1

484 41 79
                                    

Not : Jellal'in gözleri manga da maviyken, anime de koyu yeşildir. Ben mangayı ele alarak gözlerini mavi yazıyorum, iyi okumalar!

"Bu...leş gibi kokuyor." Burnunu tutarak geri çekildiğinde ona gözlerimi devirdim." Az evvel bir Black Cannis öldürdün, çiçek değil. Nasıl kokmasını bekliyordun?"

Mavilerini mavilerime diktiğinde, büyük olanın ben olduğumu belli etmek istercesine (bir de boyum uzun o sebepten) onu yukardan baktım.

Gözlerini devirerek derin bir nefes verdi. Cebinden bir kibrit çıkartıp yaktı ve cadının ölü bedenine fırlattı.

"İşine geldiği zaman abilik yapmandan nefret ediyorum."

"İşime gelse de gelmese de, sen benim kardeşimsin. Ben de abin. Bu yüzden buna istersen oturup ağlatabilirsin, ancak benim daha iyi bir fikrim var. Neden bir hamburgerciye gidip hamburger yemiyoruz?"

"Aç değilim."

"Hadii!" Onu dürtüklemeye başladım.

"Kes şunu, Jellal kes şunu! Ya, ya Jellal!" Gülmeye başlamıştı." Tamam tamam, gidelim yeter!" Kahkaları arasından zor konuşmuştu.

Gülerek onu kolumun altına aldım.
"Sıradaki durak Salamander'in Yeri!"

"İsmi bu muymuş?"

"Evet, Magnolia'nın en sevilen ve en eski hamburgercisiymiş. Yöneticisi bir ejder adam!"

"Yemek yemeye gidiyoruz, değil mi?" Diye sorduğunda, hemen gardımı indirmek zorunda kalmıştım.

"Tamam evet, merakımda var tabi! Sonuçta ejder bir adamdan bahsediyoruz! İnsanlara zarar verebilir!"

"En eski hamburgercisi olduğuna göre kesinlikle insanlara zarar veriyorlardır, Aman Tanrım!"

Gözlerimi devirdim.
"Benimle dalga geçme bücür."

Hamburgercinin kapısını ittirip içeri girdiğimizde, sakura saçlı bir çocuk bizi karşılamıştı. Yaka kartında Natsu Dragneel yazıyordu.

Dragneel ailesini bilirdim, kızları çıtır olurdu ve evet onlardan biriyle yatmıştım. Ancak uzun zaman evvel bir katliamda ölmüşlerdi. Güvenilir bir aileydi. Babam onlardan biriyle arkadaştı.

"Merhaba, yardımcı olabilir miyim?"

"Jellal ve Juvia!"

Bize doğru gelen, babası gibi sakura saçlara sahip olan adama diktim gözümü.
"Ah siz beni tanımadınız tabi. George'un arkadaşıydım, Igneel."

"Hasiktir."

Juvia tuhaf tuhaf bana bakıyordu.
"Sen ve Natsu bebeklik arkadaşısınız. Igneel-san, babama yardım ederdi. Juvia buraya iyiki gelmişiz!"

"Öyle mi?" Natsu'ya bakıp elini uzattı." Memnun oldum."

"Ben de öyle." Natsu, Juvia'nın elini sıktı.

Igneel, dükkanı kapatıp kapıları kilitledi.

Jellal, Juvia ve Natsu'nun oturduğu yere geçip boş bir yere oturdu.

"Ee, Alaska'ya geldiğinize göre bir şeyin peşindesiniz?"

"Hayır, nereden telefon alırsak oraya gidiyoruz aslında." Dedi Juvia gülümseyerek.

"Bir nevi canavar işletmesi." Diyerek ona arka çıktım.

"Bu harika!" Dedi neşeyle Natsu, ancak ağzından ateş çıktığında Juvia yüzünü buruşturarak Natsu'ya baktı.

"Hey, lütfen! Ateşlerine dikkat et soba."

"Üzgünüm, heyecanlanınca tutamıyorum kendimi. Beni de aranıza alır mısınız?"

"Uh, eh, ha?"
İşte şoka giriyordu.

"Igneel-san'da izin verirse neden olmasın? Ekipte bir ejderin olması hepimize yarar."

"Ne gibi? Soğuk hava da yürürken bize soba olacağı için mi?" Başını iki yana salladı." Unut bunu."

"Hadi ama Juvia! Bak, çocukluktan gelen bir ilişkimiz varmış. Lütfen!"

"Ah..."

Israrlara dayanamayan küçük kardeşimin sonunu gülümseyerek izliyordum. Büyük konuşuyordu.
"Şey... o zaman..." ofladı." Bunu yapmandan nefret ediyorum." Diyerek başını masaya gömdü.

Natsu, ben ve Igneel-san onun bu haline gülmüştük.

İşte yenilmişti.

"Bir şartım var." Başını kaldırıp keskin gözlerle bana baktı, yenemeyeceğim tek bakışı buydu.

"Dinliyorum."

"Ejder Adam varsa, kilit kız da olacak."

"Juvia-"

"Lucy'de bu takımda olacak, konu kapandı."

Gözlerimi devirdim.
"İyi, tamam."

Gülümseyerek suyunu yudumladı.

"Baksana Natsu, daha önce avcılık yaptın mı?"

"Avcılıktan kastın koyun, inek, öküz, tavuk, geyikse elbette. Bu restoran nasıl geçiniyor sence?"

Juvia'nın içtiği su soluk borusuna kaçtığında Natsu onu kastetmediğimi anlamıştı.

"Ha...şeyi diyorsun..." başını kaşıdı." İki kez. Çocuklara saldırmaya çalışan Black Cannis vardı, üç tane. İkisini alt ettim ancak sonuncusu kaçtı."

"Onu biz bugün, buraya gelmeden hallettik."

"Öyle mi? Bu muhteşem."

"Söz veriyorum seni utandırmayacağım Juvia." Dediğinde Juvia utanarak başını çevirmişti.

Kardeşimin kızarması biraz canımı sıksa da, Juvia'nın şuana dek tek samimi olduğu erkeğin ben ve Lyon diye birisi olduğu aklıma gelince anlayış gösterdim.

"Ne zaman yola çıkıyoruz?" Diye sordu Natsu.

Ayağa kalktığımda, Natsu ve Juvia bana oturdukları yerden bakmışlardı.
"Hemen şimdi."

"Havalı kalkış mı yapmaya çalıştın sen?" Dedikten sonra kahkaha atmıştı.

"Hayır..." dedim kızararak.

"Evet, yaptın!" Dedi karnını tutarak gülmeye devam etti.

"Kes şunu!"

Tanrım, iliklerime kadar utandım...

Avcı.||Jerza+Gruvia.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin