13. BÖLÜM

623 53 21
                                    

Medya: Mert


"Maya bana da cips versene" dediğimde paketi aşağı doğru salladı
"Bitti" diyince Mert başka bir paketi kucağıma attı, ona öpücük gönderip tekrar Maya'ya döndüm. O ara ne için eğildiğini bilmediğim Barış kafasını kaldırdı ve Maya'nın hala aşağı doğru salladığı paket kafasına geçti. Herkes kahkaha atarken başından aşağı boşalan cipsleri görünce şokla Maya'ya baktım
"Lan hani bitmişti?!" dediğimde Barış kafasındaki paketi çıkarıp bana baktı
"Gerçekten şu an tek derdin o mu yenge?" kafasında dik bir şekilde duran cipsi görünce kahkaha atmaya başladım
"Komik mi yani?" dedi Barış sinirle, tabii ki onu takmayıp gülmeye devam ettik hatta Maya telefonun çıkarıp fotoğrafını çekti
"Abi bir petrole gir, her tarafım yağ oldu" diyince Deniz gülmekten kısılan sesi ile
"Tamam" dedi. Mert'in gözlerinden yaş geliyordu
"Sakın yere silkeleme, temizleyemeyiz sonra" dediğimde şok içinde bana baktı
"Yenge inanamıyorum sana!" dediğinde kahkaha attım
"Şu saçındakini yiyebilir miyim?" diyen Maya'ya hepimiz şokla baktık
"İğrençsin" dedi Mert
"Saçımda cips mi var?!" dedi Barış sinirle
"Keşke sadece saçında olsa" dedi Deniz, o da olan biten her şeyi aynadan takip ediyordu
"Abi yok mu benzinlik falan?" sıkıntısı sesine yansımıştı
"Yok oğlum olsa gireceğim dedim ya!"
"Allah'ım yüzümde kayan şeyler hissediyorum!" diyen Barış ile gözlerimden yaş gelmeye başlamıştı
"Cipsler aşağı kayıyor ondandır" diye sakince açıkladı Maya
"Gerçekten mi? Ben bunu nasıl düşünmedim?!" diyip alnına vurdu Barış ama avucunun içine yapışan cipsleri görünce kendine küfretti
"Al elini yüzünü sil yere gelmesin, Mina haklı temizleyemeyiz" diyerek peçeteyi Barışın yanına attı
"Eğer bu kadar yağdan dolayı suratımda sivilce çıkarsa gece uyurken hepinizi yağa yatırırım!"
"Oğlum biz ne yaptık?!" dedi Deniz
"Sevgilinin suçu" dedi Mert
"Ne benim suçum? Ben mi dedim kafanı cips paketine sok diye?"
"Yok canım ben dedim sana cips paketini tepemde aşağı doğru salla diye"
"Ay duymadım" diyen Maya ile kahkamız Türkiyenin 81 ilinden duyulmaya başlamıştı. Boşluğuna denk gelmiştir zavallımın, Barış Maya'ya delirmiş olabilir mi diye bakıyordu ensesinden aşağı doğru kayarak ilerleyen cips parçası ile birlikte...
Biz gülerken sonunda bir benzinlik bulmuş ve oraya yönelmişti Deniz
"Duş alacağım bir yer var mıdır ki burada?"
"He amk 5 yıldızlı otel ya vardır" dedi Mert
"Arabada su var ya başından dökeriz aşağıya çok gelmedi zaten" dedi Deniz
"O temizlemez ki abicim"
"Ya idare et azıcık az kaldı zaten otelde alırsın duşunu" dedim, o cevap vermek yerine kafasını sallarken arabayı durdurmuştuk. Barış ilk önce inip gölge bir yere geçti, Mert su şişelerini alıp yanına gitti birkaç tanesini Maya'ya verip bir tanesini açtı
"Sen kafanı eğ ben dökerim" dedi gülerek, hepimiz gülüyorduk Deniz'e yaslandım. Barış eğilince Mert suyu dökmeye başladı, bir şişe bitince diğer şişeyi Deniz aldı ve Mert Maya'nın yanına geçti ben de kenara oturdum. Onları gülerek izliyordum ki bir köpek Barış'ın yüzünden akan suları görünce bize doğru koşarak geldi ve Barış'ın yüzünü yalamaya başladı
"He amk bir eksiğim sendin şimdi"
"Oo misafirimiz var" dedim gülerek, artık yanaklarım ağrımaya başladı.
"Oğlum bir git lan!" dedi kolunu köpeğe doğru savurarak zavallı köpek Barış'ın kolundan ötürü Mert ve Maya'ya doğru koştu zaten asıl olanlar da ondan sonra oldu.
Maya köpekten korkup Mert'in sırtına atladı. Mert o düşmesin diye bacaklarının altına kolunu geçirdi benim akıllı kardeşim korkudan dizlerini kırmayı unuttu ve Barış'ın mabadına tekme attı. Barış zavallım bunu beklemediği için yere doğru hareketlendi onun yüzünü yalayan köpekcağaz Barış'ın altında kalmaktan son anda kurtuldu ve bu kez bana doğru koştu. Mert, ben ve Deniz olan biteni şok içinde izlerken Maya korkuyla Mert'e sarılmıştı Barış ise yattığı yerde küfürler ediyordu...

* * 

Petrolden çıkarken Mert karavanı kullanmayı başladı, Deniz'in uykusu geldiği için dizime uzanıp uyudu, Maya korku ve yorgunlukla dayanamamış olacak ki o da uyudu, Barış ise sinirinden olacak ki uykusu veya yorgunluğu yoktu öne geçip Mert'in yanına oturmuştu ve sinirle yolu izlemeye devam ediyordu. Ben de bir yandan Deniz'in saçlarını okşarken diğer yandan yolu izliyordum. He petrolde ne olduğunu merak ediyorsunuz tabii siz hemen anlatıyorum;
Mert, ben ve Deniz kahkaha krizine girdik Deniz gülerken kendinden geçip elindeki şişeyi Barış'ın üzerine düşürdü. Barış çıldırdı tabii ellerini yere vura vura küfredip bağırdı. Maya korkusundan Mert'in sırtından inemedi. Biz biraz sakinleşince Mert Maya'yı karavana götürüp bıraktı ve markete gidip susuz olduğunu düşündüğümüz köpek için su aldı. Deniz Barış'ın valizinden bir tişört ve saçı için havlu getirmeye gitti. Ben Barış'ı yerden kaldırıp kalan su ile saçını yıkamasına yardım etti. Tabii bütün küfürlerinin ve hayatı sorgulayışının en yakın şahidi olmuş oldum böylece zaten iki cümlesinden  biri 'yenge neden ya?' diğeri de aklım hayalin almayacağı küfürlerdi. Barış temizlenip tuvalette üzerini değişirken Mert de köpeğe su verip yanımıza gelmişti. Maya arabadan çıkmama kararı almış uzanmıştı. Barış üzerini değişip yanımıza geldiği sırada petrolden bir görevli de bize doğru gelip köpeğe neden su verdiğimizi sormuş onun zaten burada beslendiğini söylemişti, olanları anlatınca Barış'a bakıp 'abi cipsi çok seviyor da onun kokusunu alıp gelmiştir, biz zararlı diye vermiyoruz' diyince Barış sinirden kızarmış ve küfür ederek karavana doğru gitmişti.
Barış'ın sesi ile düşüncelerimden sıyrıldım
"Yenge sen öne gelsene ben de uyuyayım, uykum var"
"Tamam" dedim ve Deniz'in başının altına yastık koyarak ayağa kalktım. Barış arkaya geçince ben de önce geçip Mert'in yanına oturdum
"Naber yakışıklı?"
"İyi güzellik senden?"
"İyi"
"Lan Barış Maya'ya niye sarılıyor uyurken?"
"Oğlum saçmalama kaç gündür otelde böyle uyuyorlar zaten"
"En azından görmüyordum" dedi trip atarcasına
"Hem siz ne ara büyüdünüz de sevgilileriniz var?" dedi yine aynı tonda
"Yaşlanıyoruz sanki" dedim gülerek
"Uykun varsa kullanabilirim?"
"Yok Mavi Cadım sağol, sağ salim gidelim aksiyona gerek yok"
"Hiç yaşamadık zaten bu gün de"
"Daha çok Barış yaşadı sanki" dediğinde kahkaha attık
"Çok var mı daha?"
"Yok be fazla bişey kalmadı"
"Hee iyi bari"
"Ee bakalım Mavi dökül"
"Sen dökül Yakışıklı, ne zaman buluyoruz sana birini?"
"Benim kafamda bir kız mı? Çok zor"
"Oğlum erkek miyiz biz?"
"Lan sizinle beraber büyüdük zaten, attığımız adım aynı aq"
"Valla görümcelik haklarımı sonuna kadar kullanacağım, asla sevmediğim biriyle olamazsın"
"Aynı şekilde" dedi Maya arkadan kalkıp Barış'ı uyandırmadan yanımıza gelirken
"Oo size gelin geleceğe Allah yardım etsin" dedi Deniz uyandığını belli ederek, Maya yanına oturunca onu kolunun altına aldı
"Yok lan sen bunların böyle konuştuğuna bakma, severlere beni satıp onun arkasında durular" dediğinde sesimi çıkarmadan orta parmak yaparak onlara doğru uzattım, Mayanın da benimle aynı şeyi yapmış olduğunu görünce kahkaha attım
"Uyutmayın zaten" diyip uzandığı yerden kalktı ve yanımıza geldi
"Uyuma sen de"
"Yani böyle bir ekiple kaç kere uzun yola çıktın"
"Belki bu ilk ama inşallah son olmayacak"
"Amin"
"İnşallah"
"Amin Amin"
"Hadi inşallah"
"Çok var mı daha?"
"30 kilometre var sanırım" dedi Mert
"Önümüzde bir köy kaldı orayı geçince işte"
"Az kalmış o zaman"
"Aynen" dememle araba teklemeye başladı
"Lan Mert düzgün sürsene!" dedi Barış
"Oğlum ben bişey yapmıyorum lan!"
"Yol mu bozuk?" dedi Deniz
"Hayır" dedi Maya yola bakarken
