"sıkılmış olmalısın." dedi kuroo gayet soğuk bir şekilde. temizlik odasında duvardaki boyayı sakince soyan kenma onu içinden onayladı.
cevap alamayan kuroo, "ben de sıkıldım." diye devam etti.
kenma ona baktı ama diyecek bir şey bulamadı. duvarı soymaya devam etti. "burada olmamalıydım."
kenma bu sefer cevap verdi. "nasıl?" ona baktı, kuroo bir sandalyeye oturmuştu. dirseğini sandalyeye dayamış, saçıyla oynuyordu. hafifçe gülümsedi. "şu anda adam öldürüyor olmam gerekti."
kenma başını hafifçe eğdi. anlamamış gibiydi.
"onlardan daha genç olduğum için bana tecrübesizim diye bu tür işler veriyorlar." elini saçından çekti. "ama bilmiyorlar ki ben hepsinden daha zeki ve kuvvetliyim."
kenma, umursamazca "bunu onlara kanıtlamayı düşündün mü hiç?" diye sordu.
"fırsatım olmadı ki."
"kendini kanıtlayamamanın verdiği acı hissi bilirim." dedi kenma, kuroo gözlerini başka tarafa çekti. bir süre sonra konuşan tekrar kenma oldu. "adam öldürüyor olmam gerekti dedin, okuldan birilerini öldürmüyorlar değil mi?"
"lafın gelişiydi o." kuroo derin bir nefes verdi. "bizim tek derdimiz müdür. sizlerle işimiz yok."
"anladım."
"daha ne kadar burada kalacağız acaba?" kuroo daralmış ve sıkılmış gibi görünüyordu. telefonunu kontrol etti. "kimseden ses yok." mırıldandı.
"sana bir şey sorabilir miyim?" kenma biraz çekingen bir tavırla sormuştu bunu. "evet?" kuroo'nun ters bakışı kenma'yı biraz korkutsa da sorusunu sordu.
"müdür, sana ne yaptı? yani sevdiğin kişiye... senin intikam almak istediğin konu ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stockholm syndrome ⎯ kuroken
Fanfic• uyarı: şiddet, silah stockholm sendromu; rehinelerin, kendilerini esir alanların duygularını anlama durumuna gelmeleri ve daha sonrasında suçlulara yardımcı olmaya çalışmaları ve sonunda özdeşim kurmaları halidir.