(Bu partı Özgürlüğe Aşık Gökyüzü okuyucuları isterlerse geçebilir, bu kitapta da bulunması gerektiği için atmak zorundaydım.)
***
20.01.1991
"Şu piçi götür gözümün önünden, Mahinur. Hiç susmuyor," diye bağırdı Cemal Ağa. Sobanın dibinde kundağa sarılmış birkaç aylık bebek, durmadan ağlıyordu. Annesi Mahinur içeriden koşarak geldi, üstü başı toz içindeydi ama bebeği aldı kucağına.
"Temizlik yapıyorum, baba. Nasıl ilgileneyim?" dediğinde Cemal elindeki çay bardağını genç kadının ayağının dibine doğru fırlattı. Parçalanan bardağın camları kadının bacaklarını kesmişti ama ağzını açıp bir şey diyemedi.
"Hasibe ablaya bırakayım o zaman," diyerek kucağında bebeğiyle evden koşarcasına çıktı.
Artık dayanamıyordu, bir yıldır çektiği işkence yetmişti canına. Gözlerinden akan yaşlarla köyün diğer ucundaki komşusunun evinin yolunu tuttu, koskoca köyde ağa kızı olmasına rağmen ona iyi davranan tek kişi Hasibe'ydi.
Çünkü dedikodusu çıkmıştı köyde, herkes aylardır onun hakkında gözünün içine baka baka kötü konuşuyordu.
Tüm bunların tek suçlusu kucağındaki bebeğiydi, onun gözünde öyleydi.
"Hep senin yüzünden çocuk, hep senin yüzünden." diye mırıldandı. Bebeğine isim bile koymamıştı, hep küfrediliyordu.
Yaşayanlara isim verilirdi, o bebek yaşamayacaktı zaten.
"Mahi," diye bir ses duyduğunda adımları duraksadı. Terk edilmiş gecekondudan geliyordu tanıdık ses, adımları oraya döndü. Etrafına bakınıp evin içine girdiğinde önce dudakları kapanmış, ardından da içeri çekilmişti.
"Sakin ol, açıyorum ağzını." dedi genç adam. Elini kızın dudaklarından çektiğinde Mahinur'un gözyaşları bu sefer mutluluktan akmaya başladı, son zamanlarda ilk defa mutlu olmuştu.
"Geldin," dedi sadece. "Geldim," diye karşılık verdi genç adam. Yirminci yaşı bitmek üzereydi, askerlik yaşı gelmişti ama onun askerlikle işi yoktu.
"Beni bu bebeyle bırakıp gittin, bir daha gelmeyeceksin sandım." dediğinde genç adam Mahinur'un gözyaşlarını sildi. Küçük bebek annesi onu kucağına aldığında susmuş, onun sıcaklığında uyuyakalmıştı.
"Bebek mi? Benim bebeğim mi?" diye sorduğunda Mahinur ona kaşlarını çatarak karşılık verdi.
"Tabii senin bebeğin, ben senden başkasına yar olur muyum?" deyince gülümsedi genç adam. Mahinur'un kucağındaki bebeğin battaniyesini çekti geriye, bebeğinin yüzünü açtı.
"Kız, değil mi?" diye sorunca Mahinur duruşunu dikleştirdi. "Hayır, erkek." dediğinde genç adamın gülümsemesi soldu ve elini kendine çekti.
"Adını ne koydun?" dedikten sonra gecekondunun eskimiş duvarına yaslandı.
"Bir adı yoktur," dedi yarı şiveyle. Genç adamın kaşları çatıldı fakat daha sonrasında anlamıştı, köylülerin nasıl davrandığını kestirebiliyordu.
"Kaçır bizi buradan, ne olursun. Seninle gelelim," diye sevdiği adamın dibine girdi. "Olmaz, benim yaşadığım yer size uygun değil." dedi genç adam oldukça ciddi bir şekilde.
"Burada daha fazla ersiz yaşayamam, yaşatmazlar beni." derken gözleri tekrar dolmuştu. Genç adam durup düşündü, yapacak tek bir şeyi vardı.
"Yaşama sen de o zaman, Mahi." dedi acımasızca. Mahinur'un kaşları çatıldı, böyle bir tepkiyi beklemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vazgeçişlerin görünmeyen izleri
Teen Fiction"Yıllarca sevdiğin biri kalbinin üstünde sızı olduysa ve o kalbi eskisinden de hızlandıran biri varsa, o sevdiğini sandığın kişi senin asıl sevdan değildir. Çünkü sevgi elbet bir gün bitebilir ama sevda kalbin atış sebebidir," dedi dizlerini kırıp B...