6. BÖLÜM

1.3K 112 65
                                    

Uçak İzmir'e indiğinde herkesin inmesini bekleyerek en son çıktık uçaktan, tünelden etrafa baktığımda değişen çok bir şey olmadığını gördüm. İzmir hala bıraktığımız gibi, Maya koluma girip
"Özlemişim buraları be!" dediğinde gülümsedim.
"Ama uçak nasıl eğlenceliydi" dedi Barış
"Türbülansta kucağına hostes düşünce eğlenceli geldiyse demek ki" dedi Deniz
"Abicim hatırlatma o olayı" dedi Maya sinirle
"Asıl eğlence yeni başlıyor" diyip güldüm. Tabii sizin haberiniz yok, uçak bir ara türbülansa girdiğinde hostes ayaktaydı ve Barış'ın kucağına düştü tabii o sarsıntı da kalkamadı da kadın, Maya gördüğünde çığlık atıp kadının üzerine atlamaya çalıştı zor durdurdum. En son türbülans bitince hepimizden özür dileyip gitti kadın, kadının yüzüğünü gören Mert 'güzel kadındı, evli olmasa numarasını alırdım' diyince Maya'nın gözlerinden çıkan ateşe şahit olduk, o andan sonra Maya sakinleşse de Mert hala korkudan ona çok yaklaşmıyor.
"Motorlar hazır. Nasıl biniyoruz şimdi?" dedi Mert
"Maya ile ben kesin. Siz de anlaşın"
"Şu ikisi birlikte gitsin, pisliklerini abime bulaştırmasınlar"
"Ya Mor Meleğim hala mı ya?" derken kedi gibi bakan Mert'e daha fazla dayanamayarak
"Aman iyi be" diyip kolumun altına girdi
"Ben tekim o zaman, Deniz ile de Barış gelsin"
"Buradaki arkadaşlarınızla ne zaman buluşuyoruz?"
"Akşam onlarlayız"
"Otelin çalışanları valizlerimizi buradan alacak, buradan hemen eve gidelim, kahvaltılarının ortasına damlamak istiyorum" dediğimde Maya kahkaha attı
"Bak demedi deme babanla annemin boğazında kalacak"
"Zaten onun için kahvaltıya yetişme derdinde" dedi Mert
"O kadar mı ya?" dedi Barış
"Daha da fazlası canım daha da fazlası" dedi Maya, konuşurken bavulları alacağımız yere kadar gelmiştik
"Hadi hadi Mert sen motorların son imzalarını falan hallet Maya da sana yardım etsin, Deniz Barış biz bavulları alıp otel çalışanlarına teslim edelim. Motorları kiraladığınız yerde buluşuruz"
"Tamamdır, hadi kız gidelim"
"Maya kask renklerimizi unutma" diyip göz kırptım
"Bende" diyip Mert'in koluna girdi biz de bavulları beklemeye başladık...

