4

224 37 57
                                    

"Pekala, elimizde neler var bir bakalım." Dedikten sonra bıkkınlıkla nefesimi vererek takıma dönmüştüm.
"Ejder oğlan-"

"Ejder adamı tercih ederim." Dedikten sonra bana öpücük atmıştı, bu da yanaklarımın kızarmasını sağlayarak başımı hemen çevirmemi kaynaklamıştı.

"Tanrı'nın cezası bir ağabey-"

"Ben de seni seviyorum, sevgili kardeşim."

"Bir tilki-"

"Çöl kurdu..." diyerek beni düzeltti Meredy.

"Ah...tabi." Gülümsedim, kızı sevmiştim o yüzden ona huysuzluk yapmayı düşünmüyordum.
"Bir çöl kurdu, üstelik melez!"

Sonra nefesimi bıkkınlıkla verip gözlerimi Jellal'e diktim.
"Bir de kızıl cadı çıktı başımıza, öyle mi yani?"

"Öyle gözüküyor."

"Nasıl oluyor da iki insan olarak çıktığımız yolda doğaüstü yaratıklarla bir ekip oluşturuyoruz? Üstelik amacımız onları öldürmekken, sen Alınma Meredy'ciğim."

"Alınmam." Dedikten sonra gülümsedi.

"Ben de alınmadım pek." Diyen Natsu'ya hızla dönmüştüm.

"Aslında sen alınabilirdin."

Omuz silkti.
"Alınmamayı tercih ettim."

Pekala Juvia, sakinleş...

"Kızıl Cadı'yı nasıl bulacağız o hâlde?!"
Hiç sakin kalamayacaktım, öyle değil mi?

"Bizim bulmamıza gerek yok." Diyen Meredy, başını karşıya çevirmişti. Karşıdan uzun, düz, kırmızı saçlarını savura savura gelen bir kadın gördüğümüzde ben de dahil hepimiz ona hayranlıkla bakıyorduk.

Bu ne güzellik yarabbi?

"...çünkü o bizi buldu."

Diğerleri olayın etkisinden çıkamamışken, ki özellikle Jellal baya etkisinde olsa gerekti. Çünkü dokunsam, 'evet kızıl cadıyla yatarım' gibi bir tepki verecek gibi duruyordu.
Ve ben bunu asla ama asla onaylamıyordum. Doğaüstü varlıklar bize yasaktı.

Nesillerin avcısıydık ve bunu bozamazdık.

"Benim sınırlarımdasınız." Gözlerini gözlerime diktiğinde otoriter duruşumu bozmadan başımı dikleştirdim ve göz temasını devam ettirdim.
"Aslında sen bu insanların toprağındasın."

"Canına mı susadın, avcı?"

"O salaktır biraz, kusuruna bakma." Diyen sevgili(!) abim beni arkasına alarak kızıl cadının önüne geçti.
"Ben Jellal Fernandes, sakura saçlı olan Ejder İnsan Natsu Dragneel, yanındaki pembe Meredy, bu da... sen ne boş bir insansın ya?" Diyerek bana baktı.

Gözlerimi devirerek onu itekledim.

"Onun kim olduğunu biliyorum, Juvia Fernandes."

"Ünüm oldukça yayılmış olmalı." Sesimdeki ciddiyeti bozmuyordum.

"Elbette. En güçlü kadın avcısın, seni tanımayan yok."

Eh, gururum okşanmıştı.

"Ama benimle boy ölçüşemezsin."

Kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Tarihin en güçlü doğaüstü varlığına baş kaldıracak kadar enayi de değilim, savaşa gelmedim."

"Biliyorum. O yüzden şuan yaşıyorsun."

Normalde bunu diyen bir insan benim için E G O İ S T'in önde gideniydi. Ancak bu kadının bunu söylemesi... sanki birazdan şey diyecek gibiydim;' Haklısın, üzgünüm ben sustum.'

Ama gurur var işte, yediremem.

"Kendine olan güven gösterin bittiyse cevabını merak ettiğim sorularım var."

"Dinliyorum." Boyunun benden uzun olması bana dezavantaj sağlıyordu tabi, başımı kaldırarak ona bakıyordum.

"İnsanları öldürmendeki temel sebep ne? Sen bir cadısın, üstelik kızıl cadı! Ne kadar güçlü ve yenilmez olduğunu benim anlatmama gerek yoktur herhalde?"

Elini omzuma koyup gülümsediğinde, şuana kadar öldürmeye geldiğim tüm varlıkların bana samimi davranmasının sebebini merak ediyordum.

Cidden... temel sebebi neydi bunun?

"Ben öldürmüyorum. Ben sadece cesetleri toplamaya çalışıyorum, o kadar."

"Çöl kurtları öldürmüyorsa, sen öldürmüyorsan...kim öldürüyor?" Demişti Natsu.

"Bu kez Juvia yerine Natsu'ya ben katılacağım." Diyerek elini kaldırmıştı Jellal.

Beni kolunun altına alan kızıl cadıya iyice şaşkınlıkla bakıyordum, öldüreceksen direk söyle be kadın?!

"Ruh emici."

"Ruh mu emici?" Diye sormuştu Meredy." Onlar burada uzun zamanlardır görünmedi."

"Siz onu göremezsiniz. Bizzat koruyucu büyüsünü ben yapmıştım, şimdi ise yola sokmaya çabalıyorum ama anlamıyor salak herif."

"Yani erkek?" Diye sormuştu Jellal.

"Evet."

"Bize adını söyle." Demişti Natsu.

"Söylerim." Bana bakıp gülümsemişti tekrar." Ancak sana onu gösteririm."

"Ne?" Kaşlarımı çatmıştım.

"O şuan burada. Seni, bizi izliyor. Seni tanımak istediğini söylüyor."

"Dalga geçiyor olmalısın?" Demiştim şaşkınlıkla.

"Kesinlikle reddedildi." Dedi Jellal kolumdan tutup beni çekmeye çalışırken, ancak sanki ayaklarım yapışıp kalmış gibiydi. Adım atamıyordum.
"Çek lanet büyünü kardeşimin üzerinden."

"Kardeşinin hiç bir zarar görmeyeceğinin yeminini verebilirim sana." Çarpık bir gülümseme yerleşti dudaklarına." Bana güvenebilirsin."

"Neden sana güvenelim ki?" Demişti Natsu kaşlarını çatarak.

"Güvenmekten başka çareniz yokta ondan."

"Oldukça mantıklı." Demişti Meredy irkilerek.

"İsmin ne kızıl cadı?" Diye sordu abim.

"Erza. Erza Scarlet."

"Ve ruh emicinin ismi ise...?" Diyebilmiştim ona bakarak.

Tekrar başını bana çevirip samimi bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.
"Kendisine sormak istersin belki."

Bir ânda görüşüm bulanıklaşıp, gözlerim kararmaya başlayınca diğerlerinin ismimi seslenişini duyuyordum.

Ancak bir şey daha duymuştum.

"İsmi...Gray Fullbuster."

Avcı.||Jerza+Gruvia.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin