2

3.7K 435 433
                                    

sessizce yürüyorlardı. normalde okulun koridorlarında çok ses olurdu. kenma bunu dayanamazdı hatta. fakat şu an o seslerin olmasını istiyor sayılabilirdi. şu anki durumundan çok daha iyi olacağı kesindi.

maskeli adam, kenma'yı temizlikçi odasına soktu. geniş bir odaydı. temizlik malzemeleri vardı fakat çok yer kaplamıyordu. birkaç sandalye ve bardak vardı. temizlikçiler boş zamanlarında bu odayı sohbet etmek için kullanıyorlardı.

kenma usulca gösterilen sandalyeye oturdu. "seni bağlamıyorum, çok tepinecek biri değilsin." buna karşılık sadece kafasını salladı. korktuğundan mıydı yoksa umrunda olmamasından mı belli değildi.

adam maskesini çıkarıp boş sandalyelerin birine fırlattı. siyah, şekilli saçları bir gözünün önüne geliyordu. ufak gözleri ve çatılmış kaşları ona ayrı bir hava veriyordu. keskin yüz hatları kenma'nın dikkatini çekmişti. "bu maske çok terletiyor." diye mırıldandı.

adam silahı, silah için hazırlanmış olan ceplerinden birine koydu. bir başka cebinden elma çıkarıp kenma'ya uzattı. "yemek sırasındaydın, almamıştın. yer misin?" kenma elmaya, daha sonra da adama baktı. ardından elmayı aldı ve ısırdı. "teşekkürler."

"bir suikastçı tarafından verilen yiyeceği sorgulamadan aldın." kenma'nın tam karşısına oturdu. "beni zehirlemek için uygulayabileceğin başka taktikler olduğuna eminim." dedi ve yemeye devam etti.

"on beş yaşındaki birine göre çok zekisin."

"ben on sekiz yaşındayım. lise sona gidiyorum." kenma alışmış olduğunu belli etti.

"ciddi misin? burası lise olduğu için on beş dedim. lise bir gibi gözüküyorsun." kenma umursamadan elmayı yemeye devam etti.

"ben de on dokuz yaşındayım. pek farkımız yok o zaman."

"adın ne?" adam, kenma cevap vermeyince tekrar sordu. grubun en genci olduğu için bu çocuğu rehin almakla görevlendirilmişti. henüz diğerleri gibi ciddi şeyler yapamazdı. haliyle, bu zamanını boş geçirmek istemiyordu.

"kenma, senin?"

"kuroo diyebilirsin."

stockholm syndrome ⎯ kurokenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin