7. BÖLÜM

1.1K 90 40
                                    

Gözlerimi üstümdeki ağırlıkla açtım, Deniz kolunu üzerime atıp yüzüstü dönmüş sanırım. Tam karşımdaki saate baktığımda 6.30 olduğunu gördüm. Ne 6.30 mu? Ohaa ben ne bok yemeye bu kadar erken uyandım şimdi?
"Sana da günaydın sevgilim"
"AA ben sesli mi konuştum?"
"Azıcık"
"Günaydın bu arada"
"Güne senin yüzün, senin gözlerin ve senin sesinle başlamak ne güzelmiş böyle"
"Sabah sabah romantikliğimiz üzerimizde bakıyorum" dedim gülümseyerek
"Saat daha çok erken, uyumaya devam edelim mi?" diyip sırtüstü döndü
"Şurada uyuyacaksam olur" derken kafamı göğsüne koydum
"İstediğin yerde uyuyabilirsin, şu gördüğün kalıp tümüyle senin" dedi bana sıkı sıkı sarılırken. Normalde hayatta uykum gelmezdi bir kez uyanınca ama şu an burada bu kokuda öyle güzel bir huzur var ki...

**

İçeriden gelen sesler ile gözlerimi açtım, bir erkek bağırarak konuşuyordu
"O Mina denen kıza söyleyin bu şehre gelmekle hayatının hatasını yaptı!" adımı ve adımın içinde geçtiği cümledeki tehdidi duyunca gözlerim açıldı, beynim kendine geldi. Yatağın öbür tarafında Denizi de göremeyince hızla yataktan kalktım. Kapıyı açtığımda dizlerimin bağı çözüldü, olduğum yere çöktüm. Şok ve nefret ile bana bakan Mert, ağlamaktan konuşamayan Maya ve yerde kanlar içinde yatan Deniz ve Barış...
"N-ne-n-neden?" diyebildim zorla
"Senin yüzünden!" dedi Mert nefretle
"Sen" dedi ayağa kalkarken Maya, kalktığı an devam etti
"Sen eğer kabul etmeseydin buraya gelmeyi, bunlar başımıza gelmeyecekti!"
"Siz- siz istediniz gelmeyi. Ben birşey yapmadım!"
"Yaptın!"
"Sen kabul ettin!"
"Yapmadım!"

Korkuyla gözlerimi açtığımda Deniz yanımda mışıl mışıl uyuyordu. Kabus görmüştüm sanırım, Allah'ım ne olur buraya geldiğime pişman olmayayım. Denizi uyandırmamaya çalışarak ona biraz daha yaklaştım, uyanmadan refleks olarak sarıldı bana yanağından öptüm hafifçe, bir koku bir insana bu kadar huzur verebilir miydi? Asırlarca şurada dursam sesimi çıkarmazdım herhalde.
"Rüya mı gördün?" dedi uykulu sesiyle
"Kabus desem daha doğru"
"Hayır olur inşallah"
"Amin"
"Kalkalım mı yavaştan? Kahvaltıya gideceğiz daha"
"Benim yerim rahattı ya" dedim sırnaşarak
"Sen günün her saati nasıl bu kadar tatlı ve güzel oluyorsun?" dediğinde utanmaya başladığımı hissettim.
"Ve yıllar geçse de utanacaksın dimi?"
"Muhtemelen ama henüz aylar kısmındayız"
"Saydığını bilmiyordum"
"İlişkimizin öküzü sensin Maviş" dediğimde güldü. O sırada Mert'in bağırışı pardon pardon böğürüşü odayı inletti
"Yumurtalar civciv oldu, uyanmayı düşünmüyor musunuz daha?" dediğinde kahkaha attım
"Ne ara yumurtladın sen?" dediğimde herkesin kahkahalarını duydum, Mert hariç. Yataktan kalkıp odadan çıktığımda benimle aynı anda Barış da karşı kapıyı açıp çıktı. Gülmekten gözlerinden yaş geliyordu
"Komik misin sen?" dedi Mert bütün ciddiyetiyle
"Bizce komikti" dedik hep bir ağızdan, Mert'in yüz ifadesi bütün küfürlerini ortaya döküyordu
"Küfretme gülüm küfretme" dedi Maya kahkahalarının arasından.
"Neyse sizin bu münasebetsiz şakanızı görmezden gelerek, açım ben" dedi trip attığını belli eden yüz ifadeleriyle. Biz istifimizi bozmadan gülerken o da daha fazla dayanamadı ve kahkahayı bastı. Kaç dakika güldük bilmiyorum, biraz sakinleşince gözlerini kısıp bana baktı
"Bana bak Mavi Cadı, bana laf sokma"
"Niye abicim sen zembille mi indin? Hepimize var sana yok" dedi Deniz
"Yengemin bana soktuğu laflar roman olur ulan, benim sesim çıkıyor mu?"
"Canım o size özel değil Mavi genel olarak herkese laf sokuyor"
"Hayır normalde ben de laf sokarım altta kalmam da bu kız geri dönüt yapabileceğim açık bırakmıyor, hadi ki bıraktı soktuğum lafı bana geri sokuyor" dedi Mert hayatı sorgularcasına, egolanarak kafamı kaldırdım
"Bana laf sokacak daha anasından doğmadı"
Bir an sessizlikten sonra suratıma peş peşe tam 4 yastık geldi, evet Deniz de acımayıp atmıştı, işte benim de egom buraya kadar. Hayır Aslan burcu olarak burcumun bende olmayan tek özelliği ego. Hepsine dil çıkardığım sırada Deniz
" Neyse sabah sabah çok oyalandık hadi kalkın da gidelim, ayıp olacak"
"Bence de kalkın, açım!" dedi Mert, açım kısmına bastırarak. Bu şekilde söylemesi biraz daha kalkmazsak bizi yiyeceği anlamına geldiği için hemen hepimiz dağıldık. Erkekler Mayaların uyuduğu odada giyinirken biz de bizim odaya geçtik
"Ne giyelim?" dedi Maya kararsızca valizini kurcalarken
"Bu şort ile geçişli tişörtlere ne dersin?"
"Olur!" sevinçle söyledi ve hemen valizinden söylediğim şeyleri çıkardı, aynı giyecektik yine ve her zaman olduğu gibi. Saçlarımı at kuyruğu yaptım ve hafif bir makyaj yaptıktan sonra Maya'ya döndüm
"Oha ilk defa aynı anda mı hazırlandık?" dediğimde güldü
"Komik mi ulan? Kıyamet alameti bu"
"Ona gülüyorum zaten" derken kapıyı açtım ve sabrının son sınırında bizi bekleyen beylerle karşılaştım
"Gelmeseydiniz akşam oldu zaten" dedi Mert
"Güzelim hadi ona alıştık sen de mi?" dedi Deniz
"Valla ben de anlamadım" dedim
"Alışacaksınız" diyip göz kırptı Barış, yüzünde halimi anlayın gülüşü vardı. Odadan çıkarken aklımda nasıl oldu da Maya kadar yavaş hazırlandım sorusunun cevabını aramaya devam ettim...

Bela Çiftler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin