.
.
.
.6 gün sonra...
"Neden yemiyorsun?"
Dörtlü masada sessizce yemek yiyordu ama Louis'ı saymasak da olur. Çünkü o sadece bakıyor ve bakıyor sonra da önündeki eti didik didik ediyordu.
Harry de bunu fark ederek sormuştu ya zaten. Kocası fazla zayıflamıştı. Üstelik bu zayıflık bedeniyle sınırlı değildi. Ruhunun da zayıf düştüğü gerçeği soluk mavilerden anlaşılıyordu.
Binlerce kırık mavi buz parçalarını andırıyordu sanki o eskilerin heybetli denizleri. Bakanın bile canı yanıyor olsa da Harry ona çabaladığını belli edebilmek için bakıyordu işte.
Ne kadar canı yansa da o kadar çabuk eski hallerine dönemezlerdi. Yapabilecek bir şey yoktu. Louis sanki bunu yeşillerden okuyabiliyormuş gibi mavilerine hüzün perdesini hızla çekti.
"Aç değilim."
Aç olmaması imkansızdı çünkü günlerdir sigara ve suyla yaşadığını herkes biliyordu. En çokta Harry, çünkü her ne kadar ayrı olsalarda o Louis'e aşıktı iyi olduğunu bilmeye ihtiyacı vardı. Güldüğünü görmeye, sağlıklı olduğunu bilmeye her türlü iyi şeye dahil olmasına ihtiyacı vardı.
Ne yazık ki Harry ne zaman baksa Louis iyi değildi. Üstelik bunda onun payının da olması Harry'i üzüyordu. Kendisi de iyi değildi ama Louis'in tek derdi o değildi ve mavilerin eşine çok ihtiyacı vardı.
Ne yazık ki Harry orada olamıyordu.
Böylece karşısında oturan eşinin ondan aslında kilometrelerce uzak olması ile Louis çok daha kötü bir hale geliyordu.
Son bir iki ayda fazlasıyla zayıflamıştı. Öğün atlaması yüzünden yemek yediğinde düzenli bir saati olmuyordu. Böylece bünye olarak iyice zayıf düşmesi kaçınılmaz olmuştu. Şimdiyse asla ama asla et yiyecek durumda değildi.
"Bak bakalım alnımda enayi mi yazıyor?"
Harry bu durumdan fazlasıyla şikayetçi miydi? Kesinlikle. Yemek yemezse daha da kötü olacaktı ne vardı yese.
İkili bir süre inatla birbirine baktı. Harry gözleriyle mavi denizlere fırtına gibi esse de, Louis sadece dalgalanıyordu. Ona göre Harry hafif bir meltemden başka bir şey değildi.
İkilinin bakışlarını dikkatle izleyen Nıall onların yemek için bakışmadığını fark ederek oturduğu yerde sindi. Bu kesinlikle inanılmaz bir şeydi! Dışarıdan nasıl göründüklerini biliyor muydu bunlar!?
Sanki iki beden arasında binlerce voltluk bir enerji olmasına rağmen gözleriyle birbirlerini uzak tutabilecek zıt kutuplara sahiplerdi.
Nıall ikilisinin hep aşık gözleriyle o acayip elektriğe ayak uydurduklarını görmüştü. Bu karşı koyma işi garipti ilk kez fark ediyordu.
Louis ayrılmak istediğini söylediğinde Nıall orda değildi onlar baş başaydı. O günden sonra zaten hiç göz göze gelmedikleri için bu korkunç görüntüyü fark etmemişti.
O gün nasıldı kim bilir.
Aralarındaki güce ayak uyduran bir Harry, karşı koyan bir Louis...
Arkadaşının önce şaşkın sonra kızgın en sonunda kırgın bakan yeşillerini hayal etti.
Louis'e sinirliydi bu yüzden. Ama şuan ikisi de o çekime karşı çıktıkları için Harry'e de kızgındı.
İkisi de aptal!
Louis daha fazla dayanamayarak göz devirdi. Böylece Nıall da o korkunç sahneden kurulmuştu. Yine de Harry ısrarla bakıyordu, sanki "Ne yani bana katlanamıyor musun! Nasıl barışabiliriz bu halde! Daha sana yemek yediremiyorum!" demeye çalışıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Always On One Direction
Fanfiction"Merhaba " "Z-zayn ... Kalifornıya'dayım ve eskiden kim olduğumuz hakkında düşünüyorum" ◾◾◾◾◾ °Azcık angst °One Direction kardeşliği °Gerçek hayata yakın tahmin - Zaman 2016-2017-2018-2019 - (DÜZENLENEMİYOR VE BİTEMİYOR)