14. BÖLÜM

930 57 73
                                    

Medya: Ekip

"Dükkanı buldum sanırım" diyince hepimiz Maya'ya döndük, gözüyle işaret ettiği yere baktığımız da anlamanın çok da zor olmadığını farkettik
"Ne yani adam sürekli kapısında korumayla mı oturuyor?"
"Sanırım öyle"
"Merak ettim şimdi düşmanı mı çok korkusu mu?"
"Valla bize farketmez"
Konuşa konuşa dükkanın önüne gelmiştik. Korumalar bize bakıp yanımıza geldi
"Kime bakmıştınız?" diyince hepimiz birbirimize baktık. Ee bu adamın adı ne ki?
"Atilla burada mı?" dedi Mert
"Başkanı mı diyorsun?"
"Başkan falan bilmeyiz biz. Atilla işte" dedi Barış
"Kim gönderdi sizi?"
"Kemal Patron" dedim. Evet bizim için sadece Patron olabilir ama yine de adını söyledim. Bunlar anlamaz şimdi uğraşmayalım.
"Siz Patronun adamlarımısınız?"
"Evet" dedi Maya
"Abla kusura bakmayın tanımadık" diyip önünü ilikledi. Patron bunları zamanında sağlam sallamış belli
"Atilla nerede?"
"İçeride" diyip kapıyı açtı
"Buyurun göstereyim" dedi eliyle içeriyi işaret ederken, önde o arkasında biz içeri girdik. Barış önümüzde, Mert ve Deniz arkamızda yürüyorduk. Maya koluma girince dedikodu pozisyonumuzu almış bulunduk
"Bu ne biçim koridor lan? Korku filmi gibi"
"Her an bir yerden bişey çıkabilir valla, şaşırmam" dediğimde sessizce güldük
"Ama patron bunları sağlam korkutmuş"
"Ya da Atilla mı neyse onu korkutmuş o da bunlara iletmiş"
"Bak o aklıma gelmemişti"
"Kızlar dedikoduyu sonraya bırakın da ağır abla mooduna girin" diyerek elini belime koydu ve kafasını ortamızdan uzattı Mert
"Aman iki dakika konuşturma" dedi Maya
"Kızım zaten her an bir şeyler olacak gibi hissediyorum, hazır durun" dedi Deniz
"Bizim hazır hale gelmemiz 3 saniye falan" dedim gülerek
"Mavicim zaten şöyle bir sarılıp öpesim var, bence gözüme daha fazla tatlı görünme" diyen Deniz ile kafamı önüme eğip gülümsedim ve kendimi toparlayıp kafamı tekrar kaldırdım
"Mavi kızardın mı sen?" diyen Maya ile kendimi toparlayamadığımı farkettim
"Kızardım mı? Niye ki?"
"Benim sormam gerekirdi o soruyu"
"Yok be, sana öyle gelmiştir"
"Öyle olsun bakalım"
"Daha ne kadar gideceğiz acaba? Bu koridorun sonu yok gibi ama" dedi Barış bize dönerek, o ara koridorun sonuna geldik ve öndeki adam durdu Barış bize dönük olduğu için bunu görmedi tabii, tam adama çarpacakken bir kolundan Maya bir kolundan ben tutup kendimize doğru çektik. Zavallım dengesini kaybedip düşüyordu ki elimizi sırtına koyup onu tuttuk
"Hey maşallah benim aslanlarıma, dağ gibi çocuğu tuttular" diyen Mert ile kahkaha atacaktım ki son anda Deniz ağzımı kapadı, Maya'ya baktığımda onun da ağzını Mert kapatmıştı, zavallı Barış hala az önceki düşme olayının şokuyla bize bakıyordu. Adam içeri girdiğinde kendimizi toparladık
"Buyrun Başkan sizi bekliyor" dedi eliyle içeriyi işaret ederken
"Tanışalım bakalım şu Başkanla" diyerek içeri girdi Mert, arkasından biz girdik, bizden sonra Barış ve Deniz girdi. Siyahın hakim olduğu bir odada ortadaki büyük masada oturan masaya göre zayıf kalmış bir adam vardı, gerçi bu masaya herkes zayıf kalır da neyse
"Hoşgeldiniz gençler" diyerek ayağa kalktı adam
"Selamunaleyküm" dedi Mert, adamın elini sıkıp tekli bir koltuğa oturdu. Deniz de aynı şekilde Mert'in karşısındaki tekli koltuğa geçti. Masanın tam karşısında olan üçlü koltuğa da Maya, Barış ve ben geçtik. Barış da adamın elini sıktıktan sonra tam ortamıza oturdu
"Ne içersiniz?"
"İçmeyiz, sen vereceğini ver biz gidelim"
"Ne vereceğim size?"
"Ne demek ne vereceğim? Dalga mı geçiyon lan sen bizimle?" dedi Maya sinirle
"Sakin ol şampiyon, miktar sordum sadece. Siz Bela İkili olmalısınız"
"Evet" dedim
"Tanıştığıma memnun oldum. İsminizi çok duymuştum" dediğinde hafifçe gülümsedik
"Bişeyler içmediğinize emin misiniz? Buraya kadar gelmişsiniz Başkan bişey ikram etmeden gönderdi dedirtmem. Bir çayımı için sohbet edelim azıcık"
"Çay sohbet başka zaman inşallah sen bize alacağımızı ver biz gidelim" dedi Deniz. Hepimizin üzerinde 1 Milyon liranın gerginliği var anladığım kadarıyla neyse en azından tek değilim.
"Azıcık sohbet de ederdik" dedi adam hala bir ümit
"Abicim sen bizi anlamıyon mu? İş için geldik ne çayı ne sohbeti?"
"E iş dediğin nedir? 1 Milyon lira vereceğim altı üstü"
"E madem o kadar basit ver de gidelim"
"Olmaz öyle, nerelerden gelmişsiniz bir yemeğimizi yiyin bir çayımızı için" dediğinde hepimiz sabrımızın son çizgisindeydik
"Ben buna dalarım" dedim Barış'a doğru
"Sakin yengecim sakin"
"Ben Patronu arayacağım" dedim ayağa kalkarken
"Selam söyle"
"Aleykümselam" dedim ve kapıyı açtım, koridora çıkıp kapıyı arkamdan kapattım. Koridorda kimse yok sanırım, yanı en azından görünürde yok

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 24, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bela Çiftler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin