ayak sesleri geliyordu. sert, hızlı ayak sesleri... kuroo aceleyle fırlattığı maskesini alıp taktı. kenma ise olayı anında fark etmişti.
kapı hışımla açıldı. kuroo, gelen maskeli başka bir kişiyle yine farklı bir dille konuşuyordu. diğer adam başını önce kenma'ya, sonra tekrar kuroo'ya çeviridi. bir şeyler daha konuştular ve adam aynı şekilde hışımla çıktı.
kuroo daralmıştı yine, maskesini tekrar fırlattı. "sizin müdürü öldürmüşler."
"ne?" kenma şaşkındı. "peki sen neden mutsuzsun?"
kuroo, "onu ben öldürmeliydim." dediğinde kenma olayı anladı.
"şimdi gitmen mi gerek? yani beni bırakacaksın?" kenma bunu hevesle söylememişti, her zamanki gibi durgundu.
"polislerin gelmesi an meselesi." kuroo kapıyı kilitledi. "biz burada kalalım."
kenma, "grubundaki diğerleri ne olacak? kaçabilecekler mi?"
"onlar umrunda değil. ki bulurlar bir yolunu." sandalyeye oturdu. "bizi burada bulamazlar ve kaçamayız. polisler beni yakalamamalı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stockholm syndrome ⎯ kuroken
Fanfiction• uyarı: şiddet, silah stockholm sendromu; rehinelerin, kendilerini esir alanların duygularını anlama durumuna gelmeleri ve daha sonrasında suçlulara yardımcı olmaya çalışmaları ve sonunda özdeşim kurmaları halidir.