kenma; uyuklayan kuroo'ya, "uyusana." dedi. "hayır, bu hiç profesyonelce olmaz. ya bana bir şey yaparsan?"
"allah aşkına sana ne yapabilirim?" kuroo, kenma'nın böyle demesine güldü.
"kim bilir?" kenma da bunun üzerine gülümsedi.
"tekrar acıkmış olmalısın fakat yanımda elma kalmadı." kuroo ceplerini kontrol etti.
"cebinde neden elma taşıyorsun ki?"
"senin için yemekhaneden almıştım."
"anladım," kenma devam etti. "acıkmadım."
"yani kolay acıkmadığın belli, küçücüksün."
kenma kaşlarını çattı. "ne alâka şimdi?"
kuroo tekrar güldü. "aa, sinirlendin. çok ilginç."
"kaç saat oldu?" kenma, kuroo'nun sohbetinin sardığını düşünüyordu.
kuroo telefonuna bakarak "beş saat olmuş." dedi. aklına bir şey gelmişti. "ailen merak edebilir, sonuçta okul çoktan bitmiştir."
"ailem çoktan okulda olanları duymuştur."
"doğru. polisler hâlâ burada mıdır acaba?"
"öyledir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stockholm syndrome ⎯ kuroken
Fanfiction• uyarı: şiddet, silah stockholm sendromu; rehinelerin, kendilerini esir alanların duygularını anlama durumuna gelmeleri ve daha sonrasında suçlulara yardımcı olmaya çalışmaları ve sonunda özdeşim kurmaları halidir.