**

Biz bavulları alıp görevlilere teslim ederken Maya ve Mert de kiralama işlemlerini halletmişti. Şimdi ise buluşmak için onların yanına gidiyorduk
"Bana bakın dikkatli takip edin, kaybolmayın"
"Tamam yenge merak etme"
"Deniz dikkatli kullan"
"Sen de" dediğinde gözlerine 'ciddi misin?' dercesine baktım
"Tamam tamam demedim bişey" dediği sırada bizimkilerin yanına geldik
"Hoş geldiniz gençler" dedi Mert
"Tamam mı herşey?" dedi Barış
"Tamam" dedi Maya ve ortadaki motora oturdu
"Bu bizim, Mavim kaskın" diyip mavi kaskı bana uzatıp elindeki mor kaskı kendine doğru çekti, sağ taraftaki kask ve motoru işaret ederek
"Haki renkten de anlayacağın üzere o Mert'in, ve bu lacivert kask abicim senin, siyah ise Barışın"
"Bana neden siyah?" dedi Barış
"Koyu mor mu isterdin?"
"Yok yook, tamam"
"Bence de"
"Her şey tamamsa hadi gidelim"
"Sokaktan bir iki kez geçip bizimkileri rahatsız ettikten sonra inelim motorlardan" dedi Maya
"Annemler de orada haberiniz olsun" dedi Mert
"Şimdi senin annenin terliklerinden korktum ama bence yapabiliriz" dediğimde bizimkiler kahkaha attı
"Yaparız yaparız" dedi Deniz. Motora binip kaskımı bağladım, bizimkilere baktığımda hepsinin hazır olduğunu gördüm, Maya'ya dönerek
"Sıkı tutun" dedim ve motoru çalıştırdım, bir iki kez gaz verip denedikten sonra hareket ettim, seslerden bizimkilerin arkamızda olduğunu anlayınca hızlandım. Teker her döndüğünde, biz her ilerşediğimizde içimde bişeyler kopmaya başladı. Yaşadıklarımız aklımda bir bir sıralanırken içimde yüzleşmekten korkan yanım ile deli gibi yüzleşmek isteyen yanım arasında savaş vardı. Bir tarafım dön şuradan bin uçağa git İstanbul'a derken diğer tarafım daha hızlı git onlar kaybetti diyordu. Ama ne olursa olsun bu kadar yaklaşmışken geri dönemem. Son ışıklarda yeşil yanmasını beklerken kalbim deli gibi çarpıyordu, buradan sağa dönüp ikinci sokaktan sola döndüğümüzde bizim sokağa gelmiş oluyorduk. Işık yandığı an ani bir kalkış yaptım ve sağa döndüm, sanki iki sokak değil de yıllar geçiyormuş gibi hissettim ve sokağın başına gelince sola döndüm. İşte büyüdüğüm sokak, işte küçükken koşarak gelip alışveriş yaptığım bakkal, işte çocukluğum, işte yaralarım, işte güçlü oluş sebebim...
Evin önüne geldiğimizde kahvaltı yapıyorlardı. Gaza yüklenip iyice ses çıkardım, benden sonra Deniz, sonra Mert. Bizimkilerin dikkatini çektiğimizi baş parmağıyla onay vererek işaret etti Mert, aynadan ona bakacağımı biliyordu. Taşlarına kadar ezberlediğim sokağın sonunda U dönüşü alıp tekrar evlerin oraya geldim ve yine sokakta motorlarımızın sesleri yankılandı, iyice sinir olmuş olacaklar ki Mert'in babası Murat Amca elini kolunu kaldırarak bişeyler dedi ama o seste anlamadım ne dediğini, sokağın başına gittiğimizde Mert yeter anlamında işaret yapınca tekrar U dönüşü alıp evlerin oraya gittiğimizde son biz ses çıkardım ve motoru kapattım. Arkamda Deniz durdu ve arkasında Mert, zaten dikkatlerini çektiğimiz için evin önünde durunca asabiliği hiç değişmeyen babam ilk olarak ayağa kalktı, arkasından Murat amca ve Maya'nın babası Mehmet amca onlar bize doğru gelirken kadınlardan ilk Maya'nın annesi Şule Teyze kalktı, sonra Melahat Teyze ve annem. Babamlar bize doğru gelirken biz de motordan indik, kask çıkarmak için beni bekliyordu bizimkiler
"Ne oluyor ulan sabah sabah?! Kimsiniz siz?!" dedi babam hiç değişmeyen sert ses tonuyla bağırmayı kenara bırakın kükremişti. Sesimi çıkarmadım ellerimi kaskıma götürdüm bizimkiler de aynı şeyi yapınca babamlar afalladı. Kaskımızı aynı anda açıp çıkardık, babamın ve Şule teyzenin gözünde dehşet Murat amca, Mehmet amca ve annem ve Melahat teyzenin gözünde ise hüzünlü bir sevinç vardı
