heat [lucifer morningstar]

close by me

"I'm only vulnerable when I'm close to you."

Yeterince içtiğini düşündüğümde, merakla ona baktım. "Seninki nasıl öldü?"

Dümdüz bana baktı.

Birkaç dakika birbirimize baktık. Sonunda, "Biz polistik." Dedi. "Yani cinayet çözüyorduk."

Sanırım birkaç şey kafamda canlanmıştı. Kötü adamlar falan.

"O," iç çekti, gözlerini kaçırdı. "çok inatçıydı."

Galiba sonu nereye bağlanacak biliyordum.

"Bir davada geri çekilmeyi ve haksızlığı kabul etmedi." Başını eğdi. "Sokak ortasında onu öldürdüler. Yetişemedim."

Gözlerindeki acıyı bu açıklıyordu. Sanırım. Konuyu dağıtmak için biraz daha boğazımı yaktım. "Aslında polislik pek Şeytan'lık bir iş değil gibi."

"Onun için her şeye değerdi." Acıyla güldü ve yüzünü sıvazladı. Başını kaldırmayı reddediyordu. "Onun için öldüm." Tek kaşım kalktı. "Onun için öldürdüm. Yine olsa yine yaparım. Yine ve yine. Ama-" sustu.

Ama o, ölmüştü.

"Onu vuranları ne yaptın?" Diye sordum. Biraz daha Scotch içtim. Luci gerçekten o kadını sevmişti. Bunu anlamak için kahin olmaya gerek yoktu.

"Hepsini yakaladım ve..." başını kaldırdı, eli ağzında duruyordu. Gözleri bende değildi. "Onun yapacağı şeyi yaptım. Ağırlaştırılmış müebbet almalarını sağladım ama onları öldürmeliydim."

"Ben öldürmeye çalıştım." Omuz silktiğimde bana baktı. "Ama beceremedim. Polisler inatçı. İstemesem de öldürmekten vazgeçtim."

Düşünceli görünüyordu. "O da çok iyi vazgeçirirdi..."

"Ne olursa olsun, onları boğazlamak istiyorum, eşimi bilerek de bilmeyerek de olsa öldürdükleri için."

Lucifer gülümsedi. "Bunun için bir şeyler ayarlayacağım."

Nedense, sözünde duracağını hissediyordum.