Boynuma yaklaşıp öpücükler konuduruyordu. Adeta izlerini bırakıyordu. Bu çok iğrenç bişeydi. Bir kaç dakika öpmüştü. En son kendime geldiğimde ellerimin titrediğini gördüm. Jimini sertçe ittirdim. Gözlerinin içine bakıyordum sadece. Yapmasın diye. Dilimden kelimeler çıkmıyordu. Cidden ondan çok iğrenmiştim. Gözümde sadece sadistti. Odadan çıkacağım sıra kapının kitli olduğunu gördüm. Odada kalmıştım. Daha doğrusu kalmıştık. Artık ne yapardı kim bilir. Aynaya baktığımda boynumun kıpkırmızı olduğunu görmüştüm. Bunları nasıl kapatacaktım ben dışarı çıkarken. Jimin arkamdan tekrar gelip kafasını boynuma gömmüştü.
Jimin: Hoşuna gittiyse biraz daha ister misin?
Haneul: Sen ne biçim birisin?
Jimin: "Daha gerçek yüzümü görmedin."
Sessizce söylediği şeyi duymamıştım.
Haneul: Ne?
Jimin: Buraya gel sürtük.
Ah bana sürtük diyo. Bu benim en sinir olduğum şey. Ben bunu gebertirim ama yapamam. Ah sinir krizi geçirecem.
Haneul: Ben senin o bildiğin kızlardan değilim. BEN SÜRTÜK DEGILIM.
Bağırmıştım buna tahammül edemiyodum. Benim yerimde kim olsa buna sinir olurdu. Ama yanıma dönmem ile afallamıştım. Şimdide bana tokat atmıştı. Canımı çok yakıyordu ama ağlamamak için kendimi sıkıyordum. Elimden tutup bir odanın kapısının önüne getirdi beni.
Jimin: Bu kapıyı sakın açtığını görmeyeceğim. Ne olacağını çok iyi bil. Ben bir yere gidiyorum evde bekle beni.
Haneul: Bana telefon ver.
Suratıma cebinden bir telefon çıkarıp fırlatmıştı. Sonunda gitmişti. O gittiğinde sıktığım gözyaşlarımı serbest bıraktım. Sesli ağlıyordum. Yastığı ağzıma bastırarak. Sesim yastığın içinde dağılıyordu. Zaten kolum çok acıyor. Ağlamam geçtiğinde o girme dediği odayı merak etmiştim. Ama girmiycektim. Burdan bir an önce kurtulmak istiyordum. Kendimi bir duvara yaslayıp bacaklarımı vücuduma çekip sessizce hıçkırarak ağlıyordum. Karşımdaki kapının çarpılmasıyla korkmuştum. Jiminin girme dediği odanın kapısı açılıp kapanmıştı. Sanırım jimin gelmişti.
Jiminin ağzından;
Eve geldiğimde Haneulu salonda aradım yoktu. Seslenmeme gerek yoktu. Ne bok yiyosa yesin. Sonuçu kötü olacaktı. Yukarı çıktığımda duvara çökmüş ağladığını gördüm. Ama sanırım hiçbirşeyi duymuyordu. Onun girmesini istemediğim odaya girerse diye güvenlik kamerası koymuştum. Sanırım girmemiş. Güvenlik kamerasına baktığımda girmemiş. Ne kadar da akıllı bir sürtük bu kız.
Jimin: Çok akıllısın sürtük.
Haneul: BANA SÜRTÜK DEME.
Jimin: Öylesin kabul et.
Haneul: Kes.
Jimin: Bu odayı merak ediyor musun?
Haneul: Yani.
Jimin: Peki gel. Sadece 5 dakika veriyorum.
Haneulun ağzından;
Odaya girdiğimde içerde benim fotoğraflarımın olduğunu gördüm. Hepsine tek tek bakarken içinde evimin penceresindeki otururken gördüğüm flaş patlamaları o yüzdenmiş. Beni ordada çekmiş. Ama bende olmayan fotoğraflarım bile var bunda. Biraz daha ileri gittiğimde kardeşim ve benim fotoğraflarım vardı. Bunları görünce direk elimle koparıp fırlattım. Sanırım hepsini çıkarıp atmıştım. Sanırım ses yapmıştım ki içeri jimin girdi.
Jimin: Napıyorsun?
Haneul: Neden kardeşimin fotoğraflarını asıyorsun ki.
Jimin: Benden telefon ve kardeşinin fotoğraflarını istemedin mi? Hem niye yırttın ki. Sana vericektim hepsini. Yanı burda kalacaktın. Hatta bak şurdaki boşlukları çocuğumuz olursa diye asmak için boş bıraktım. Nasıl fikir ama sürtük.
Haneul: Sen s-sen manyaksın?
BÖLÜM SONU...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Haneul
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.