Bayram yaklaşıyordu ve bizde Yusuf'la, 5 yaşındaki dayımın kızı Hicran'la oynuyorduk.
Birşey yaşanmamışçasına, belkide unutmak için..
Babamı özlüyormuydum?
Eski günleri evet ama artık hayatımda olmasının bi gereği yoktu. Ondan nefret ediyordum, gözümde eşsiz bir kahramanken şimdiyse lağam çukurundaydı.***
Bayramın gelmesiyle birlikte evin daha kalabalık olması beni huzursuz etmişti. Herkes bana acıyormuş gibi bakıyordu ve ben bundan çok sıkılmış bunalmıştım.
Birşey demiyordum ama artık canıma tak etmişti ve yatak odasında bi köşeye geçip dizlerimi kendime çekip herkesten uzaklaşmak istiyordum ve ağlamaya başlamıştım.
Neden bunları yaşıyorduk biz?
"Allahım, ben sana ne yaptım ki, günahmı işlemiştim böyle kötü şeyler yaşıyordum?"Ağlamaya devam ederken kapı açılmıştı oturduğum köşeye daha çok sinerken, annemi görmüştüm. Yanıma gelip neden ağladığımı sordu, bense boynuna kocaman sarılmayı tercih etmiştim.
Beni geriye çekip tekrar neden ağladığımı sorduğunda "anne biz ne yapıcaz, nerde yaşayacağız, nerde okula gidicez?" Demiştim. Beni kollarının altına çekip yanağımı öpmüştü ve "Ankara'ya gidicez kızım, orda yaşayacağız sizi orda okulada yazdırıcam. Ben bayramdan sonra Kezban halamın kızı Fatoş ablanla beraber gidicem oralardan bi ev bulup eşyalarımızı ayarlamaya çalışıcam herşeyi ayarladıktan sonra dayın sizi yanıma getircek. Sizde yengene anneannene yük olmayın yaramazlık yapmayın tamam mı bitanem? Şimdi ağlama benim güzel kızım, sadece sen ben ve Yusuf olucaz, mutlu olucaz."
Annemin bu dediklerinden sonra gözyaşlarım kurumuştu ve yüzüme gülümsememi yerleştirmiştim.
Artık mutlu olucaktık..
***
Annem kuzeni Fatoş ablayla Ankara'ya gidiyordu ve bense şuan ona kocaman sarılıyodum. Arabaya binip arabanın gidişini izlerken içimden tekrar geçirmiştim mutlu olucaktık.
•••
Annem gittikden sonra yengem veya dayımdan telefonla konuşuyoduk. Herşeyin bitip geçeceği umuduyla annemden gelicek o yanına çağırıcağı haberini almayı bekliyordum.
Arada tarlaya, pikniğe gidiyorduk, öyle böyle zaman geçerken okulların açılmasına 1 hafta kalmıştı ve annemden o haber gelmişti.
Yengeminde yardımıyla hazırlanıp dayımın arabasına binerken heycanlanmıştım yeni hayat, yeni ev, yeni okul. Alışırdık heralde değilmi, kendimi bildim bileli İstanbul'daki mahallemizdeydik. Hiçte taşınmamıştık bu ilkti uyum sağlayabilirdik heralde.
Yolculuk boyunca camdan dışarıyı seyrederek gelmiştim. Araba durduğunda hemen inip annemi görmek istiyordum. Hemen inip binadan çıkan annemi görünce koşarak gidip sarılmıştım. Çok özlemiştim onu kocamanda öpmüştüm.
Hep beraber içeri geçtiğimizde annem ilk olarak Yusuf'la benim odamı göstermişti çalışma masasını görünce sevinmiştim üstünde ödevlerimi yapıcağımı, resimler çizdiğimi hayal ettim. Diğer odalarada baktıkdan sonra salona geçip oturduğumuzda dayım bi çay içip gitmişti.
İçim içime sığmıyordu annem işinide bulmuş okula kaydımızıda yaptırmıştı. Birkaç gün sonra okula başlıyacaktık. Dışalamcakmıydım acaba, anlaşabileceğim 1-2 kişi olsada olurdu. Aklıma birden öğretmenin annemin ve babamın ne iş yaptığını sorarsa babamı nasıl diyeceğim gelmişti.
Tır şoförü desemde bize bir faydası yoktuki. Ayrılar desem, diyebilcekmiydim. Nedenini sormazlardı umarım.
***
Sabah annemin kaldırmasıyla uyanırken okula gidiceğimi hatırlamamla yatakdan fırlamıştım. Elimi yüzümü yıkayıp okul üniformalarımızı giydikten sonra annemin hazırladığı kahvaltıyıda yaptıkdan sonra Yusuf'la birlikte evden çıkmıştık. Annemin işe gitmesi gerekiyordu.
Okula geldiğimizde sınıflarımızı öğrenmek için müdür yardımcısının yanına gitmiştik. Ben 6/C deyken, Yusuf ise 4/C ydi. Önce Yusuf'un sınıfını bulup oturtduktan sonra kendi sınıfımı bulmaya koyulmuştum.
Nerdeyse bütün okulu gezmiştim ama bi türlü bulamıyordum yada ben kördüm birine sormayada çekiniyordum. Artık öğretmenler sınıflara girmeye başlıyordu. Telaşlanmaya başlamıştım öğretmen sınıftayken herkes sırasında otururken benim pat diye girmemle gözlerin üstümde olması beni çok geriyordu.
Evet çok güzel sınıfın kapısı karşımdayken içerden kalın olgun bir erkek sesi geliyordu. HARİKA
Cesaretimi toplayıp kapıyı çaldıktan sonra kapıyı aralarken çok utanmıştım hemde çok.Kafamı içeri uzatıp ne diceğimi bilemezken, karşımda duran 50 yaşlarında duran zayıf uzun boylu öğretmenim benden önce konuşmuştu. "Yeni gelen öğrenci sen olmalısın." Yavaşça içeri girerken olumlu anlamda başımı sallamıştım. "Erva'ydı değilmi?" Yine sessizce başımı sallamakla yetinmiştim.
Masasının önündeki sırayı gösterirken "Geç otur bakalım kızım." Dediğinde gösterdiği yere oturmuştum bütün gözleri üstümde hissediyordum ve acayip gerilmiştim. 1. Sınıfa başladığımda bile böyle olmamıştı. Tahtaya baktığımda öğretmenimin adını öğrenmiştim Bülent Otlu'ydu. Fen derslerimize o giricekti.
Bana hangi okuldan geldiğimi sormuştu, İstanbul'dan Hadımköy ilkokulundan dediğimde bikaç şaşırma sesi duymuştum. İçlerinden biri "İnsan neden İstanbuldan Ankara'ya gelirki." Dediğini duymuştum. Geliyordu insan işte ne zaman ne olucağı hiç belli olmuyordu.
Vee tamda evde düşündüğüm o soruyuda sormuştu "Annen ve baban ne iş yaparlar?" Yutkunuşumu duyarken ne dicem şimdi diye düşünüyordum ve "Babam yok." Diyebilmiştim, başım öne eğilirken ne hissettiğimi belkide anlamış olucakki lafı geçiştirip serbestsiniz demişti.
Birbirlerini tanıyanlar konuşmalarına dalarken omzumdan birisi dokunmuştu. Arkamı döndüğümde sarı saçlarının boya olduğu kilometrelerce öteden belli olan bi kızdı. Adının İrem olduğunu söylemişti ve oda bu sene yeni gelmişti. Anladığım kadarıylada çok sessiz bir tipe benziyordu.
Zil çalmıştı ve yanıma başka bir kız daha gelmişti ireme göre tam tersi esmerdi. Adının Zeynep olduğunu öğrendiğim kız fazla samimi davranıyordu. Biraz itici gelmişti açıkcası ama pekde üstünde durmamıştım.
Günüm sakin ve güzel geçmişti İrem'le yakın olurken yan yana da oturmuştuk. Bakıldığında iyide anlaşmıştık.
Bu günüde atlattığıma göre artık sakin, mutlu, huzurlu ve sıradan yeni hayatımıza başlamıştık değilmi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÂRUMAR
Non-FictionBaba ne kadar sağlamsa kızı o kadar dik durur, Baba ne kadar gülerse kızı o kadar hayat saçar. Baba ne kadar sağlamsa kızı o kadar dik durur, Ve baba ne kadar hayattaysa kızı o kadar yaşar...