"Kenara çek motordan geliyor olabilir"
"Tamam bir sakin olun" diyip sinyal verip kenara doğru yaklaştı. Arabayı durdurup el frenini çektiğinde hepimiz aşağı indik. Maya ile ben tekerlere bakarken beyler motor kaputunu açtı, biz de tekerlere bakıp onların yanına gittik
"Ne olmuş?" dedi Maya
"Bişey yok, yoldan oldu sanırım" dedi Deniz kaputu kapatırken
"Neyse abicim siz dinlenin biraz da ben kullanayım o zaman"
"Tamam madem geç" dedi Mert ve arka tarafa geçip oturdu. Hepimiz yerleşince Barış kontağı açmaya çalıştı bakın sadece çalıştı çünkü araba çalışmadı
"Çalışmıyor" diyince hepimiz ona baktık
"Ne demek çalışmıyor?" dedim
"Marş basmıyor"
"Akü mü bitti lan?" dedi Deniz
"Oğlum siz kiralarken bakmadınız mı aküsüne?" dedi Maya
"Lan nereden tahmin edelim?"
"Ee ne yapacağız şimdi?"
"Beyler kolunuza kuvvet itin arabayı"
"Vurduracak mıyız?"
"Size zahmet, bana eziyet"
"Direksiyona kim geçecek?"
"Valla ben itmem" dedi Maya
"Tamam o zaman sen geç, ben beylerle iterim arabayı" dediğimde hepsi bana baktı
"Saçmalama istersen" dedi Deniz
"Yok artık yenge"
"Kız deli delirme" diyen Mert ile cümlesindeki mantıksızlığa kahkaha attık
"Ya hadi hadi ne kadar yardım o kadar iyi" dedim ayağa kalkarken
"Kız dikkatli ol ha çalışırsa falan ileride bekle ama stop etme"
"Lan manyak mıyım stop edeyim?"
"Sana belli olmaz" dedi Mert inerken Maya dan ses gelmediğine göre muhtemelen dil çıkarmıştır. Deniz ve Barış da inince kapıyı kapatıp yola baktım
"Lan yokuş çıkıyormuşuz ya" dedim kafama vururken
"Allah'ım bu gün başıma daha ne gelecek?" dedi Barış gökyüzüne bakarken
"Eksiğimiz buydu" dedi ve arabanın arkasına geçti Mert
"Maya yokuş çıkıyormuşuz, çok dikkat et eğer araba geri doğru düşerse anında el frenini çek tamam mı?"
"Tamam abicim bende" diyip eliyle onay işareti yaptı
"Lan Allah'tan manuel el freni, ya o da düğme şeklinde olsaydı o zaman ne bok yerdik" dedi Mert
"Barış, Mert şu kenardan iki tane büyük taş getirin tekerlerin arkasına koyalım geri geri gelmesin karavan"
"Mantıklı lan, helal Mavi Meleğime" diyip öpücük attı Mert
"Kimin sevgilisi" diyip kafama elini koyarak kafamı salladı Deniz
"Yenge olmasan 4 beyinsiz kalacağız yeminle" dediğinde kahkaha attım. Taşları tekerlerin arkasına koyunca hepimiz ellerimizi arabaya yaslayıp kendimizi hazırlayınca Barış Maya'ya seslendi
"Hazırsan el frenini indir, biz hazırız"
"Tamam indiriyorum o zaman" dediğinde son bir nefes aldım ve veremeden arabanın ağırlığını hissettim.
"Oha lan bu niye bu kadar ağır?!" dedim zorla, araba birkaç santim yerinden oynayınca Deniz seslendi
"Maya marş basmaya çalış"
"Uğraşıyorum" dedi
"Yüklenin abicim şuna" dedi Mert
"Ulan gitmiyor ki"
"Üzerimize de gelmiyor buna da şükür"
"Mavi güldürme"
"Barış o cips senin kafana nasıl geçti lan harbiden?"
Evet amacım onları sinirlenirip güçlerini ortaya çıkarmak
"Deniz Batu o gülleri verdiğinde üzerine neden atladın ki? Hadi atladın neden o kadar az vurdun?"
"Mert lan sen o sopayı nasıl Buğraya sokmazsın"
'Mina baban sana orospu dedi neden onun ağzının payını vermek yerine sustun?' son cümleyi içimden kurarak kendimi de gaza getirdikten sonra var gücümle arabayı itmeye başladım. Beyler de benimle aynı şeyi yapmış olmalı veya yol düzleşti azıcık bilmiyorum ama koşmaya başladık. Araba da hızlanınca birden motor çalıştı
"Çalıştı çalıştı!" diye bağırdı Maya
"Lan bizi bekle!" dedi Mert karavanın peşinden koşarken, Maya biraz gidince kenara yaklaşıp bizi bekledi. Arabaya bindiğimizde Barış sürücü koltuğuna geçti
"Demek az vurdum?" dedi Deniz
"Şimdi onlar şöyle hepinize söyledim ya ben onları işte gaza gelin de itelim arabayı diye" dedim küçük suç işlemiş çocuk edası ile
"Deli kız" dedi Mert gülerken...