"Tanımazsın belki diye söylüyorum, ben evlatlıktan reddettiğin kızı Mina; o da kardeşim dediğin sınıf arkadaşının kızı Maya" dedim en soğuk ve sert ses tonumla. Mehmet amca
"Kızlarım" diyip kolunu açınca Maya ile sarıldık ona, ne öz amcamdı ne babam ama ikisinden de çok hakkı vardı üzerimde. Öyle sıkı sarıldı ki, öyle özlemiştik ki birbirimizi gözlerim benden bağımsızca yaşlanmaya başladı. Ondan ayrılır ayrılmaz anneme gittim, dili tutulmuştu. Maya hala Mehmet amcanın yanındayken sarıldım anneme kokusunu özlemişim, evlatlara anne kokusu özletilmemeli ne olursa olsun dünyada cehennemi yaşamak bu. Sıkıca sarıldık, ikimiz de ağlıyorduk ve hıçkırılçklarımız nefes almamıza izin vermiyordu. Kaç dakika öyle kaldık bilmiyorum, Maya babasından ayrılıp bize doğru gelmiş
"Bana yer yok mu Ahsen Sultan?" dedi titreyen sesiyle, sesi tam arkamdan geliyordu. Annemin kucağından çekilip Maya'ya izin verdim ben oradan çekildiğim an Mehmet amca göz yaşlarımı silip tekrar sarıldı bana, zamanın nasıl geçtiğini anlamadım ama ben Mehmet amcadan ayrılırken Maya da annemin kucağından çekildi, Melahat teyze de o an Mert'ten ayrılıp bize baktı
"Gelin buraya deli kızlar" diyip kollarını açınca gülerek sarıldık ona
"Benim güzellerim büyümüş de bizim yanımıza gelmiş" diyince kahkaha attık ve en son Murat amcaya da sarıldıktan sonra geriye Şule Teyze ve Babam kalmıştı ikisinin bize; bizim de onlara sarılmaya niyetimiz yoktu, babam alıştığım gibi kaşlarını çattı
"Kafanıza esti çıkıp gittiniz ama kafanıza estiği gibi gelemezsiniz!" dedi, Şule Teyze de
"Hem de iki tane züppeyle" devam edince tepem attı
"Tanımadığın insanlar hakkında hüküm verme huyun hiç değişmemiş anne ama damadın ve Mustafa amcanın damadı hakkında güzel konuş derim. Elalem ne der sonra?" dedi son cümlesiyle annesini taklit ederek. Kadın şok ile bir adım geri gidip bizimkilere bakarken ben de babama doğru ilerledim. En sevmediği şey otoritesini ezmemdi, umarım hala öyledir
"Sen git diyince gitmedik, sen gel diyince de gelmedik. Merak ediyorsan senin dışında herkesi görmeye geldik" dediğimde elini kaldırdı, bizimkiler yakalamak için adım atınca onlara bırakmadan elini havada yakaladım
"Karşında o küçük kız yok baba, 5 dövüş dalında birinci bir kız var" dediğimde Mehmet amca araya girdi
"Mustafa sakin ol! Karşında kızın var, el kaldırmak ne?"
"Babalığı Mehmet amcadan öğrenmelisin" dedim ve geriye iterek kolunu bıraktım. Denize bakıp gülümsedim
"Deniz annem, anne Deniz" diyip işaret ettim, Deniz annemin elini öptü
"Mehmet amca, amcam ve Maya'nın babası" onun da elini öpünce
"Melahat sultan, Teyzem ve Mert'in annesi"
"Ve Murat amca, amcam ve Mert'in babası"
Denizden sonra Barış da ellerini öpüyordu Maya da Barışa tanıtıyordu, herkes bitince Şule Teyze ve babam kalınca Maya ile birbirimize baktık Maya devam etti
"Ellerini öpmek ister misiniz bilmiyorum ama, annem ve Mustafa amca"
"Öptürmem zaten!" dedi Şule Teyze, bizimkiler kafalarını eğip ses çıkarmadılar
"Siz nesiniz bulduklarınız ne olacak" diyip ellerini arkasında bağladı babam
"Mustafa!" dedi Murat amca
"Ben şirkete gidiyorum. Ne haliniz varsa görün!" diyip evin içine girdi
"Ben de eve gidiyorum!" diyip dönüp evine gitti Şule Teyze. Onlar gidince ortamın kasıntılığı son buldu sanki hep beraber masaya oturduk.
"Anlatın bakalım kızlar, neler oldu? Ne yaptınız?"
Ve meşhur soru...

Bela Çiftler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin