. Bakın bu Draven denen piç," diye başlayıp bizi nereye götürüp ne yapacaklarını anlattım. Herkes telaştan ölecekken ağız şapırdatma sesi gelince hepimiz oraya baktık. Akali denen jelibon yiyordu, aynı şokla Jhine baktığım da, o da bana baktı.
"Öldüreyim mi?" dediğinde ona göz devirdim.
"Masken ne kadar pejmürde" dedi Akali sırıtarak.
"B-Bana mı dedin?" diye kekeledi Jhin.
"Evet o şal da neyin nesi? Ahaha, Rahmetli annemde de aynısından vardı. Sofra bezi olarak kullanıyorduk."
Jhin gözünü büyütmüş bana döndü,
"B-Bana mı diyormuş? Bana mı?"
"Yok canım, az bi sakin ol. Ahaha bayan Akali, lütfen böyle bir durumda bu şekilde konuşmayalım." deyip gülümsediğimde bana baktı.
"Senin eşarbın nerede?"
"SENİN O AĞZINA YÜZÜNE SIÇARIM!" diye atılacakken Jhin beni tuttu.
"Az bi dur sakin ol Kais, böyle bir durumda sinirlenemeyiz" deyip geri oturttu.
"Ahaha ikiniz de birbirinizden moronsunuz."
Jhin, kıkırdayıp bana baktı.
"Nolur öldüreyim."
Ben de gülümsedim, "Olur." dediğimde kalkıyordu ki elini tutup oturttum.
"Dur dur yanlışlıkla kaçtı ağzımdam. Biz adam öldürmüyoruz." dedim Akaliyi iğneleyerek.
"Ben muhafız değilim." dedi Jhin dişlerinin arasından. Bıraksam sarılacaktı boğazına.
"Yanında muhafız var ama değil mi?"
"Tha!" diye tısladı Akali.
"Ne tha yapıyorsun? Hiç bir zaman muhafız olamayacaksın ağla, kudur."
"Bu ne sinir ya Kais? Seni ilk defa böyle görüyorum." dedi usta Yi.
Jhin ona baktı.
"Sen konuşma lan. Sana gıcık oluyorum."
"Ne yaptım ki ben?"
"Doğdun."
"nE?"
At arabası durunca hepimiz sustuk. Kapıyı açtılar.
"Kaçmak için 10 saniyeniz var, 5 dakika sonra peşinize düşeceğiz."
"Blöf yapıyor blöf." dedim. 10dan geriye saymaya başlayıp diğer arabayla gelen adamın birinin kafasına baltasını geçirdiğinde gözlerimi büyüttüm.
"YAPMIYOR, BLÖF YAPMIYOR DAĞILALIM!"