**

Otele geldiğimizde Barış hemen duşa girerken biz kendimizi koltuklara atıp sohbet etmeye başladık
"Lan o ne değişik bir yolculuktu?"
"Hep aksilikler üst üste geldi"
"Şans işte"
"Akünün bitmesi de ne bileyim şanstan çok birinin bedduasını aldık sanki"
"Hayır araba başka bişey için tekledi durunca akü bitti"
"Neyse bir çekici falan ayarlayıp sanayiye götürtelim arabayı"
"Aynen baksınlar bir"
"Ben birazdan kiraladığımız yeri arayıp ağızlarına tüküreceğim zaten"
"Sanayiye biz göndermeyelim o zaman gelsin arabayı alsınlar"
"Hee aynen zaten havaalanına taksi ile gideriz"
"Mantıklı lan"
"Tamam birazdan kiraladığımız yer ile konuşurum"
"Tamam"
"Kim neresi ile konuşuyor?" diyerek odaya girdi ve kendisini Maya'nın yanına attı Barış
"Ben karavanı kiraladığımız yeri arayacağım" dedi Deniz
"Hee mantıklı"
"Patronla bir konuşayım bir teslimattan bahsetmişti" diyip ayağa kalktı Mert
"He sen bir konuş da o işi de halledelim" dedi Maya
"Acaba kimden lan, merak ettim şimdi"
"Valla tanıdık biri olsa Patron o gün söylerdi"
"Tanımadığımıza göre düşünmenin de bir anlamı yok"
"Yani, neyse biz işimize bakarız. Alacağımız neyse tam teslim etsin yeter"
"Öyle tabii de ben daha önce Patronun buralardan tahsilat yaptığına hiç denk gelmedim"
"Tahsilat işlerine bizi karıştırmaz genelde, tehlikeli diye"
"Demek ki o kadar tehlikeli birinin yanına gitmiyoruz"
"Biz daha tehlikeli olmasak Patron göndermezdi diyorsun"
"Aynen öyle" dediğimde güldüler. O sırada Mert içeri girip bize baktı
"Hadi kalkın yavaştan adresi atarım birazdan dedi"
"Hadi bakalım" diyerek ayağa kalktı Barış
"Tahsilat neymiş?" dedi Deniz
"Onu da mesajda yazacakmış"
"Allah Allah" dedi Maya
"Bak bu beni şaşırtır" dedim
"Lan ne alacaz biz bu adamdan?" dedi Barış
"Valla bilmiyorum pek de ilgilenmiyorum" diyen Mert ile şok içinde ona baktık
"Kavga çıksa da ter atsam" diye devam edince kahkahalarımız otelde yankılandı. Lan harbiden Patron niye böyle herşeyi söylemeyi sona bıraktı ki? Normalde başkası yapsa 'gizem yaratma' diye azarlar yani şaşırtıcı bir durum. Gerçi kesin bir bildiği vardır da yine neyse. Otelden çıkıp karavana yerleştik, Deniz sürecekti. Arabayı çalıştırdığı sırada Mert'e mesaj geldi, hepimiz ona odaklanınca
"Parton" diyip telefonu Deniz'e çevirdi
"Lan ben ne bileyim burası neresi? Açsana navigasyondan"
"Ben açarım abicim de Patron teslimatın ne olduğunu söyledi mi?" dedi Barış Mert'in telefonundan adrese bakarken
"Onu daha atmadı"
"Merak merak" diyip arkasına yaslandı Maya
"Aynen ha" dedi Barış telefonunu Denizin önüne koyup Maya'nın yanına oturdu. Oturduğum yerde ayaklarımı uzatıp dışarıyı izlemeye başladım. Ben Patronu biraz tanıyorsam teslimatı söyleyince kabul etmeyeceğimizi bildiği için en son söyleyecek ki reddetme ya da itiraz etme fırsatımız olmasın
"Mavi ne düşünüyorsun?" Diyen Maya ile onlara döndüm
"Hiç ya dalmışım"
"Söyle söyle ne düşünüyorsun?" dedi Mert gülerek
"Lan ne düşüneceğim? Patronu düşünüyorum"
"Oo yengem bile düşünüyorsa Patron cidden merak uyandırmayı başarmış. Bizim düşünmemiz gayet de normal" diyince kahkaha attık...
Deniz adresten bir önceki köşede durup stop edince hepimiz ona baktık, evet navigasyonu topluca merak ediyoruz
"Neden burada durdun ki?"
"Bu karavanla tahsilata gelen bir ekibi ben ciddiye almam" dediğinde kahkaha attık
"Vaay Deniz arada bir mantıklı bişey de söylüyormuş" diyen Mert'e dil çıkardı
"E hadi inelim bari" dedi Maya o sırada Mert'in telefonununa mesaj gelince hepimiz ona döndük
"Patron mu?" dedi Barış merakla
"Aynen o"
"Oha lan!"
"Ne oldu oğlum bize de söyle" dedi Deniz
"Öncelikle alacağımız şey paraymış-"
"Bunu tahmin etmiştik geç" dedi Maya
"Ne kadar para ama?" dedim hepimizin merak ettiği şey buydu sanırım
"1.000.000 ₺ cik"
"Ney?! "
"What dedin gülüm?!"
"Af buyur kaç?!"
"Şakaa?!"
Tepkilerimizi duyunca konuşmak yerine telefonu bize çevirdi
"Kaç sıfır var lan orada?"
"Altı"
"Oğlum biz bu kadar parayı ne yapacağız?"
"Hangi bankadan yatıracağız bu kadar parayı lan?"
"Valla ATM den yatıramayız bu paraya ne kadar kesinti yaparlar tahmin bile edemiyorum"
"Siz bunları düşünüyorsunuz da bu adamlar bu parayı bize bir kereden verebilecek mi acaba?"
"Mavi haklı kesinti olayını da kendi hesabımıza yatırırız, bizim hesaplarda Patronun da imza yetkisi var çekebilir"
"Gidelim bakalım verecekler mi?" dedi Mert karavandan inerken
"Hele bir vermesinler abicim" dedi Barış
Herkes aşağı inince Deniz arabayı kilitledi ve yürümeye başladık. Bakalım yine nasıl bir maceranın orta yerinde bulacağız kendimizi...



*Bölüm Sonu...
-Bölümü bayaa bir yazıp sildim, içime sinmedi bir türlü, o yüzden daha da gecikti.
-Mert karakterindeki değişikliğin sebebi, ilk kitabı okuyanlar bilir karakterleri attığımda en çok tepki çeken Mert olmuştu. Okur arkadaşlarımızdan birisi önerdiği için onu kırmak istemedim ben de. Ama gelen tepkileri de göz ardı edemem. Öneren arkadaş buralardaysa özür dilerim.
-Bakalım bizimkiler nasıl bir maceranın içine atıyor kendilerini...
-Yorumlarınızı bekliyorum... 💙💜*

Bela Çiftler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin