Nefes nefese kalmıştım fakat gelmem uzun sürmemişti. Başımı kaldırıp baktım eve. Issız bir yerdeydi. Ev iki katlıydı. Etrafta pek ev de yoktu. Kapıya doğru yürümeye başladım. Bu cesaretim nerden geliyordu bilmiyorum. Kapıya iyice yanaşıp dinlemeye başladım. Erkek sesi geliyordu. Bağırıp çağıran. Korkmuştum. Geri dönmeyi bile düşündüm ama yapamazdım. O kızın tüm ümidi bendim. Hayal kırıklığına uğratamazdım. Kararlı adımlarla ilerliyordum. Bütün vücudum titremeye başlamıştı. Tam kapıyı çalacakken kapının aralık olduğunu fark ettim. Ses çıkarmadan içeri girdim. Aylin koltukta kucağında kardeşi ile oturmuş kanayan burnuna aldırmadan babasına yalvarıyordu. Babasının elinde ki silahı görünce korkuyla irkildim. İçimden bir ses bu evden çıkıp gitmemi söylüyordu. Diğer ses ise o kızı kurtarmamı. İkinci sesimi dinleyecektim. Hızlı adımlar ile bulundukları yere doğru gittim.
- BIRAK KIZI!
Adam sinirle karışık şaşkınlıkla baktı bana. Korktuğumu belli etmemeye çalışıyordum. İrem görür görmez halsiz bir sesle "İrem"diye mırıldandı. Sesi çok güçsüz çıkıyordu. Adam hışımla dönüp " GİT BURADAN!" Diye bağırdı;
- Bırak kızı gideyim!
- Sana ne bizim aile meselelerimizden sen karışma!
Silahını bana doğrulttu. Korkuyla yerimden sıçradım.
- Polis çağırdım birazdan gelirler. Saçma bir hareket yapma!
Aslında polis çalışmamıştım. Kendim halledeceğimi düşünmüştüm.
Ben Aylin'i kurtarmak için bir hamle yaptığım sırada adam bir hışımla kolumdan tuttu. Avazım çıktığı kadar bağırıyordum. Aylinde beni bırakması için yalvarıyordu babasına. Ağlamamak için kendimi zor tutarken karanlık merdivenlerden indiğimizi fark ettim. Çok karanlıktı. Ben çığlıklar atarken adam beni bir sandalyeye oturttu gitmek için çırpınıyordum fakat çoktan ellerim ,ayaklarım ve ağzım bantlanmıştı. Çok korkuyordum. Nasıl çıkacaktım buradan?
Nasıl kurtulacaktım?
Ömer geldi aklıma gelip beni kurtarmasını hayal ettim. Daha sonra beni kollarına alıp sıkıca sarılmasını...
Ama bu tür şeyler ya kitaplarda ya da filmlerde olurdu. Öyle değil mi?
🍒🍒🍒
Aradan kaç saat geçti bilmiyorum. Uyumuşum. Kapının açıldığını duydum. Adama elinde tepsi işe önümde durmuş bana tepsiyi uzatıyordu. Yüzünde tek bir merhamet ifadesi yoktu. Zaten olsa beni bırakırdı.
Tepsiyi uzatmaya devam ederken konuştu;
- Seni düşündüğüm için değil, geberip başıma kalmaman için getirdim!
O an sinirle tepsiye tekme attım. Adamın yüzünde sinir yerini şoka bırakmıştı. Tekrardan sinirlenmesi an meselesiydi. Benden ne istiyordu? Ruh hastası filan mıydı bu adam.
Sinirle odadan çıkıp kapıyı kilitledi. Ağlamaya başladım. Sinirden ağlıyordum.
Ağlamam durduğumda derin bir uykuya daldım. Ne kadar huzursuz olsam da...