1.5

1.2K 114 18
                                    

İrademi geri getirirken gözümden durmak bilmeden akan yaşlarla jungkooku göğsünden ittirdim. Havada kalan eliyle bana şaşkınca bakarken bir şey demesine fırsat vermeden koşar adımlarla yanından ayrıldım.

Sokağın köşesine döndüğümde biraz ilerleyip kendimi duvarın dibine bıraktım. Alnımı dizlerime yaslayıp ellerimle yüzümü kapatırken kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.

Dakikalarca oturduğum yerken kalkmadan ağlıyordum. Telefonuma gelen bildirim ekranı aydınlatırken gözlerimi telefona çevirdim. Jennie arıyordu.
Bakışlarımı saate yönelttim.

12.20am

Çoktan gece yarısını geçmişti ve ben yurda dönmemiştim. Dışarı çıktığımı gören Jennie muhtemelen beni bekliyordu.

Oturduğum yerden ayaklanıp gözlerimi sildikten sonra montumun şapkasını kafama geçirip yurdun giriş kapısına ilerledim. Soğuk havaya alışan vücudum soğuğu artık hissetmezken kıpkırmızı olduğuma emindim.

Zaten beyaz tenim nedeniyle çabuk kızarıyordum ve ağlamak yüzümü iyice kızartmıştı fakat havanın soğukluğunu bahane edebilirdim.

Hızlı adımlarla güvenlikten geçip yurda girdikten sonra asansörle kendi katımıza çıktım.

Anahtarı kapı deliğime yerleştirmem ve kapının açılması bir olurken karşımda kızgın gözlerle bana bakan Jennieyi beklemiyordum. Kapıyı ben açmadan açmıştı. Beni beklemiş miydi sahiden?

"Neredesin sen Chae?"

Jennie fısıldayarak konuşurken içeri girip kapıyı arkamdan kapattım.

"Kıpkırmızı olmuşsun, ağladın mı sen?"

Eliyle çenemden kaldırırken gözlerime baktı.

"Gözlerin kan çanağı olmuş. Tanrım. Ağlamışsın sen Rosie."

Kafamı iki yana sallarken kekelemeye engel olamadım.
"A-ağlamadım."

Ağzımdan bir hıçkırık kaçarken gözlerim tekrar dolmuştu. Midemin bulantısı bir anda baş gösterirken boğazımdan yükselen sıvıyla jennienin yanından hızla geçip lavaboya koştum.

Klozete eğdiğim başımla saçlarım değmesin diye uğraşırken Jennie arkamdan gelip saçlarımı tuttu. Bir eliyle sırtımı okşarken içimde ne var ne yok çıkarttım.

"Kim seni hasta edecek kadar üzdü Chaeng?"

Kafamı kaldırıp dolu gözlerle Jennieye bakarken o da benden farksız değildi.

Kalkıp sifona bastıktan sonra elimi yüzümü lavaboda yıkadım ve kuruladım.

Jennie arkamdan gelip odamıza girdiğinde kendi yatağıma oturdum.

Jenniede gelip yanıma kurulurken yorganımı kaldırıp kucağıma çektim.

"Anlatmak ister misin?"

Gözlerimi ona çevirirken başımı salladım.

"Özür dilerim Jen."dedim tekrar akan yaşlarla."Sizden hiç saklamamalıydım."

Jennie kolumu sıvazlarken gülümsedi."Önemli değil Chaeng."

Gözyaşlarımı sildikten sonra derin bir nefes aldım.

"İdol olmadan önce..."diye başladım bakışlarımı Jennieye çevirirken."Biriyle geçmişim vardı."

Jennie gülümserken kolumu okşamaya devam etti."Bu çok güzel bir şey Rosie."

Başımı iki yana salladım."Eğer o da idolse değil unnie."

Jennienin ağzı ve gözleri şaşkınlıkla açılırken istemsizce güldüm bu haline.

Promise Me ❧ RosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin